Play-off dönemi yaklaşırken ligin dengeleri yavaş yavaş oturmaya başladı. Son hesaplaşmalar ise çekişmeyi arttırıyor. Nitekim Efes maçı haricindeki bütün karşılaşmalar çekişmeli geçti ve yakın skorlarla bitti. Kağıt üzerinde büyük yıldızlara sahip olmayan ancak iyi yönetilen ve kapasitesi ölçüsünde verimli basketbol oynayan Efes, bu hafta da Darüşşafaka'yı farklı yenerek yoluna devam etti. Kilit oyuncuları sakatlandığı zaman dahi çizgilerini bozmuyorlar; birileri çıkıp görevi yerine getiriyor. Öne geçip rahatladıktan sonra da gevşemeyip aynı tempoyu sürdürmeleri basketbolumuzda Efes'e has bir özellik oluyor gitgide. Bu doğrultuda "sırası gelen" Darüşşafaka'ya kaderine razı olmaktan başka bir şey kalmamıştı. Ülker kağıt üzerinde Efes'ten daha güçlü bir ekip olmasına rağmen sahada onlardan daha fazla bocalıyor. Basketbolda galibiyete götüren garantili reçetelerden biri olan savunma mücadelesi konusunda çoklukla vasat bir görüntüyü aşamazken, Karşıyaka karşısında nisbeten daha iyiydiler. Rakibi 50 sayı barajının altında tuttular, ancak bunda İzmir ekibinin önemli silahı Johnson'un oynamamasının da etkisi vardı kuşkusuz. Kenardan gelen oyuncu katkısını zaten fazla kullanmayan Karşıyaka sadece ilk periyodda biraz direndikten sonra oyundan düştü. Üçüncülük yolunda önemli bir hesaplaşmaya sahne olan Tuborg-Beşiktaş maçında evsahibi takımın başlardaki üstünlüğü (sadece skorda değil, hava toplarında da 20-5 mutlak üstünlük sağlamışlardı) yapılan hatalar ve top kayıplarıyla birlikte maç içinde giderek eridi. Dış şutlarla sayı üretmeye alışık Beşiktaş bu kategoride pek başarılı olamasa da, Whisby ve Asım'ın 5'er faulle oyun dışında kalmalarından sonra pota altı ve mücadele üstünlüğünü ele geçirerek maçı kazanmayı başardı. Tuborg'da Barış'ın skorer oyunu (34 sayı) etkili olmaya devam ediyor, ancak oyun kurucu Hakan'ın da skorer kimliğine bürünmeyi hedeflemesi saha içi organizasyonunu negatif etkiliyor. F.Bahçe elindeki kadroyla orantılı olmayan sonuçlar almaya devam ediyor. Harun ve ekibi olarak adlandırılan Aras İTÜ kolay bir rakip değildi. Baştan sona büyük bir çekişmeye sahne olan maçta son periyodda dahi üstünlük bir ara F.Bahçe'ye geçmesine rağmen, ëTeknik dış şutlarla aradan sıyrılmayı başardı. Bir süredir grafiği düşen Telekom - İsrail'de görüştüğümüz Hapoel Tel Aviv yetkilileri Telekom'u bu kadar kolay saf dışı bırakabilmiş olmalarına hala inanamıyorlardı - çok çekişmeli bir diğer maçın sonunda Büyük Kolej'i tek sayıyla da olsa yenmeyi başardı. Skorer oyunu ve direnciyle maçın yıldızı Şemsettin galibiyette önemli pay sahibi oldu. G.Saray'daki sıkıntı sürüyor ve bu durum taraftarlarını üzmeye devam ediyor. Düşme hattından kurtulmaya çalışan Oyak Renault'a da yenilerek Bursa ekibine aradan sıyrılma ümidi verdiler, ancak bu arada kendileri de düşme potasına iyice yaklaşmış oldular. Maçın bitiş skoru olmasa da oyunun gelişimi Renault'un üstünlüğünü yansıtıyordu; ilk yarının bitimine doğru Salyers'in etkili şutlarıyla sarı-kırmızılılar'ı çoktan teslim almışlardı (46-25) Sonrasında özellikle King'in bireysel çabaya dayanan isabetli şutlarıyla arayı kapatmayı başardılar, ancak maçı galibiyeti getirecek kolektif hamleyi yapamadılar.