İsrail'in 9 Eylül'de Katar'daki Hamas müzakere heyetini hedef alan saldırısının ardından İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)-Arap Birliği Ortak Olağanüstü Zirvesi Katar'ın başkenti Doha'da toplandı.
Zirvede, İsrail'in 9 Eylül'de Katar'daki Hamas müzakere heyetini hedef alan saldırısının yanı sıra Gazze ve Batı Şeria'da devam eden soykırım faaliyetleri, işgal ve ilhak operasyonları ele alındı. 15 Eylül’de toplanan acil Arap-İslam Zirvesi, yeryüzünün yüzde yirmi sekizini, petrolün yüzde altmışını yöneten iki milyar nüfusa sahip.
Arap-İslam Zirvesi, İsrail’i sert dille kınayan ve eleştirilerle dolu 25 maddelik bildirgede uluslararası hukukun ve Filistin meselesinin merkezde olduğu ortak adımlar atılması “çağrısı” içeriyormuş.
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği kınama mesajlarına muhatap ararken iki önemli gelişme yaşandı.
İlki, Netanyahu’nun, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte gittiği Mescid-i Aksa yakınlarındaki bir alanda yaptığı konuşmada "Bay Erdoğan, bu (Kudüs) bizim şehrimiz, sizin değil. Her zaman bizim şehrimiz olacak. Bir daha tekrar bölünmeyecek" ifadelerini kullanması.
Bu Kudüs-ü şerifin Filistin devletinin başkenti olarak İstanbul’da İslam İşbirliği Teşkilatı tarafından oy birliği ile kabulü sonrasında İslam Dünyasının ikinci defa Kudüs ile test edilmesidir...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Dışişleri Bakanlığı'nın yeni yerleşkesinin temel atma töreninde yaptığı konuşmada Netanyahu'ya cevabı sert oldu: "Kudüs-ü şerifi namahrem ellerin kirletmesine izin vermeyiz. Biliyorum, Hitler özentisi tiplerin kuyruk acısı belki de hiç geçmeyecek."
İkinci gelişme ise, İsrail’in yıllardır Gazze'ye uyguladığı ablukayı kırmak ve insani yardım ulaştırmak için yola çıkan Küresel Sumud Filosunda, 50’ye yakın ülkeden yüzlerce aktivistin teknelerle Gazze’ye hareket hâlinde olmasıdır.
Bu filonun başarısız olması için İsrail, müdahalede bulunarak karşı karşıya kalmak durumunda olacakları tekne sayısını azaltmak isteyecektir.
Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 16 ülkenin dışişleri bakanları, İsrail’in Küresel Sumud Filosu'na karşı "her türlü yasa dışı veya şiddet içeren eylemlerden kaçınılması" çağrısında bulunsa da İsrail bu filonun başarısız olması için müdahalede bulunacağını ilan etti.
İsrail’in Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, filonun seyrini caydırmak maksadıyla “Filoya katılan aktivistler yüksek güvenlikli cezaevleri Ktzi’ot ve Damon’da birkaç hafta geçirdikten sonra geldiklerine pişman olacaklar. Bir daha deneme isteklerini ortadan kaldırmalıyız” açıklamasını yaptı.
İsrail’in Küresel Sumud Filosu'nu “terörist” ilan etme ve gemilerine el koyma tehdidine filo organizatörü aktivistlerin duruşu kararlı ve net: “İnsani, yasal ve durdurulamaz...”
Küresel Sumud Filosu’nu “terörist” ilan etme ve gemilerine el koyma ile tehdit eden İsrail, plan kapsamında filodaki tüm gemilere el konularak, İsrail deniz polis gücüne devredilmesi hedefleniyor.
İsrail’in Sumud Filosu'na müdahalesi “Büyük kırılmanın” başlangıcıdır.
Gazze’ye ilk saldırısından başlayarak ABD’nin sınırsız desteği İsrail’in arkasında. Trump basın toplantısında “Filistin’i tanıma planı ele alınmalı” diyen İngiltere Başbakanı Starmer’e “Aynı fikirde değilim” diyerek reddetti. Soykırım desteğini BM Güvenlik konseyinde ateşkes ve yardım tasarısını veto ederek sürdürdü...
ABD’nin İsrail zulmünü ayakta tutan bu sınırsız desteği Merhum M. Necati Özfatura’nın (21 Mart 2003 günkü “ABD çökecektir!..” başlıklı yazısı) gelecek için “Ve ABD’nin çöküşü başladı…” sözlerinin altyapısını oluşturuyor.
Dünya, müteakip gelişmeleri yaşamak için muhtemelen fazla beklemeyecek…
Hikmet Köksal'ın önceki yazıları...