27 Mayıs’ın melanet kökleri…

A -
A +

Faşist darbenin üzerinden altmış beş yıl geçti… Ama bıraktığı acılar hâlâ toplum hafızasında bugün gibi hissediliyor. Bir askerî darbenin ötesinde, büyük yıkım getiren, ülkeyi bunca yıl vesayet altında tutan bir musibet!

 

 

 

27 Mayıs Faşist Darbesine dair yazılmadık bir şey kalmadı dense yeridir. Bu kalleş darbe, hiç şüphesiz dış güçlerin desteği ile sahneye konulmuş bir felakettir. “Dış güçler” klişesi çok kullanıldığı için, bazıları bunu hafife alabilir… Ama aradan geçen bunca zamanda ortaya çıkan hakikatler, dış güçler dediğimiz odakların tezgâhını kati olarak gün ışığına çıkarmıştır. Tabii dönemin ana muhalefet partisi CHP ve onun tek parti saltanatını kaybettiği için fena hâlde rahatsız olan, genel başkanı İsmet İnönü de Darbenin göbeğinde idi!.. 27 Mayıs darbesi sadece millî iradenin işbaşına getirdiği Demokrat Parti hükûmetinin devrilmesiyle sınırlı değil. Başbakan Merhum Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın bir cinayet misali idam edilmeleriyle de sona varılmamıştır. 27 Mayıs, DP mensuplarına karşı en aşağılık itibar suikastını yapan bir darbedir. Kendisini memleket hizmetine adamış, haysiyetli, vatansever insanları itibarsızlaştırmak için hususi olarak tezgâhlanmış bir ihanettir. Yassıada’da, ‘Adalet Divanı’ diye kurulan uyduruk mahkemede, düpedüz insanların şahsiyetleri ve haysiyetleri çiğnenmiştir. Orada başta Merhum Menderes olmak üzere, DP mensuplarına yapılan alçakça işkenceler doğrudan insan haysiyetini hedef alan vahşi uygulamalardı… Menderes ve arkadaşlarını milletin gözünden düşürmek için akla hayale gelmedik iftiralar atıldı. Böyle bir aşağılık tavır görülmemiştir. Menderes ve beraberindekilerin, on iki uçak dolusu altınla yurt dışına kaçarken yakalandığı iftirası, tek başına yapılan aşağılık propagandanın mahiyetini fazlasıyla anlatıyor. Gençlerin kıyma makinelerinde kıyıldığı şeklindeki en adi yalan ve iftiralarla masum insanları karalayıp idam sehpalarına yolladılar. Bütün bu denaet ve şenaat örnekleri, tarihin tozlu raflarında bir kara leke olarak duruyor…

 

27 Mayıs Darbesini gerçekleştiren cunta ve uzantıları, ülkeyi en az 20 sene geriye götüren bir ihanetin failleri olarak tarihe geçti. Yassıada’da güya hukuk ve adalet namına, en korkunç zulüm örneklerine imza atan sefiller, sonunda zelil ve perişan hâlde ölüp gittiler. Onlar şimdilerde ancak nefretle anılıyor… Ama onların zulmüne maruz kalan Merhum Menderes ve arkadaşları, milletin gönlünde, en muhterem konumda yer alıyor. İnsanlıktan nasibini almamış olan yaratıklar elbet bu durumu hiç anlamaz. O yüzden sayıları kelaynak kuşları gibi azalmış olan gafiller, hâlâ daha 27 Mayıs’ı savunma rezilliğini sergileyebiliyor… Onları saplantılarıyla baş başa bırakmak en doğrusu. Şehit Menderes ve arkadaşları bu milletin gönlünde yaşamaya devam edecek. Hesap günü geldiğinde de, zalimler şüphesiz hesap verecektir. Buna iman etmişiz… 27 Mayıs Darbesi bu memlekete en büyük kötülüğü yaptı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yetişmiş personelini tasfiye etti. 230 generali emekliye sevk ederek neredeyse orduda general bırakmadı. Aynı şekilde yedi bin iki yüz on beş subayı (EMİNSU) emekli ederek bu ülkenin savunmasını çok büyük zaafa uğrattı. Orduda hiyerarşi bozuldu. O kadar ki, generaller cunta üyesi olan binbaşı ve yarbay rütbesindeki kişilere selam vermek zorundaydı!.. Süleyman Demirel’in ifadesiyle, “Ordunun içi cam kırığına dönmüştü.” Bu keşmekeşte cuntacılar belli zamanlarda bir araya gelip yeni darbeler yapmak üzere, kendi aralarında protokol imzalıyordu! Şu kepazeliğe bakar mısınız?  Böylelikle 27 Mayıs’ın devamında 12 Mart Muhtırası, 12 Eylül Darbesi, 28 Şubat Postmodern Darbesi, 2007 e-Muhtırası ve nihayet 15 Temmuz 2016’da FETÖ ihanet kalkışması vukua geldi…

