Dev olalım derken fena devrildik! Bizim çocuklar devleşmek için İspanya’ya karşı yüreğini ortaya koysa da, Arda’nın sihri, Eren, Kenan ve Kerem ile umut ışığı pozisyonlar bulsa da sahanın efendisi; İspanya’ydı!
——
Doğruya doğru; ilk maçta Gürcistan’ı dize getiren Türkiye’nin bireysel yetenekleri dün yüreğini ortaya koysa da; Arda’nın sihri Kenan’ın hızı, Kerem’in bitiriciliği ve Hakan’ın şutları hatta Uğurcan’ın A Millileri ayakta tutan inanılmaz kurtarışları nefesleri kesse de bu inanmışlık ve çaba İspanya devini devirmeye yetmedi.
Hakkını teslim edelim İspanya Milli Takımı; Konya’da verdiği futbol resitali ve birbirinden güzel attığı gollerle 3 puanı hak etti.
Oysa grup liderliği ve Dünya Kupası’na doğrudan katılabilmek adına o 3 puana en çok Bizim çocukların ihtiyacı vardı.
——
Şu bir gerçek ki İspanya’nın yıldızlarla yüklü emsalsiz kadrosu, topa hükmeden ve oyunumuzu manipüle eden akılcı taktik şöleni 4-3-3’ü; kusursuz bağlantı oyununun zirvesi.
Boğalar bu diziliş ve taktiği sahada inanılmaz güzel işliyorlar. Öyle uyumlular ki adeta senfoni orkestrası gibi…
Özellikle bizim uygulamaya çalıştığımız kompakt savunma bloklarına karşı, İspanya’nın bağlantı oyunu tam bir kâbus oldu.
Mikel Oyarzabal’ın derin koşuları, Pedri’nin ara pasları ve asıl 17 yaşında sihirbaz, Lamine Yamal’ın bir flamenko dansçısı gibi büyüleyen gösterisi göz kamaştırdı. Öyleki Yamal topu alınca seri ve hızlı çalımlarla savunmamızı bir matador gibi ipe dizen bire birlerdeki sihri, sağ kanadımızı tren hattına çevirip millilerimizi çaresiz bıraktı. Sol kanatta Nico Williams, hızı ve patlayıcı koşularıyla savunmamızın dengesini bozan bir fırtınaydı adeta. Sakatlandı, nefes aldık!
Haliyle İspanya’nın hücumdaki en keskin kılıcı olan bu ölümcül üçlüyü durduramazdık maalesef durduramadık da. Pedri Gonzalez, Merino ve Torres üstümüze öyle bir geldiler ki; bir saat dolmadan bozgunu yaşadık!
Maçın başında Oyarzabal, Bulgaristan maçında olduğu gibi derinlere inip Zubimendi veya Pedri ile kısa, hızlı paslaşmalar yaparak bizim savunmayı çok kolay açtılar.
Orta sahada maestro Martín Zubimendi top saklama becerisi, soğukkanlılığı ve pas trafiğindeki ustalığı ile İspanya’nın bağlantı oyununun temel taşıydı.
Yanında Mikel Merino, fiziksel gücü ve hava toplarındaki hakimiyetiyle denge sağlarken, hat-trick yaparak gecenin golcüsü oldu.
Pedri, genç yaşına rağmen sahanın beyniydi. Her pasında bir ressamın fırça darbesi, her hareketinde bir şairin dizeleri vardı. Perdeyi açan golü de şapka çıkarttıran görsellikteydi.
——
——
Türkiye’nin şansı, kontra ataklarda yatıyordu. İspanya’nın bağlantı oyununu bozmak için agresif bir ön alan presine ve top çalmalarda Arda’nın sihri Kenan’ın hızı, Kerem’in bitiriciliği ve Hakan’ın şutları ümidimizdi olmadı. Aksine Uğurcan’ın İspanya devine karşı takımı ayakta tutan inanılmaz kurtarışları A Millileri tarihi bir hezimetten kurtardı.
Sözün özü; İspanya gibi dünya devi olabilmek için bizim çocukları bir fırın ekmek yemesi yetmez; acı gerçekle yüzleşip, sistem ve zihniyet olarak altyapıdan A takımlara profesyonelliğin hakkını vermeliyiz.
MAÇIN ADAMI: Pedri
Hasan Sarıçiçek'in önceki yazıları...