Konuşmak bir sanattır

A -
A +

Hepimiz okulda, iş yerlerimizde hatta markette, hastanede, gittiğimiz bir davette sürekli olarak birbirimizle iletişim halindeyiz. Bu iletişim ağı içerisinde, birilerinin işlerinin daha iyi yürüttüğünü, problemlerini daha çabuk çözdüğünü veya kitleleri başarılı bir şekilde etkilediğini; hatta karşı tarafta istenilen yönde davranış değişikliği meydana getirdiğini görmüşüzdür. "Nedir onları farklı kılan ve özel yapan" diye bir soru sorduğumuzda uzmanlar, "planlanmış bir iletişim becerisi" diye cevap veriyorlar... Coca Cola'nın genel müdürlerinden Don Keough da "Gençlere ve genç yöneticilere etkili bir biçimde iletişim kurma konusunda neler söylerdiniz?" sorusuna şöyle cevap vermiş: "Etkili bir iletişim, sadece sorumluluk değil, aynı zamanda büyük bir zorunluluktur. Bir kişinin etkili iletişim kuramadığını görmek, işleri açısından çok ters bir durumdur ve bu da o kişinin insanlar üzerinde ne kadar etkin olup olmadığının bir ölçüsüdür." Önemli güç Yönetim danışmanı Dr. Neil R. Sweeney ise, "başarılı bir yönetici olmak için gerekli temel becerileri sıralarken" etkileyici konuşmanın hayatımızın her aşamasında ne kadar önemli bir güç olduğunun üzerinde duruyor ve başarının çok zaman iyi olarak hazırlanmış, planlanmış bir konuşmayla geleceğini belirtiyor. Sweeney'e göre; iyice planlanmadan yapılan konuşmalar kişileri ne değiştirir, ne etkiler, ne de yönlendirir. Etkili konuşmalar, düşünerek yazıp dikkatle düzeltmenin, özeleştirinin, iyi hazırlanmış bir ortamın ve rahat ifadenin ürünleridir. İş hayatında hedefi; "ilerlemek, iyi bir kariyere sahip olmak" olanlar bu yazıyı dikkatle okusunlar. Zira etkinliğiniz, fikirlerinizi yaptığınız konuşmalarda iyi ifade edebilmenizle doğru orantılı. Konuşmacı olarak beceriniz, başarınızın birinci dereceden anahtarı. Bunun için de, düşünerek yazılmış, özeleştirisi yapılmış, iyi hazırlanmış rahat bir konuşma gerekiyor. Etkileyici sunum için... * Konuşmanıza yazarak hazırlanın: Temelde bir konuşmayı yazmak, akla gelenleri kâğıda not almakla başlar. Bu notlar, konuyu ortaya çıkarıp, sözü edilecek ana noktaları belirler. Konuşmanın konusu hakkında okunan yazılar ve kitaplar, düşünceyi zorlar ve fazladan bilgi sağlar. İş arkadaşları ve uzmanlarla yapılan görüşmeler daha da fazla bilgi verir. Konuşmanızı hazırlayacak ana bilgiler artık elinizdedir. * Bir taslak hazırlayın: Bütün notlarınızı okuyup, konuyu anlamlı bir şekilde düzene sokun. Taslak konuşmanın kaba iskeletini oluşturur. * Odak noktasını belirleyin: Notlarınızı inceleyin, dinleyicilerin sizi dinledikten sonra ne yapmalarını ya da ne düşünmelerini istediğinizi göz önünde tutun. Bu sorunun cevabı, konuşmanın odak noktasıdır. * Vurucu bir açılış yapın: Dinleyicilerin hemen tüm dikkatlerini size vermelerini bekleyemezsiniz. Bunu sağlamak için vurucu bir açılış yapın. Dikkat çekme tekniklerinden biri de şaşırtıcı bir şey söylemektir. * Dinleyicilere göre yazın: Dinleyicilerinizin, eğitim, kültür vb. özelliklerini göz önünde bulundurarak konuşmanızı hazırlayın. Konuşmalar dinleyicinin bilgisine göre de tasarlanmalıdır. "Benim bilgilerim onlarınkine uygun mu? Onlar ne gibi ilgi alanlarına ve tecrübelere sahipler" vb unsurları gözetin. * Katılımı dikkate alın: Beş ayrı dinleyici katılma düzeyi vardır. Farkında olmayan, yanlış bilgi sahibi olan, farkında olan, bilinçli olan, ikna olmuş. Konu hakkında bilgisi olmayan kişilere yapılacak bir konuşma ise bilgi