HALEP ORADAYSA... - 2
İnan Arvas - inan.arvas@tg.com.tr
Halep âdeta bir açık hava müzesi gibi. Tarihî yapıların hepsi birbirinden güzel ve emsalsiz. Hiç biri diğerine benzemiyor. Her yapıda ayrı bir tarz ayrı bir hava var ama hepsi de nakış gibi işlenmiş. Her taraf saray endamlı evlerle dolu. Ülkemize 60 km. uzaklıktaki bu tatlı ve huzur veren şehirden hâlâ Osmanlı havası esiyor ve "Ben Osmanlıyım" diyor.
Haa şunu da hatırlatalım Halep'in tadını iyice çıkarmak istiyorsanız en az üç güne ihtiyacınız olacak. Halep'i doya doya yaşamak istiyorsanız labirenti andıran sokaklarında kaybolmanız gerekiyor. Bu güzelim şehir ancak böyle gezilebilir...
TAPINAKTAN TÜRK KALESİNE
Helep'in ilk göze çarpan mekanı haşmetli kalesi. Şehirden 50 metre yükseklikteki doğal bir tepe üzerine kurulan Halep Kalesi'nin yerinde eski bir Hitit tapınağının olduğu biliniyor. Daha sonra bir Yunan tapınağına çevrilen yapı, 10. yüzyılda Hamadani döneminde Seyf Ed-Devle tarafından, haçlı ordularına karşı şehri savunmak için kaleye çevrilmiş. Ancak günümüzdeki Halep Kalesi, Selâhaddin-i Eyyûbi'nin oğlu Malik el Zahir Gazi döneminde şehrin merkezi olarak yeniden inşa ettirilmiş ve çevresi 20 metre derinliğinde kazılan bir hendekle güçlendirilmiş. Giriş kapısı, hendeğin üstüne açılan bir köprüyle karşıya bağlanmış. Kalenin haşmetli ve halen ayakta duran demir kapısından geçip yukarı bakınca ilginç delikler gördük. Öğrendiğimiz kadarı ile kale kapısının düşmanlar tarafından geçilmesi durumunda devreye bu genişçe delikler giriyormuş. O deliklerden aşağıya kızgın yağlar dökülerek düşmanlar püskürtülüyormuş.
ANTEP KALESİYLE AYNI
İç içe kapılardan geçtikten sonra mahzen ve zindanlara giriyorsunuz. Hemen aklınıza Yeşilçam'ın o renkli filmleri, "Battal Gazinin Oğlu", "Malkoçoğlu", "Köroğlu" gibi filmlerde mahzen ve zindanların sahnelendiği görüntüler geçiyor gözümüzün önünden. Yapı itibari ile Gaziantep Kalesine benzeyen kalenin aynı kişilerce yapılmış olduğundan söz ediliyor. Kalenin en tepesinde ise bütün Halep'in görüldüğü bir düzlük yer alıyor, gece ya da gündüz farketmiyor, bu manzara günün her saati görülmeye değer. Ama Halep Kalesine çıkarsanız size tavsiyem gün batımını buradan izleyin...
SİNAN'IN İZLERİ
İslam dünyasında hastaneler sadece bedeni rahatsızlıklarla değil aynı zamanda ruhi ve psikolojik hastalıklarla da ilgileniyorlardı. Halep'te Memluk Valisi Argun Al Kamil tarafından akıl hastaları için inşa ettirilen Bimaristan, bir zamanların en önemli sağlık merkeziydi. Arap yarım adasından birçok insan burada tedavi edilir şifaya kavuşurdu. Ayrıca dünyaca ünlü mimarımız cennet mekân Mimar Sinan da Halep'e kadar gelmiş burada da çok güzel eserler bırakmış. Mimar Sinan'ın elinden çıkan birbirinden güzel Adiliye Camii ve Hüsreviye Camii sanatın incelikleri uygulanarak inşa edilmiş. Halep'te bu camileri görünce Mimar Sinan'a tekrar rahmet okuduk. Bu arada Halep'te taşınmaz 267 Türk varlığı olduğu da tespit edilmiş.
Bir mimarlık harikası olan Zekeriya Camii'nin avlusunda Zekeriya aleyhisselamın gümüş bir kafes içine alınan türbesini ziyaret ettik. Türbeden yayılan güzel koku ve türbenin ihtişamı bizi manevi bir iklime götürdü.
BİR EMEVİ HARİKASI
Hazret-i Zekeriya Peygamber'in kabrinin de içinde bulunduğu Zekeriya Camii, Halep'in en ünlü ve en eski ibadethanesi. Emevi Halifesi El Velid Bin Abdülmelik tarafından inşasına başlanan camii, 715-717 yılları arasında Halife Süleyman döneminde tamamlanmış. Muhteşem bir Emevi hârikası olan bu cami, Memlüklüler ve Osmanlılar tarafından tamir edilmiş, ekler yapılarak güçlendirilmiş. Biz de Halep gezimizin sonunda ancak akşam ziyaretine gidebildiğimiz Zekeriya Camii'nin kapalı olduğunu gördük ama uzun uğraşlardan sonra içerde bir bekçi olduğunun farkına vardık. Sesimizi duyurmaya çalıştığımız bekçi nihayet bizi duydu ve ne istediğimizi sordu. Biz de Türkiye'den geldiğimizi birkaç saat sonra uçağımızın olduğunu ve cami ile türbeyi ziyaret etmek istediğimizi söyledik. Korkularımızı asılsız çıkaran bir tebessümle kilitleri açan bekçi, bizi içeri buyur etti. Caminin, gözalıcı avlusu bile bizi etkilemeye yetti. Bu büyük hak peygambere ve bu kadar güzel camiyi yaptıranların ruhlarına birer fatiha okumanın verdiği gönül rahatlığı ile oradan ayrılıyoruz.
İstanbul ve Bursa'daki çarşıları hatırlatan Halep Kapalı Çarşısının uzunluğu 10 kilometreden fazla.
Kapalı Çarşıda ne ararsan var
Halep Kapalı Çarşısı Orta Doğu'nun en büyük çarşısı. 10 km'den uzun olduğu söylenen çarşının büyük bir bölümü 15. yüzyılda yapılmış. Çarşı birbirini takip eden hanlardan ve sokaklardan oluşuyor. Yapının içinde bulunan birçok kervansaray şimdilerde imalathane olarak kullanılıyor. Turistik eşyalar, baharat, halı-kilim, ip, giyecek, dokuma, sabun, el işleri... Çarşıda yok yok.
Çarşıya girdiğiniz anda hemen arkanıza şirin mi şirin esmer tenli çocuklar takılıyor peşinize. "Hatıra Türk parası verir misin?" diyorlar veya size karşılığında çarşıyı gezdirme teklifinde bulunuyorlar. Türkçelerinin düzgünlüğü karşısında şaşırıyorum, nasıl öğrendiniz diye sorduğumda "biz Antepliyiz dayı" diyorlar. Her kelimelerinin arkasına "dayı" kelimesini ekliyorlar.
Buraya uğrarsanız muhakkak pazarlık yapın, 300 Suriye lirası olan bir eşyayı 150 Suriye Lirasına alabiliyorsunuz.
> YARIN: Kardeş şehir