Benoit, duyulur duyulmaz "Karamel" çığlığıyla Ahmet'in boynuna atılırken, onun kıpkırmızı bir yüzle geri çekildiğini görünce, o da durdu, kalkan kolları kırılmış gibi yana düştü. Müslüman erkeklerin yabancı kadına dokunmadıklarını hatırladı. Öğrenci Mehmet'in yanına oturdu. Gözü Kara Ahmet'teydi. Onun da heyecan içinde olduğunu fark etmekle sevindi. Demek ki o da kendisine karşı ilgisiz değildi. Yine de, kendisiyle yalnız Kızılelma için evlenmediğine emin olmak istiyordu. Ahmet, Mehmet ve Benoit'in karşısına oturdu. Benoit'e Fransızca hoş geldin dedikten sonra, Nefes nefese Mehmet'e baktı: -Mehmet, hayır olsun yiğidim. Sabahın bu vaktinde... Bu ne ziyareti? Mehmet, muzipçe gülümsedi: -İnşallah hayırdır pehlivan ağam. Bende suç yok. Matmazel Benoit, sabahleyin saat beşte buluşalım diye kaldığım yere not bırakmış. Buluştuk ve acele beni buraya getirdi. Zamanı çok azmış, sana söyleyecek çok önemli şeyleri varmış. Kara Ahmet, Adalı Halil ile güreşecekmiş gibi heyecanlandı: -Sabahın bu vaktinde geldiğine göre önemli olmalı... Sizi dinliyorum. Benoit, öğrenci Mehmet, tercümanlığında sordu: -Benimle, elma yanımda ışıdığı için mi evlenmek istiyorsunuz? Benoit'in bu suali, Ahmet'i çok zor durumda bıraktı. Nasıl cevap versin bilemedi. Uzun uzun düşündükten ve Mehmet'e, "Bak Mehmet. Şimdi söyleyeceğim aramızda sır olarak kalacak." dedikten ve Mehmet'ten yeminle tamam sözünü aldıktan sonra Benoit'e cevap verdi: -Matmazel rahat ol. Sizinle evlenmek istemem, yalnızca elmanın sizin yanınızda ışıması sebebiyle değil. Başka bir sebep daha var. Bu sebebi söylemek biz Türk erkekleri için çok zor. Ölüm gibi bir şey. Biz bunu söylemez, halimizle, canımızı ortaya koyarak belli ederiz. Ama sordun cevap vermem lazım. Sizi ilk gördüğümde sevdim. Sevginiz bir kor gibi yüreğime düştü. Hem de kafama yediğim o şemsiyelere rağmen. Bu sevgimi kendime bile itiraf etmekten çekindim. Çünkü, sonu olmayan bir sevgi gibi gözüküyordu. Ama ne zaman ki, elmanın sizin yanınızda ışıdığına şahit oldum. Bu sevgi, kara sevdaya döndü. Şimdi, öl de gözümü kırpmadan sizin için ölüme giderim. Ahmet, bunları söylemişti fakat ter su içinde kalmıştı. Söylemesiyle birlikte de keşke bunları söylemeseydim pişmanlığına düştü. Ama olan olmuştu. Ahmet'in sözleri kendisine tercüme edilen Benoit, kızıl bir elma gibi kızardı. Gözleri, Ahmet'in gözlerini aradı. Ama bulamadı, çünkü Ahmet, yere bakıyordu. Benoit anlattı, Mehmet, tercüme etti, Ahmet, gözleri yerde dinledi: -Siz Türk erkeklerini anlamak çok zor. Sevdiğini söylemek size niçin bu kadar güç gelir. Bu sözleri duyduktan sonra ben de sizden başkasına varamam. Sizden başkasına sevdiğim gözüyle bakamam. Evlenemezsek bile... Size karşı ilgi istasyonda başladı. Bu ilgi, ilk güreşinizi görmek, aşk olsun, haydi kızılelmaya naralarınızı duymak, karşımda utandığınızı fark etmek ve kadına hangi gözle baktığınızı anlamakla alevlendi. Otel odasında beni yanlış anlayıp yüzüme tükürmenizle kor haline geldi. Elmanın ışımasıyla da gönlümü, bütün bedenimi yakar, her anımı seninle doldurur oldu. Ama işimiz çok zor. Aşmamız gereken babam Cont de Chambre engeli var. ¥ DEVAMI VAR