Son yıllarda, son aylarda, kriz üstüne kriz... Her gelen kriz, bir öncekilerin üstüne tuz biber eker oldu. Gelen yıl, gideni, gelen ay, gideni aratır oldu. Ve suçu, başkalarında arıyoruz hep. Sonuç; sıfır, sıfır, elde var sıfır... Suçlu yok ortada. Olmaz tabiî. "Suç, samur kürk olmuş da kimse giymemiş üzerine" diye boşa söylememiş ya atalarımız. Bana sorarsanız, suçlu biziz! Hepimiz yani... Diyeceksiniz ki şimdi: - Neden, suçlu biz oluyormuşuz ki Güler Hanım? Bankaları soyan biz miyiz? Hazine arazilerini yağmalayan biz miyiz? Çalışmadığı halde devletten maaş alan biz miyiz? Hiçbir şey ihraç etmediği halde, etmiş gibi gösterip trilyonlarca lira vergi iadesi alan biz miyiz? Kaçakçılık yapan ya da kaçakçılarla işbirliği yapıp göz yuman biz miyiz? Ve daha da çoğaltabilirsiniz bu soruları. İyi de, kimdir bunları yapan? Ya komşumuz, ya akrabamız, ya dostumuz... Hiç biri yabancı değil ki... Bizlerden biri hepsi. Su gibi para harcayan insanlara: - Nerden geliyor bu değirmenin suyu arkadaş? Diye soruyor muyuz hiç? Aksine, gıpta ederek, saygıyla eğiliyoruz önlerinde. Ve belki eşimizi, oğlumuzu, kızımızı da teşvik ediyoruz bilmeden. - Bak Ahmet Bey'e, Mehmet Bey'e... Bak Ayşe Hanım'a, Fatma Hanım'a... İki yıl içinde ne duruma geldi? Senin neyin eksik onlardan? Diye... - Para gelsin de, nerden gelirse gelsin! Dediğimiz sürece, problemler azalmaz, artar. Ürettiğimizden çok tüketmeye, kazandığımızdan çok harcamaya ve millet olarak dışa sattığımızdan çok dıştan almaya devam ettiğimiz sürece, ekonomik krizlerin biri gider, bini gelir. Bu böylece biline! ...... NOT: Manisa'da Erdinç Center'da 23 Mart saat 15.00'te bir sergi açılıyor. Av. Zerrin Fındıkoğlu, davetiyesinde diyor ki: "Kumaş boyama tekniğiyle oluşturduğum örtülerin her birinde yüreğimle emeğim buluştu. Hanımlar, örtülerin uçlarına dantelleri ile umutlarını, düşlerini işlediler. Azmi, umudu, sevgiyi görmeye ve yaşamaya ne dersiniz?"