Sadece siyaset sahası değil aileden sokağa bütün kurumları saran bir kirlilik ile yüzleşiyoruz. Değerler yıprandı. Yaşanan olaylar öncü sarsıntılar değil büyük sarsıntının kendisi!
Hiçbir alışkanlık kendiliğinden gelmez, zararlı alışkanlıklar da öğrenilebilir ve mutlaka onun da bir “taşıyıcısı” vardır. Sosyal müşahede ve tecrübelere göre ahlak bulaşıcıdır: “İnsanlar, davranışları başkalarından görerek ve gözlemleyerek benimser ve öğrenirler…”
Birkaç gün önce, Mersin’in Anamur ilçesinde okula elektrikli bisiklet ile geldiği için uyarılan öğrenci ertesi sabah okula tüfekle gelerek okul bahçesinde okul müdürüne ateş ederek ağır yaralamayı nereden öğrendi? … Çocuktan önce ‘arka bahçesine’ bakmalı, kötülük, iyi insanlar sustuğu için bu kadar hızlı yayılır…
Sosyal yapıdaki bozulma, boşanma, cinayet, gasp, her türlü yasa ve ahlak dışı şiddet eylemleri, sahaya taşıyan aracı kurumlar kitle iletişim araçları üzerinden “emsalini görerek taklit” ile yaygınlaşıyor.
Dikkat çekici bir tespit de “Bu kuşatma nasıl başladı?” sorusuna cevap arayan yazar “Artık bambaşka insanlar olduk. Dört bir yanımız yolsuzluk, şiddet ve vurgun zanlılarına övgüler dizip, peşlerinden koşanlarla dolu” diyor.
Bozulmanın “bilgi eksikliğinden değil ahlaki pusula kaybından” kaynaklandığını söyleyen Psikolog Ece Basmacı “İnandığını söyleyen ama bunu hayatına taşımayan, değerleri elinde tutup davranışına indirmeyen bir noktadayız. Oysa ahlak neyin doğru olduğunu bilmek değil yapabilme iradesini gösterebilmektir…” diyor.
İyiliğin yayılması bu kadar zorlaşırken kötülük nasıl sıçrayarak etrafımızda dolaşıyor? ...
Bir sokağın bile suç bölgesine dönüşmesi tek bir pencere camının kırılmasıyla başlar. Çevreden tepki gelmez ve cam hemen tamir edilmezse, oradan geçenler cam kırmanın “âdetten” olduğunu, o bölgede düzeni sağlayan bir otorite olmadığını düşünüyor. ABD'li suç psikoloğu Philip Zimbardo "İlk camın kırılmasına, ya da çevreyi kirleten ilk çöpe, ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi hâlde kötü gidişatı engelleyemeyiz" diyor.
Perihan Abla ve Süper Baba dizilerinin unutulmaz karakteri Şevket Altuğ’a sormuşlar: “Sizi (ekranda, perdede) neden göremiyoruz?” Şu cevabı vermiş: “Türk toplumunun beğenileri değişti. Türk toplumuna sunulan işlerin içerikleri değişti ve ben bu içeriklerin içinde olamam. Çünkü biz yaptığımız işlerde topluma sevgiyi, hoşgörüyü, toleransı, birlikte yaşamayı ve dayanışmayı öğretmeye çalıştık. Şimdi tüm yapılan işlerde, tabanca ve tüfek ile millet birbirini öldürüyor…”
Sosyal çürümeyi artıran en önemli aktörlerden birinin televizyon programları olduğuna vurgu yapan psikiyatrist Nevzat Tarhan diyor ki: “Toplumda farkındalık oluşturmak istiyoruz diyorlar. Hırsızlık hakkında farkındalık oluşturmak için çıkıp hırsızlığı anlatırken, aslında şeytanın kandırma yöntemlerinden birisini uyguluyorlar farkında değiller!..”
Dünya düzeni hızla gelişiyor, teknoloji kuşağının fiziksel ve ahlaki sınırları kalkmış durumda. Erişimler oldukça kolay, senaryoları oldukça benzer ve bu değişimin nereye gittiğini görenler ciddi tedbir arayışında…
Suça sürüklenen çocuklarla ilgili Meclis çatısı altında bir araştırma komisyonu kurulacak. Komisyon suç örgütlerinin, çocukları nasıl kullandığını araştıracak. Çok uzağa gitmelerine gerek yok: "Ahlak ve yasa dışı şeyleri tasvir, safi zihinleri teşviktir..."
Tarihe geçen bir uygulamayı hayata geçiren Avustralya 16 yaşın altındaki tüm çocuk ve gençlerin sosyal medya hesaplarını kapattı. Yasağa uymayan platformlar ağır para cezalarıyla karşı karşıya kalacak.
Darısı başımıza…

