Savunmanın itibarı düştü

A -
A +

Ligin devre arası yavaş yavaş yaklaşırken nedense takım savunmaları istenilen düzeye oturtulabilmiş değil. Ülker ve biraz da Efes Pilsen dışındaki takımlarımız genellikle bir-iki savunma oyuncusunun bireysel çabasıyla işi götürmeye çalışıyorlar. Sınırlı bütçelerin hücum yıldızlarının getirtilmesini kısıtladığı dönemde özellikle orta sıralardaki ekiplerimiz için savunma yaparak avantaj sağlamak ve yukarıdaki takımlarla aradaki farkı azaltmak mümkün iken buna pek itibar edilmemesini ilginç buluyoruz. Ülker'in iyi yönetilmesi ve doğru çalışması sahada giderek belirginleşen bir basketbol standardı oluşturmalarını sağlıyor ve bu arada sistemli savunma anlayışı açısından da öne çıkıyorlar. Oldukça yorgun çıktıkları Kolejliler karşılaşmasında bir bütün olarak ağır bastılar ve ilk üç periyod durumu idare ettikten sonra son periyodda farka gittiler. Savunmayla birlikte assistlerde belirginleşen hücum organizasyonu alanında iyiydiler. Ankara ekibi bunun dışında hava topları, atış yüzdeleri ve benzeri istatistiklerde de rakibine yaklaşamadı. Efes Pilsen-Fenerbahçe karşılaşması beklenildiği gibi çetin bir mücadeleye sahne oldu. İstediği sonuçları henüz alamayan üç yabancılı Fenerbahçe olası bir sürpriz için hazırlanmıştı. Efes Pilsen'in oyuna ağırlığını koymasından sonra da maçı bırakmayarak bunu gösterdiler. İkinci periyodda 9 sayıda kalmalarına rağmen açılan farkı iki kere kapatıp oyuna ortak olmaları dikkati çekti. Ancak bu çabaları hücum gücüne dayandığı ve savunmayla desteklenmediği için kalıcı olamadı. Efes Pilsen'in Avrupa'da ortalamayı aşamayan savunması ligde bir yere kadar yeterli oluyor; kritik anlarda biraz daha iyi savunma yapıp sarı-lacivertliler'e kolay sayı imkanı vermeseler maçı daha rahat kazanırlardı. Haftanın sürprizi tekleyen Beşiktaş'ın Telekom'a patlamasıydı. Gerçi Ankara ekibi bütün hatlarıyla dökülüyordu, ancak siyah-beyazlılar'ın farklı galibiyeti yine de özlenen cinstendi ve geçen yılki parlak günleri hatırlattı. Sınırlı sayıda koltuğu olan ve üstelik 'kendi mahallelerinde' bulunan Süleyman Seba Salonu'nu doldurmak için girişi bedava yapma kararı da Beşiktaş ile ilgili ikinci bir sürpriz oldu. Siyah-beyazlılar'ın hem salonu doldurmak hem de gelir sağlamak yolunda çok daha geçerli yöntemler üretebileceklerini düşünüyoruz. Alt sıralardan kurtulma savaşı veren Göztepe, formda Galatasaray karşısında etkili olamadı. İlk dakikalarda başabaş oynamalarına rağmen İzmir ekibinin nedeni anlaşılamayan alan savunmasına dönmesi sarı-kırmızılılar'ın isabetli dış atışlarla farka gitmesinin önünü açtı. İki tarafın da pek savunma yapmaması skoru yükseltti. Büyük Kolej Karşıyaka'yı İzmir'de devirerek haftanın en kârlı takımı oldu. Yabancısız oynayan Ankara ekibinde Murat, Gazi ve Arda'nın toplam 73 sayısı etkileyiciydi. Büyük Kolejliler ilk periyod hariç oyunun bütün bölümlerinde ağır bastılar ve galibiyeti hak ettiler; Jefferson'u 10 sayıda tutmaları hiçbir taktik varyasyon sergileyemeyen İzmir ekibini yenmelerine yetti de arttı bile. Büyük Kolej'in aldığı değerli galibiyeti küçümsemek için söylemiyoruz, ancak bir süredir coşkusunu yitirmiş görünen Karşıyaka'nın düşen direncinin artık tabelaya yansımaya başladığını düşünüyoruz. Takım kadrosunda kapsamlı bir değişiklik yapan Darüşşafaka yavaş yavaş toparlanmaya başladı. İTÜ karşısında hücumda oldukça iyiydiler (savunma için aynı şeyi söyleyemiyoruz) ve tempolu bir oyunla 112 sayıya ulaştılar. İTÜ'nün ürettiği 96 sayı da biraz savunma yapmaları halinde normal bir maçta galibiyet için yeterli olabilirdi. Tekel'i İstanbul'da deviren Oyak Renault kazanması gereken bir maçı kazanarak yoluna devam etti. Diğer 5 galibiyetli takımların arasından sıyrılıp üst sıralara yaklaşmanın hesaplarını yapıyorlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.