ARTVİN'İN BOĞALARI...

A -
A +
Boğalar eninde sonunda kapışacak, kozlarını paylaşacaklar. Eğer siz düzde
güreştirmezseniz dağda bayırda koşuşur can yakarlar.  
Artvin dediğin iki dağ, bir dere. Sözde ziraat ve hayvancılıkla geçiniyor ama arazi yok ortada.
Gençleri cevval, mahir lakin iş aslanın ağzında. Eskiden beklerlermiş birinin tayini çıksın, belki adam alınır, boşalan koltuğa.
Yıllarca ihmal edilmiş, iki caddesi var biri yukarı çıkıyor öbürü iniyor aşağıya. Öndekine mecburiyet caddesi diyorlar, arkadakine zaruret. Girdiğin yerden çıkamazsın, araba çarşıyı dolanmak zorunda.
Ticaret canlı mı? Pek sayılmaz, milletin ayağı alışmış Erzurum'a, Trabzon'a gidiyor.
Askeriye varken esnaf az çok iş yapıyormuş, sağolsunlar Çoruh Üniversitesi'nde okuyan gençler de üç beş harcıyorlar. 
Halbuki Artvin gezilesi görülesi bir yer, bir tarafta dumanlı dağlar, bir yanda hırçın dalgalar. Kayak merkezi, yürüyüş parkurları, su kayağı, baraj gölü ve paraşüt için istemediğiniz kadar yamaç.
Sağlık, spor ve doğa turizmi için biçilmiş kaftan.
Hopa tam Karadenizli, Yusufeli ise Akdeniz'i andırıyor. Portakal'dan zeytine akla gelmeyecek şeyler yetişiyor. Pirinci, fasulyesi, peyniri meşhur, bizzat aranıyor. 
Tünel açılınca gelen giden artacak lakin Artvinliler taşkın kalabalıklar değil seçkin misafirler bekliyor.
Barajlar su tutunca hava yumuşamış, yeşili gözle görülür bir şekilde artmış bu arada.
Bayırlar rengârenk çiçek, kovanlar sıralanıyor taraçalarda. Kaldı ki Artvin cins Kafkas arılarını barındırıyor. Balını yemek lazım, tarifle anlatılmıyor.
Bütün bunlara rağmen Artvin'e bir gelir kapısı lazım.
Bu turizm olabilir mi acaba?
İşte Artvin eşrafı Kafkasör şenliklerinin tanıtım için iyi bir fırsat olacağını düşünüyor.
Adaaam sende diyeceksiniz iki boğanın toslaşmasından n'olacak? Öyle değilmiş be, işin incelikleri var.
 KONTROLSÜZ GÜÇ... 
Bakın Artvin Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe nasıl anlatıyor: "Eskiden Artvin kışları hayli sert geçerdi, kar boyumuzu aşardı hatta. Hayvanlar kasım aralık dendi mi içeri alınır, nisan mayısla dışarı salınırlar. Havada deli bir çiçek kokusu, taze filizler, körpe sürgünler, çıtır yapraklar. Tabiattaki uyanış boğaları da coşturur, boğuşacak hasım ararlar.
Biliyorsunuz, sığırlar yaz sıcağında yapamaz, dağlara yollanırlar. Düşünün çeşitli mahallelerden hayvanlar katılmış birlikte düşmüşler yola. Henüz patikada liderlik kavgası başlar. Zemin engebeli, sağında solunda uçurumlar...  Çoban tek kalır baş edemez onlarla. Neticede biri diğerini sürer, yardan yuvarlar mazallah. Yaşlılar günde 8-10 boğanın telef olduğunu hatırlar.
Peki ya bunlar yola çıkmadan güreşseler de kozlarını paylaşsalar? Buna herkes "he" der ve Kafkasör yaylasında buluşurlar. Birbirine denk hayvanlar güreştirilir, bizim tabirimizle tanıştırılıp barıştırılırlar.
Ama efendim yenilen pehlivan...  
Hayır hayır boğa insan gibi kindar değildir, yenildi bitti, bir daha karşısına çıkmaz. Beeelki bir başka bahara...
İşte böyle elene elene bir başboğa seçilir aralarından. Bu hayvan güçlü ve kararlıdır, ekibi yönetir âdeta. Gece görseniz şaşarsınız, buruk hayvanlar sürüyü sarar etten duvar örerler etrafında. Başboğa ve yancıları devriyeye çıkar, mıntıkanın selameti için çırpınırlar. Bırakın kurtları ayılar bile yaklaşamaz. Diyelim bir dana dışarı kaçtı onu yakalar burunlarıyla ite ite ortaya alırlar.
