İnsanlar insancıklar Şu sıcak yaz günlerinde beynim zaten sulanmış, Brezilya da iyice allak bullak etti. Bu adamlar kaç ayrı ülkeden, kaç insan, kaç lisandan oluşuyor anlamış değilim. Sanki ayrı ayrı bir sürü Brezilya varmış gibi duruyor. Ben birkaç tanesini keşfettim, sanırım araştırılsa başka Brezilyalar da çıkacaktır. Zaten boşuna 'Brezilya dizisi' dememişler... Yaz yaz oku... Oku oku yaz... Otur seyret, seyret otur... "Biz futbolla hisseder ve düşünürüz..." sözü bu ülkede çok ünlüdür... Sadece Pele'yi, Havelange'ı yazmak için aylar gerek... Üstelik Dünya'nın öbür ucu... Gitmeye gelmeye kalksan ıstırap... Buradan İspanya'ya gideceksin, orada 4 saat bekleyeceksin. Tekrar bir başka uçağa binecek ve 10 saat de öööyle havada kalacaksın, ertesi gün Brezilya'da olacaksın. Türkiye'yle arasında 6 saatlik zaman, futboluyla 60 yıllık fark var. Siz inanmayın, "Türk futbolu dünya devlerini solladı" diyenlere... Öyle iki maçta yakalamak gerçeği saklamak demektir. Şimdi Brezilya'yla Türkiye'den ayrı örnekler vereceğim, buyrun yorumu siz yapın. Şu günlerde Brezilya'da lig devam ediyor... Maçlar kıran kırana geçiyor, tribünlerde iğne atsanız yere düşmez... "Ne var bunda?" demeyin peynir ekmek yemeyin... Bir başka Brezilya ise Amerika'da çatır çatır sınav veriyor. Brezilya Mlilli Takımı, ABD'deki Golden Cup'ta 25 günden beri mücadele edip Meksika'yla finali oynadı. Haydaaa, hoppala paşam İpsala-Keşan... Derken, dün televizyonda bir tane Brezilya Milli Takımı daha çıktı. Uzakdoğu'da turne yapıyorlarmış, maç yapa yapa dünyayı geziyorlarmış. Aklın alacağı şey değil... Peki bizim Türkiye'de oynayan Brezilyalılar neyin nesi? Ne milli takımlarıyla ilgileri var, ne de şu an kendi ülkelerindeler... Hadi bizimkileri geçiniz. İspanya'daki, İtalya'daki, İngiltere'deki Brezilyalılar ne olacak? Roberto Carlos ve Ronaldo Real Madrid'le, Ronaldinho Barcelona'yla, kalecileri Dida ve Rivaldo Milan'la kamptalar... Ve daha nice ünlüleri... Be, kardeşim bunların hangisi Brezilya, hangisi Brezilyalı? Kum taneleri gibi... Sanırım Brezilya'da çok kaldık, isterseniz hemen Türkiye'ye geri dönelim... VE BİZİM ÖRNEKLER Fazla ileriye gitmeyelim... Minnacık bir örnekle birkaç gün öncesine, Olimpiyat Stadı'na dönelim... Olimpiyat Komitesi Başkanı Sinan Erdem rahmetli oldu... Bunu bile kullandık! Üstelik G.Saraylı! Milyonların gözünün içine baka baka oynadı! Ne oynadı Bakırköy'le futbol maçı oynadı... Sorarsanız Sinan Erdem anısına oynadı... Başkan öldü, yarım saat sonra G.Saray'dan açıklama geldi; "Sinan Erdem'in anısına Olimpiyat Stadı'nda Bakırköy'le maç yapacağız..." Aklım hafsalam almıyor... Şimdi sıkı durun ve dinleyin... G.Saray, Bakırköy'le zaten maç yapacaktı... Duyanlar inandı ve Sinan Erdem anısına maç yapılacağı için Olimpiyat Stadı'na koştu. Yassah kardeşim!.. Ne yasakmış? Maça girmek yasak... Hadi bakalım kolay gelsin... 2 bine yakın taraftar stada girmek için kapı-pencere arıyor G.Saraylı yöneticiler geri teptiriyor; "Maça girmek yasak..." Hani Erdem'in anısınaydı maç? İstismarın böylesine de pes doğrusu pes... Dün de F.Bahçeli Serhat'ı dinledim... Gözlerim kapalı... İnanamadım... Eliyle üzerindeki formasını gösterip öpüyor; "Ben bu forma için varım" diyor... Oysa biliyorum ki, G.Saray'ın antrenörü Müfit Erkasap'ı arayıp F.Bahçe'den soğuduğunu, dönmek istemediğini ve G.Saray'da oynamak istediğini söyledi... Şimdi de, "Peşimden koşanlar oldu ama ben onlara kulak asmadım" diyor... Zavallı Serhat... Yoo, zavallı Serhat değil... Zavallı ülkem... Zavallı Türkiyem... Zavallı zavallılar... Melike Demirağ'ın da haykırdığı gibi, "İnsanlar insancıklar..." Brezilya'yla aramızda 24 saatlik mesafe, futboluyla yüzyıllık felsefe farkımız var...