Başarı her kapıyı açar

A -
A +

Benoit ile ilgili binbir düşünce içinde bocalayan Ahmet, çaresizdi. Filiz'in, "Haydi bakalım Ahmet. Şimdi güleş zamanı, hindi gibi düşünmek zamanı değil" takılmasıyla Ahmet, daldığı düşüncelerden bir nebze olsun sıyrıldı. Filiz ile birlikte güreşin yapılacağı salona doğru yürüdü. Salonda gözükmesiyle birlikte, özellikle bayan seyircilerin bulunduğu taraftan, Karamel, sesleri gelmeğe başladı. Merakla Karamel tezahüratının geldiği yere baktı. Acaba orada mı, gelmiş mi diye... Fakat göremedi. Karamel diye bağıran Fransız dilberlerinin arasında. Gönlü kırık yürüdü, mindere doğru. Filiz fark etmişti, Ahmet'in nereye baktığını, kimi aradığını, kolundan hırsla tuttu, sıktı: -Ahmet, yiğidim. O kızı görmen, başarıdan geçer. Başarı, galibiyet, açılmaz denilen kapıları açar. Hadi göreyim seni. Filiz'in kolunu koparacak gibi sıkması, sözleri, Kara Ahmet'i, bir nebze olsun kendine getirdi: -Açar mı dersin Filiz ağam? Filiz Nurullah, neşeyle şaplağı Ahmet'in sırtına yapıştırdı: -Açar be Ahmedim. Hele, sen bu akşamki güleşini kazan.. Bak ne kapılar açılacak... Filiz'in neşesi, Ahmet'in neşesini de bir parça olsun kanatlandırmıştı. Birlikte mindere yürüdüler. Rakibi, Fransız Frances daha önce gelmiş, köşesine kurulmuştu. Ahmet'e şöyle bir dudak bükerek baktı. Rum Pierri de, tercüman ve yardımcı olarak Ahmet'in yanındaydı. Hakem, gerekli ikazları yaptıktan sonra, güreş başladı. Güreş, kimsenin tahmin etmediği şekilde bitti. 19 Kasım 1899 tarihli Les Sports, tanınmış spor yazarı Frantz Reichel'in kaleminden Ahmet'in ilk güreşini Fransızlara şu şekilde duyurdu: "Kara Ahmet, elleri bir şey yakalamak ister gibi karnının önünde ileri doğru uzanmış, ilerledi, cesaretle rakibine... Bütün çehresini kaplayan bir tebessüm, boynunda muskası, adalesiz vücuduyla yürüdü, ağır ağır... Kara Ahmet, kolları önde, bacakları aralık, gövdesi yere paralel olacak kadar eğik, ihtiyatı aklına getirmeden gülerek, alay ederek ilerledi. Bir kafa kol ile Frank'ı mindere yolladı. Yavaşça eğildi. Kle ile zorlayarak, elini koltuk altından geçirip rakibinin ensesine getirdi, yüklenerek çevirmeğe çalıştı. Ama başaramadı. Frances, ayağa kalktı. Kara Ahmet, daha da neşeli ve alaycı oyununu tekrarladı. Rakibini yakaladı, kendine çekti ve çaprazla sardı, büktü, halıya indirdi. Hakem düdüğünü çaldı, tuş. Halk, şiddetle itiraz etti. Kara Ahmet, büyük bir rahatlıkla, Frances'i tekrar güreşe davet etti. Ancak, hakem müdahale etti ve güreşin bittiğini kesin olarak ilan etti. Frances'in gözü Ahmet'in elenselerinden iyi gözü korkmuştu. Yeni bir denemenin sonucu değiştirmeyeceğini anlamıştı. Minderden çekildi. Güreş yalnızca, 3 dakika 4 saniye sürmüştü.... Fransızlar, Ahmet'in pehlivanlığı hakkında tam bir fikir edinemediler. Çünkü, güreş çok kısa sürdü. Güler yüzü ve sempatik tavırlarıyla Kara Ahmet, bütün seyircilerin kalbini fethetti. Yüzünde tebessüm, Türk güreşçilerine has rahat yürüyüşüyle Ahmet, sanki Paris'te turistik gezideydi, rakibiyle eğlendi. İstediği gibi sağa sola çevirdi. Hareketlerinde gayet nazikti, asla haşin değildi. Bu suretle halkın sempatisini toplamayı başardı." 19 Kasım 1899 tarihli Journal des Sports, Ahmet'in ilk güreşini okuyucularına yukardaki satırlarla ulaştırdı. > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.