İsrail''de koalisyon hükümeti sıkıntılı günler geçiriyor. Radikal kanat, barış için verilecek tavizlere şiddetle karşı çıkıyor. Barak hükümeti bu problemleri aşabilecek mi? Shaked - Öncelikle şunu hatırlatmalıyım ki, İsrail hükümeti içindeki ihtilaf barış süreci ile değil, koalisyon ortaklarının radikal dinci ve laik ortakları arasındaki konularla ilgili. İsrail hükümeti içinde radikal ve laik koalisyon ortakları var. Eğitim Bakanı, laik partinin üyesi olup dini okullara para verilmesini istemiyor. Asıl problem bu ama barış sürecini etkilemez. Bunun yanı sıra başka bir tartışma konusu var. İsrail toplumunu kapsayan sağ ve sol, laik ve anti laik ayırımı var. Ortadoğu meselesinin çözümü konusunda ise, asıl önemli konu barış antlaşmasının, Filistin ve Suriye meselesinin halkın önüne getirilecek olması. Yani barış antlaşması sonuçta onay için İsrail halkının önüne getirilecektir. Şu anda devam eden tartışmalar akademik seviyede çözüm üretilmesiyle ilgili. Başbakan Barak, Arafat ve genç Esad ile bir anlaşmaya varırsa, bunu halkın önüne getirecek. Son kararı İsrail halkı verecek. Suriye''de Hafız Esad''ın artık iktidarda olmaması sizce barış için bir avantaj mı yoksa dezavantaj mı? Shaked - Esad''dan sonra ne olacağını bekleyip göreceğiz. Şam''dan ne tür kararlar çıkacağını beklemekteyiz. Şu anda Suriye''de kim karar verecek, yönetimi eline kim geçirecek. Henüz biz Beşar''ın kim olduğunu bilmiyoruz. Beşar, kendini ülkesinde kabul ettirmeye çalışıyor. Beşar, Suriye için yeni bir süreç. Barış için nasıl bir adım atacağını bilmiyoruz. Şam''dan gelen bazı bilgilere göre, barış konusunda değişim sinyalleri almıyoruz. Barış için yeni bir adım atılmadığını görüyoruz. Halen eski satatüde bir değişiklik olmayacağını söylüyorlar. Hafız Esad ile ilgili problem, Golan tepelerinin tamamını geri istiyor olmasıydı. Onlar hâlâ 1967 yılındaki sınırları konuşuyorlar. 1967 sınırlarına geri dönülmesini istiyorlar. Şimdi 1967 yılı sınırları yok. Şimdi 1923 yılında tanımlanan uluslararası sınırlar mevcut. O zaman, Lübnan ve Suriye arasındaki sınır vardı. Suriye Galile gölüne kadar uzanan toprakları istiyor. Bu da uluslararası sınırlardan daha fazlasını istiyor anlamını taşıyor. Suriye Galile suyunun yarısına sahip olmak istiyor. Bizim bunu kabul etmemizi istiyorlar ama biz bunu kabul etmiyoruz. Eğer Suriye''nin yeni lideri babasının yolunu takip eder, bölgenin 1967 yılından önceki Suriye''nin elinde olan toprakların yüzde yüzden fazlasını isterse bu durumda yapacağımız bir şey yok. Eğer Esad, Kudüs''le anlaşmaya gitseydi o da Enver Sedat gibi yüzde 100''ünü alırdı. Esad, Suriye halkına Sedat''ın aldığından daha fazlasını aldığını göstermek istedi. "Sedat toprağının yüzde 100''ünü geri aldı. Ben ondan daha fazlasını alacağım" diyordu. Biz de ona yüzde 100''ünden daha fazlasını vermeyeceğiz. İsrail''e karşı savaşı o başlattı. Hem 1967''de hem de 1973''te İsrail''e karşı başlattığı savaşları kaybetti. Şimdi İsrail''den sanki bir hediye istiyor. İsrail böyle bir hediye vermez. Biz de nasıl pazarlık yapılacağını biliriz. Yüzde 100''ünden daha fazlasını vermeyiz. Hak etmediklerini vermeyiz. İsrail''in 1967 savaşından önceki sınırlarına geri çekilmesi konusunda, BM''nin 242 ve 338 sayılı kararları var. Siz ise 1923''teki sınırlardan bahsediyorsunuz. Halbuki o zaman daha İsrail devleti kurulmamıştı. İsrail 1948''de kuruldu. Şimdi burada bir çelişki yok mu? Shaked - Biz Mısır''la Camp David''de 1978''de bir anlaşma yaptık. Mısır ve İsrail''in ülke sınırları konusunda konuştuk. Burada sınırların nerelerde olduğunu görmek için 1906''daki, o zamanlar İngilizlerin mandası olan Mısır''la, Osmanlı İmparatorluğu hakimiyeti altında bulunan Filistin arasındaki sınıra baktık. Mısır''la yaptığımız anlaşmada Mısır''ın sınırının bu haritada belirtilen sınır olduğunu kabul ettik. O zaman bu sınır mandacı İngiltere ve Fransa tarafından çizildi. Suriye ve Lübnan arasındaki sınırlar öyle tespit edildi. Bu sınır 1923''teki milletlerarası sınırdır. Golan tepeleri o zaman Suriye sınırları içinde bulunmuyordu. Biz 1906''daki sınırları konuştuk. Süper güçler arasında 1906 ve 1923''te sınırlar tespit edilmişti. Başka sınır mevcut değil. Şimdi Suriye 1967''de sahip olmadığı toprakların bir bölümünü de almak istiyor. Toprak paylaşımı 1923''lere gidersek Filistinlilerle toprak paylaşımını nasıl