Yusuf ve Tosun Bey, Karlıova'ya doğru yola çıktılar, atlarını, serbest bırakmışlardı, ikisinin de yönü Karlıova'ydı. Fakat gönülleri, çok farkı yollardaydı. Tosun Bey, son bir aydır yaşadıklarını düşünüyor, bunları anlamakta güçlük çekiyordu. Filipe, Kızanlık, Tatarpazarcık gibi güzelim güller diyarlarında neler oluyordu böyle. Niçin gül alıp gül vermek yerine, kan, kin ve düşmanlık alınıp veriliyordu. Yüzlerce yıldır, Müslümanlarla birlikte yaşayan Bulgar çorbacılar, bu kadar acımasız nasıl oluyorlardı. Bunlar gibi nice bin soru Tosun Bey'in beyninde birbirleriyle çarpışıyor, cevap denen çıkış yolunu arıyorlardı. Gönlüyse, beyninden yol bulan akreplerle şifa bulmaz şekilde zehirlenmiş gibiydi. Yusuf'un haliyse, Tosun Bey'den çok daha fenaydı. O, daha hayatın gerçek güzelliklerini tanımadan, hayatın küçük acılarıyla karşılaşmadan, çok büyük, çok yıkıcı, nice akıllı kimselerin dahi cevap bulamadığı acılarla karşı karşıya kalmıştı. O da Tosun Bey gibi, niçin, Bulgarlar niçin ayaklanıyor, günahsız insanlar, acımasızca niçin öldürülüyor, diyor, beynindeki nice yüzbin suale cevap arıyordu. Yusuf, inanıyordu, bütün Kainatın yaratıcısı, insanlara anasından çok daha merhametliydi, kullarına zulmetmezdi. Ninesi de, hocası da ona böyle öğretmişti. O zaman, günahsız insanların acımasızca katledilişi, hep iyilik yapanların hem de iyilik yaptıkları tarafından zalimce öldürülüşü nasıl açıklanacaktı? Yusuf, bu sualleri Tosun Bey'e sormak istedi. Anladı ki, onun hali kendinden farklı değildi. Kime sorsaydı, ninesine mi, yoksa hocası İsmail Pehlivan'a mı? Yusuf, Rabbine karşı isyana düşmekten korkuyor, "Ya Rabbi, beynimdeki cevapsız suallerin, cevabına kavuşmamı nasip et" diye dua ediyordu. Demir Baba'nın, "Güle üç defa yenildikten sonra, gerçek pehlivan olacaksın" sözleri, bir an olsun aklından çıkmıyordu. Bu sözlerden sonra, Yusuf'un rüyaları, hayalleri ve düşleri hep güllerle dolmuştu. Ancak, son zamanlarda, güllere kan da bulaşmıştı. Al renkli güller, al renkli kanla yıkanıyor muydu, yoksa kirleniyor muydu, bir türlü anlayamamıştı. DEVAMI YARIN