 

27 Mayıs’ın gerekçesi olarak DP İktidarının kurdurduğu Tahkikat Komisyonunu gösterenler yalan söylüyor. Bu komisyon 27 Mayıs’tan sadece bir ay evveldir. Oysa 27 Mayıs Cuntasının kuruluş çalışmaları 1950’li yılların ilk yarısında başlamıştır. 1957'de "Dokuz subay olayı" patlak vermiş ve yargılama yapılmıştır… Velakin 27 Mayıs’ın melanet köklerini daha öncelerde ve derinlerde aramak gerekir. Bunun da ilk başlangıcı, 30 Mayıs 1876 yılında Sultan Abdülaziz Han’a karşı yapılan darbedir. O Darbenin koçbaşı olarak, dönemin Harbiye Komutanı Süleyman Paşa kullanılmışsa da, asıl failler Serasker Hüseyin Avni Paşa, Mütercim Rüştü Paşa ve Mithat Paşa’dır. Tam yüz kırk dokuz sene evvel fitili tutuşturulan bu fitne, günümüze kadar sayısız kere, gizli-açık darbe ve müdahalelere kapı araladı… 1913’te Talat ve Enver paşaların birlikte tezgâhladığı Bâb-ı Âli Baskını da, devrin harbiye nazırı Nazım Paşa’nın öldürülmesi ve Sadrazam Kâmil Paşa’nın istifasıyla neticelenmiş. Yerine Mahmut Şevket Paşa gelmiş ve iktidar gücü İttihat ve Terakki’nin eline geçmiştir. Ancak bu pek uzun sürmemiş, Balkan Harbi faciasına rağmen, ülke içindeki güç çekişmeleri devam etmiş. Dört ay sonra Mahmut Şevket Paşa da bir suikasta kurban gitmiş… Tıpkı Sultan Abdülaziz’e karşı darbe yapan Hüseyin Avni Paşa’nın ortadan kaldırılması gibi o da hak ettiği yeri boylamıştır!

 

Evet, 1876 Darbesinde, harp okulu komutanı ve öğrencileri kullanıldığı gibi, 27 Mayıs Darbesinde de yine aynı şekilde Harbiyeliler kullanılmıştır. Keza 1962 ve 63’te de Harp Okulu eski komutanı Albay Talat Aydemir de her iki kalkışmada o öğrencileri kullanmıştır. Harbiye öğrencileriyle ilgili bu detayları hatırlatmamızın sebebi, geçtiğimiz sene, Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde yaşanan kılıç çekme hadisesine dikkat çekmek… Malum ondan daha önce de, Tuzla Piyade Okulu’nda garip bir hadise yaşanmıştı. Dememiz o ki, fitne ateşini hiç fasılasız körükleyen şer güçler hep tetikte. Onlara fırsat vermemek gerekiyor. 150 senelik geçmişimiz bunu teyit ediyor. Dikkat!..

 

 

 

 

 

İsmail Kapan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
osmanlı kartalı29 Mayıs 2025 19:17

27mayısı yapanlardan şuan hiçbiri hatırlanmıyor hatırlanmayacakta 27 mayısı yapanlar şuan ilahi adalete hesap veriyorlar kıyamet günü akıbetleri daha korkunç olacaktır eline diline sağlık üstadımsağolun varolun

MEHMET EMİN MAVİ29 Mayıs 2025 10:12

HOCAM, ÇOK DOĞRUSUN.DOĞRUSUNDA BU ÖĞRETİCİ YAZILARIN YILDÖNÜMLERİNDE DEĞİL.AYRICA BİRÇOK KÖŞE YAZARININ AYNI BENZER YAZILARI İŞLEMESİ GEREK.TELEVİZYON KANALLARINDADA.YETİŞEN NESİL İSTANBULU YURDIŞI GİBİ BİLİYOR.YENİ NESİL BİTMİŞ.

Rasim Duman29 Mayıs 2025 09:30

İmza.