Kafkasör'de boğalar güreşirken seyirciler de gelir ve gün doğar seyyarlara. Alan satan, kebap yapan derken ortalık renklenip şenliğe döner zamanla."

Adam olacak boğa
"Güreşçi dana hususi yetiştirilir. Mesela çok süt verilmez ki işkembesi büyümesin, çok su da içirilmez derisi yumuşar yoksa." 
Başkan Kocatepe, "Kafkasör festivali 35 yıldır düzenli bir şekilde yapılıyor yerli ve yabancı misafirleri ağırlıyor. Fotoğraf zengini bir şölen. Ben gelip de pişman olanını görmedim daha"diyor.
Biz de soruyoruz:?Peki başkanım, namlı bir boğa yetiştirmek için?
 Bir kere iyi bir buzağı bulacaksın. Şampiyon adayı boynundan burnundan belli olur. Hoş bunlar rast gele hayvanlar değildir, asil babaların oğullarından ayrılırlar. El kadarken bile belli olur, liderlik vardır mayalarında.
 Artvinliler şampiyon adayını gözünden tanırlar.
Güreşçi dana hususi yetiştirilir. Mesela çok süt verilmez ki işkembesi büyümesin, çok su da içirilmez derisi yumuşar yoksa.  
Miniklerin taklit kaabiliyetleri vardır, büyüklerinden gördüklerini yapar, boylarına bakmadan toslaşırlar. 
BOĞALARA FISILDAYAN KADINLAR
Enteresandır ama boğaların yetişmesinde kadınların payı büyüktür. Bunlar munis hayvanlardır, sokulgandırlar, bakıcı kadınlar onları seve okşaya büyütür. Hem otlatır hem de önlerine üzüm, ceviz, fındık koyar. Yal yapar, hamur yoğurur, evladı gibi bakar. Bal, pekmez artık aklınıza ne geliyorsa.
Biz eskiden çam ağaçlarının çiçeklerini (çampir) toplardık, geven de gıdalıdır sonra, hele yoncayı ince ince doğrayıp üzerine un serp bayılırlar.
Kızak çektirir, tarla sürdürür, koşturur antrenman yaptırırlar. Hayvan minder güreşçisi gibi kilo düşer hatta.   
Bir anda omuzları genişler boynu kalınlaşır, adaleleri tek tek sayılmaya başlar. Bakıcı kadınlar hayvanı güreşe çıkarırken sırtına bir şaplak atarlar tamam.  Hayvan mesajı alır ve gereğini yapar. Bilmem artık ne fısıldıyorlarsa kulağına?
Şampiyon boğalar ünlenir namlanır, bir bakarsın otomobil fiyatına.  
Yenilenler yenilir, yollanır kasaba.
Artvin gibi bir coğrafyada yaşayanlar mücadeleci olmak zorunda.  Sadece boğalar değil, koçlar da güreşir, çocuklar da... 
 BAHİS Mİ? ASLA!
  Peki iddia olur mu?
 Kesinlikle olmaz, çünkü işin içine kumar girdi mi ayak oyunları başlar, ne dağda kurulması istenen hiyerarşi sağlanabilir ne de tribünlerde muhabbet kalır.  
 Ama taraftarlık vardır bak, bazı boğalar çok sevilir, adları unutulmaz.
  Hayvanların incinmediğinden emin misiniz?
 Boğalar sert ve güçlü hayvanlar ama rakibine zarar vermek için boğuşmuyorlar. Bazen tezahürata rağmen kıpırdamıyor bakışıp ayrılıyorlar.
 Peki birbirlerini yaralayabilirler mi? Evet öyle bir ihtimal var. Bu yüzden sahipleri uyanık olur, biri ardını döndü mü giriverirler araya. Hakemler tek tek hayvanların boynuzlarına bakar, sivrilikleri törpüler yuvarlatırlar. Yine enteresandır, bunca yıldır boğa güreşi izlerim boynuzun göze geldiğini görmedim daha. Garip bir eğimi var. İspanya'da arenalar kana boyanır, boğanın cesedi çıkar. Bizde ise yaralanacak diye ödümüz kopar. Mağluplar da galipler gibi sevile okşana dönerler yuvalarına.
Hasılı kaybolan değerler Artvin'de yaşıyor, bunları tanıtmalıyız dünyaya.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.