Ahmet, sıkıldı, kızardı, bozardı, söylememek için direndi, Paşa ısrar edince anlatmağa çalıştı: -Ceylan Ali'yle bizim de birer tabancamız olsa diyorduk. -Tabancalara nasıl sahip olmayı düşünüyorsunuz? -Efendim, Ruslar, saldırdığında, iki Rus subayını öldürüp, onların tabancalarını almayı düşünürüz. Osman Paşa, biri sekiz, diğeri on yaşındaki iki Türk çocuğunun, tabanca elde etme yoluna hayran oldu: -Bre siz savaş esnasında Rus subay öldürmeyi, dere kenarında kurbağa avlamak mı sanırsınız? Ahmet, boyun büktü: -Paşam, kurbağa avlamak olmadığını biliriz, ama başka çare de yok. Osman Paşa, iki kafadarı kulaklarından tutarak kendisini takip eden yaverinin yanına götürdü: -Emin efendi. Bu iki yiğide birer altı patlar ver ve zimmetle. Hele, her kurşunuyla bir düşman öldürmesinler de göreyim... Onları kulaklarından tabyaların en yüksek yerine asarım. Akşam da, Hikmet Dedeyle birlikte, yastı namazından sonra yanıma gelecekler. Unutmayasın. İki kafadar Kara Ahmet ve Ceylan Ali, duyduklarına inanamadılar. Tabancaları olacaktı ha, hem de altı patlar. * * * -Ya Hikmet Dedem, işte böyle. Bu iki delikanlıyı, silah muhabbeti yaparken yakaladım. Silahtan muhabbete, aşka kavuşmak. muhabbete ulaşmak.... biz büyükler için bile son derece zorken... Ne dersiniz, bunlara ne ceza verelim. Yatsı namazı sonrası, Ahmet, Ali ve Hikmet Dede, Osman Paşanın odasında toplanmışlardı. Osman Paşa'nın gülerek söylediği ceza sözleri Kara Ahmet ve Ceylan Ali'yi korkutmuş, altı patlar tabancanın muhabbet yolunda nasıl kullanılacağını anlayamamışlardı. Osman Paşa'nın sualine Hikmet Dede, gülümseyerek cevap verdi: - Silahı, güleşi, gücü kuvveti, muhabbet yolunda, kızılelmayı bulmakta kullanmak cezası onlara yeter. Bu öyle bir ceza ki, onları son nefeslerini teslim edinceye kadar bırakmayacak, hatta mezarda bile terketmeyecek. Hikmet Dedenin, güreş sözü Osman Paşa'nın dikkatini çekti: -Hikmet Dedem, güleşi, muhabbet yolunda, kızılelmayı bulmakta kullanma cezası dedin, bu nasıl olur. Hikmet Dede gülümsedi: -Paşam bizim Kara oğlan tam bir güleş delisi. Görünen o ki, büyüyünce de pehlivan olacak. Geleneğimizde güleş, kişinin, aşka, muhabbete, kızılelmaya kavuşma yolunda... nefis, şeytan ve içinde bulunduğu çevresiyle mücadelesini temsil eder. Buna işaret etmek istemiştim. Hikmet Dedenin cevabı, Osman Paşa'yı şaşırttı, güreşi hiç bu gözle görmemişti: -Hikmet Dedem, Allah razı olsun, Ahmet'e cevap verirken bizim gözümüzü de açtın. Bir de, güleş kızılelmaya kavuşmada nasıl vesile olur, bunu anlatsaydın. Hikmet Dede, esrarlı bir şekilde gülümsedi: -Paşam, aynı anda, hem muhabbet hem de kızıelma yükünü kaldıramazlar, eğer hak ederlerse onu da daha sonra anlatalım. Gönlüme öyle doğar ki, bu Ahmet, Osmanlı devletinin batıdaki kızılelma hedefine tek başına yürüyecek. Frenk diyarını güleşle fethedecek. Onlara, yeni bir ceza vermeyelim ama, ceza yerine geçecek bir dua edelim. > Devamı var