yapacaksınız? Shaked - Filistinlilerin işi bambaşka, onlarla aramızda tanımlanmış birşey yok. Filistinlilerle uluslararsı sınırlardan bahsedemeyiz. Süper güçler arasında tarih içinde Filistinlilerle tanımlanmış herhangi birşey yok. Filistin görüşmeleri devam eden ve halen sonuçlanmamış bir konudur. Eğer BM''nin Kasım 1948 yılındaki kararlarına gidersek, politik bir plandan bahseden Yahudi ve Arap sınırı vardı. Batıda Şeria nehri, doğusunda Ürdün Krallığı vardı. Arap devleti ve İsrail devleti vardı. O zaman Filistinlilerin lideri Hacıemin Hüseyin idi. İngilizler bölgeden çekilince, Mayıs 1948''de yedi Arap devleti Filistini işgal etmek için savaştı. Bunlar Suriye, Lübnan, Irak, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Yemen idi. Bu ülkeler aynı zamanda Yahudileri sürerek denize dökmek istiyordu. Bunlar 1948''de Yahudilere karşı olan savaşı kaybetti. Bundan sonra İsrail bağımsızlığını ilan etti ve ondan sonra uluslararası barış sınırları çizildi. O zaman Ürdün Batı Şeria''yı ilhak etti. Mısır ise Gazze Şeridini aldı. 1967''de Suriye, Mısır ve Ürdün buralarda savaşı kaybetti. Ama biz halen 1967 yılından beri Batı Şeria ve Gazzeyi halen ilhak etmedik. Biz Oslo ve Madrid görüşmelerinde Batı Şeria''nın İsrail''e ait olduğunu söylemedik. Şimdi sınırları görüşerek belirlemek durumundayız. Filistin''in bağımsız olması görüşmelere bağlıdır. Bugüne gelecek olursak, Kudüs, gündemdeki en önemli konu olarak duruyor. Kudüs''ün çözümü nasıl olacak? Shaked - Bu konudaki çözümü bilseydim herhalde en zengin adam olurdum! (Gülüşmeler) Ama mantıklı çözümler verebilirim. Hem Müslümanlar, hem Hıristiyanlar, hem de Yahudiler için bu mesele çok hassas. Bu konu sadece Filistinliler ve Yahudiler arasında olan bir konu değil. Burası bütün islam dünyası için önem taşımakta. Suudi Arabistan ve Fas mesela. Fas, İslam Konferası Teşkilatı''nda, Kudüs Komitesi''nin başkanıdır. Herkesin Kudüs hakkında hassasiyeti var. Mesala Vatikan. Diğer taraftan sekiz ayrı Ortodoks kilisesi var. Kudüs konusunda Filistinlilere verilecek taviz meselesine gelince; 1967''den önce Kudüs''ün tamamını istiyorlardı. Şimdi tamamını istemiyorlar. Onların payına düşecek kısmı kendileri için başşehir yapabilirler. Buna Kudüs diyebilirler, Jarusalem diyebilirler, ne derlerse diyebilirler. Bu işin siyasi tarafı, ama başka birşey daha var. Bu da Kudüs''ün bütünlüğünün tamamen muhafaza edilmesidir. Mesela İstanbul Büyükşehir Belediyesi gibi; İsrail ve Filistin payına düşen kısımlar da Beşiktaş ve Şişli gibi alt belediyeler olarak kalır. Bu da başka bir çözüm tarzı olabilir. Ancak dini yöne gelince, biz burada yüzde 100 otonomiyi savunuyoruz. Böylece hem Müslümanlar, hem Yahudiler, hem de Hıristiyanlar dini fonksiyonlarını, ibadetlerini yerine getirebilirler. Zaten şu anda El Aksa Camii''nin idaresi İsrail''de değildir. Vakfa aittir. Orada İsrail bayrağı yoktur. Kısacası dini yöndeki tartışmalara biz asla karışmıyoruz. Medyaya yansıyan bilgilere göre, İsrail halkının barış istediğini biliyoruz. Ümit ediyoruz ki yakın bir gelecekte nihai bir barış imzalanır. Nihai barış Filistinliler için bağımsız devlet sonucunu da ihtiva ediyor. Filistinlilerin bağımsız devlet kurmasına ne diyorsunuz? Shaked - Nihai barış anlaşması imzalandıktan, İsrail halkı ve Filistin halkı bu anlaşmayı onayladıktan sonra barış içinde yaşamatan başka çıkar yol yok. Biz bu anlaşmadan sonra barış, güvenlik ve istikrara sahip olmak zorundayız. Barış dediğimiz zaman biz İsrail tarafı olarak barışla birlikte güvenliği de kastediyoruz. Çünkü İsrail''de biz fanatiklere müsade etmeyeceğiz. Filistinlilerin de İsraillilere karşı fanatik eylemlere müsade etmemeleri lazım. Lübnan hükümetine de Hizbullah hakkında söylediğimiz şey budur. Biz el ele barış ve güvenlik için çabalıyoruz . Çünki bu durum ekonomik alanda da istikrar getirecektir. Mesela biz Türkiye ve Romanya''dan fazla işçi almıyoruz. Daha çok Filistinlilere iş vermek istiyoruz . Çünki Filistinliler para kazanıp durumlarını düzeltirse bu da istikrar getirir. Hali hazırda Filistinlilerle bir anlaşmamız olmamasına rağmen, yüksek oranda işsizliği göz önüne alarak bunu yapıyoruz. İşsizliğin istikrarsızlığı körüklediğini biliyoruz. Hergün 80-90 bin Filistinli, İsrail tarafına geçerek çalışıyor. Biliyoruz ki, ayda bin 500 dolar kazanan Filistinli ailesine bakar, teröre gitmez.