verme ve tanıtma hedefi gütmelidir. İkna olmuş ve harekete geçmeye hazır bir topluluğa yapılacak bir konuşma, neyin nasıl yapılacağını açıklamalıdır. * Tezinizi ispatlayın: İddia ortaya atıldıktan sonra konuşmacıdan bunu destekleyecek ispat göstermesi beklenir. Bu ispat bilimsel araştırmalara, deneyimlere, uzman fikirlerine dayanabilir. Örnekler de tezinizi açıklığa kavuşturur, konuşmanızı süsler. * Espri yapın: Espriler şaka ve fıkra şeklinde olabilir. Bu ögeler, ciddi bir konuda verilen mesajı süsler, dinlemeyi kolaylaştırır ve mesajı kabul edilir hale getirir. Bunlar hafif yolla, nezaket ölçülerinde yapılmalıdır. * Dramatik bir şekilde tamamlayın: Dinleyiciler, verdiğiniz mesaj hakkında olumlu bir şeyler hissetmelidirler. Kapanış, bakış açınızın anlamlı bir biçimde sunuluşu ya da konuşmanızda önerdiğiniz çözüm yolu olabilir. Okuyucu mektubu Akmayan hayatlar!.. Okuyucumuz Aslı Çetin hayata dair güzel bir mesaj göndermiş. Yazının yazarı kimdir, bilmiyoruz. Ancak gerçekten de günün muhtemel akışı içerisinde bir nefes alıp baktığımızda hayatımızın sorgulanması gereken çok yanına rastlayacaksınız bu yazıda. Haydi okuyun ve bu pazarı biraz düşünmeye ayırın... "Ne zaman değiştirilir bir hayat? Yaşla ilgili bir soru değil bu, asla yaşlanmakla ilgili değil. O karar ne zaman verilmeli? Asıl soru bu... Başlangıçta seçimler yapıyorsun. "Şöyle bir iş yapayım", "Böyle bir hayatım olsun" diyorsun. Oysa insanın içinde sular var. Hayatın gidişine yön veren akarsular, insanı yeryüzü gibi şekillendiren dip akıntılar. Eğer dip akıntılarınla aynı doğrultuda seçimler yaptıysan, sonradan pek bir şeyi değiştirmen gerekmeyebilir. Eğer sıkılmadıysan!.. Çünkü hedeflere ulaşmak da, ulaşamamak kadar yok edici olabilir! "Eee? Bundan sonra ne olacak?" diyebilirsin yani. Ama bir de, sırf olman gerektiğini düşündüğün için -diyelim ki- işletmeci, bilgisayar mühendisi veya avukat olduysan, ya da öyle olması gerektiğini düşündüğün için belli bir hayat biçimi tutturduysan, çok geçmeden yakana yapışıyor akarsuların. Ne kadar güçlü olsa da inşa ettiğin "zorunluluk", "gereklilik barajları"; yıkıp, geçip akacağı yere akıyor... Hatta bazen herkesin bayıldığı, neredeyse kıskanılacak bir hayat da olabilir vazgeçilen. Sırf iç suların aslında oraya akmadığı için, sırf bu yüzden! Yani "değiştirdiğin" bir şey olmuyor, bir gün hayatını değiştirmeye karar verdiğinde. Sadece suları akması gereken yere akıtıyorsun. Ya da şöyle diyelim; nehirlerin yeterince güçlüyse onlar seni alıp akıtıyor. Başlangıçta bir seçim yapmış olabilirsin bir baraj inşa ederken, ama bu sefer sular seni sürüklüyor. Ne zaman değiştirilmeli hayatlar? Bu soru, "Hayat, hangi yaşta değiştirilebilir?" anlamına gelmiyor. Başka bir şey. Bir hayat ne zaman değiştirilmeli, söyleyeyim; akamadığında!.. Bir akış hissi vardır, işler tam da iç sularınızla birlikte akıyorsa... O akış hissi bittiğinde demek ki uzaklaşmışsınızdır içinizdeki akıntıdan. Okyanusta, yunusların, kaplumbağaların, balinaların yolculuk etmesine yarayan dev akıntılar vardır. Deniz canlıları o akıntıyı bulup bırakırlar kendilerini. Eğer akıntıdan bir biçimde ayrıldıysanız yolunuzu kaybedersiniz ve hayat akmaz. İşte bu his gelip hayatın tam orta yerine oturduğunda -hiç yaşınızı sormuyorum- o zaman değiştirilmeli bir hayat. Değiştirilmeli ve değişecektir mutlaka hayat, eğer akmıyorsa. Hatta siz isteseniz de istemeseniz de...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.