28 Şubat’ın en hararetli günleriydi. Müslümanlara, dindarlara zulüm reva görülüyordu. Meclis’te başörtülü diye Merve Kavakçı dışarı atılıyordu. Namaz kılanlar fişleniyor, devletten atılıyordu. 

19 Ekim 1999 gecesi skandal bir olay yaşanmıştı. DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel geceyarısı Fazilet Partisi milletvekili Merve Kavakçı’nın evine baskın düzenlemişti. Toplumun küçük bir kesimi hariç büyük tepki çekmişti bu olay. 

Zamanın Cumhurbaşkanı Demirel, “Burası hukuk devleti, gerekli uyarıyı yaptım” demişti. Dönemin  Başbakanı Ecevit, “Son derece yadırgadım, doğru değil” açıklamasını yapmıştı. Dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Savcı Nuh Mete Yüksel hakkında inceleme ve soruşturma yapmak üzere üç adalet başmüfettişi görevlendirmişti.

Geçen akşam CHP Üsküdar İlçe Başkanı Suat Özçağdaş’ın yanındaki kişilerle Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un evini dikizlediğini öğrendiğimde aklıma Merve Kavakçı’nın evine yapılan baskın geldi. Suat Özçağdaş sanki matah bir iş yapmış gibi bu harekete devam edeceğini söyledi. 

CHP Üsküdar İlçe Başkanı eve baskın yaptığında Fahrettin Altun Cumhurbaşkanımızın yanındaydı. Evde eşi Fatmanur Hanım ve çocukları vardı. Şimdi düşünün, evde bir kadın ve çocukları var. Bir adam yanına aldıklarıyla evi dikizliyor. Fotoğrafları çekiyor. 

Sonradan anlaşılıyor ki, CHP’li ilçe başkanı bu işi Canan Kaftancıoğlu’nun talimatıyla yapmış. Canan Kaftancıoğlu gururla (!) bu hareketlere devam edeceğini söylüyor. Zerre de utanmıyor. 

Arkadaş 28 Şubat günlerinde bile dönemin hükûmeti, Merve Kavakçı’nın evine baskını onaylamadı ve baskın yapanlar hakkında hukuki işlem yapıldı. 

Acaba CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Fahrettin Altun’un evine baskın yapılmasına ne diyor? Onaylıyor mu yoksa karşı mı çıkıyor? Bizim örf ve âdetlerimizde kadın ve çocukların olduğu evi dikizlemek ve fotoğraflarını çekmek yoktur. 

Eğer Kemal Bey de onaylamıyorsa Canan Kaftancıoğlu ve Suat Özçağdaş’ın istifasını istemelidir. Olayı kınamalıdır. Sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde bu olay vahimdir. Hatta tam adı ''şehir eşkıyalığı''dır. Başka da bir şey değildir.