Her depremin öncesi ve sonrası ile bir hikâyesi var. Öncesi ve sonrası ile bir afet üzerinde ikna ve inandırmak için afetin içinde olmak önemli.
Enkazdan çıkıp sevdiklerini defnetmek için kefen aramakla başlayan yeniden meskenler, iş yerleri, sağlık merkezleri eğitim kurumları ile yeni bir dünyanın inşası için verilen mücadeleyi yaşayarak anlatan bir hikâyem var.
13 Mart 1992 Erzincan Depreminde enkaz altından HABİTAT ödülüne kadar uzanan bir hayata tutunma mücadelesini yaşamış “damdan düşen” biri olarak paylaşıyorum. 2023 Kahramanmaraş depremleri sonrasında verilen emeklere bir arkadaşımızın sosyal medyada “Şu şaheseri yaptın ama reklamını yapamıyoruz be Reis!..” diye dertlenmesi dikkatimizi çekti.
1992’deki Erzincan depreminde yükleniciler ve yönetim Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitelerinden aldığı teknik müşavirlik desteği ve içeriden Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu, Belediye Başkanı Talip Kaban ve güçlü sivil dayanışma ile sürdürülen yeniden yapılanma ve iyileştirme uygulamaları benzer bir süreçten geçmişti.
Nihayetinde çalışmalar karşılıksız kalmadı ve fark edildi. BM ile Dubai Belediyesi’nin ortaklaşa yürüttüğü ‘Uluslararası En İyi Uygulamalar’ değerlendirmesinde “Erzincan Çarşı Mahallesi Yerinde Kentsel Dönüşüm Projesi” HABİTAT ödülüne layık görüldü.
Bugüne geldiğimizde ise; 6 Şubat 2023'te meydana gelen, merkezi Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan, 7,8 Mw ve 7,5 Mw büyüklüklerindeki depremlerin hasar alanı bir Avrupa ülkesi çapındadır.
Devasa alandaki depremde Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya, Gaziantep, Osmaniye, Şanlıurfa, Adana, Diyarbakır ve Kilis ağır hasar ve can kayıpları yaşayan illerimiz oldu.
Açıklamalara göre en az 53 bin 537 kişinin öldüğü, 138 binden fazla kişinin yaralandığı bu depremin hasarı ve yaraların sarılması için ortaya konan ve hâlen devam eden performans hengâmede kayboluyor görünse de takdire şayandır.
Her depremden sonra idarenin başarısı deprem bölgesindeki yeniden yapılanma ve iyileştirme ile ölçülür. İlk günden bugüne ortaya konulan emek ve alınan sonuç her gelişme anında kamuoyu ile paylaşılıyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum önceki gün Adıyaman Zey Köyü Afet Konutları alanında yaptığı konuşmada, deprem bölgesindeki 250 bininci konutun anahtarlarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in katılacağı programla gelecek ay teslim edileceğini söyledi.
Bakan Kurum, “Biz deprem bölgesinde sadece evler yapmıyoruz, milletimizle el ele vererek umudu, yeni bir başlangıcı da inşa ediyoruz. Bunu da şehirlerimizi ticareti, tarihi, kültürüyle ayağa kaldırarak yapıyoruz. Biz, sadece söz vermedik, sözümüzü tuttuk…" diyor.
Bakan Kurum, yapılan hizmet verilen emeklerin bazı çevrelerde takdir ve fark edilmediği yönündeki kanaatler için görüşlerini ise şöyle özetliyor:
“Birileri bu yapılanları görmek istemez. Yabancı konukların gelip hayranlıkla, gıptayla takip ettiği bu çalışmaları dile getirmez. Ama bu millet, kimin taş üstüne taş koyduğunu, kimin de sadece laf üstüne laf ürettiğini çok iyi bilir…”
Deprem öyle bir yıkım ki sırtımızı verdiğimiz her şey hasar alıyor. Hasar ve can kaybı sadece depremin büyüklüğü ile ortaya çıkmış değil geriden gelen ihmaller de var. Bu ise mühendisliği aşar ve hukuk konusudur.
Yapılan hizmetlerin fark edilip edilmediğine gelince; yabancı araştırmacıların gelip hayranlıkla, gıptayla takip ettiği çalışmalar uzaktan daha güçlü fark edilebilir. Ama başında bekleyip yakından bakınca değerlendirme farklı.
Zamanla yarışan devasa bir operasyon sanki; “zuhurunun şiddetinden (gaip) kayıp…”
Hikmet Köksal'ın önceki yazıları...