CHP’de lider kim, aday kim?

A -
A +

Yazının başlığı kulak tırmalayabilir… Doğru. CHP’nin künyesinde genel başkan olarak Özgür Özel’in ismi yazılı iken böyle bir soru neden sorulsun? Ama dikkat isterim: Genel başkan başka, liderlik başka…

 

 

 

5 Kasım 2023’te yapılan olağanüstü kurultaydan bu yana, CHP’de fiilî liderlik, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından yürütülüyor… Bu net olarak böyle ve bir kısım CHP’liler tarafından da açıkça itiraf ediliyor. Bir kısım CHP’li de aynı durumu görmekle birlikte bunu hazmetmekte güçlük çekiyor… 31 Mart 2024 seçimlerinin hemen ertesinde, seslendirilmeye başlanan cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda, genel başkan Özgür Özel top çevirmeye çalışırken (Forvetlere penaltı attırmak…), İmamoğlu ilk günden beri yürüttüğü plan çerçevesinde, hızla ilerlemeye devam etti. Nihayet, seçimlere daha üç yıldan fazla zaman varken; İmamoğlu aday belirlemenin, CHP’li üyelerin katılacağı ön seçimle yapılması hususunu kabul ettirdi bile. Özgür Özel en azından zamanlama açısından istemeye istemeye, bir milyon 600 bin CHP’li üyenin oyuyla; “örgüt denetiminde ön seçim yoluyla” cumhurbaşkanı adayının belirleneceğini ilan etti… Ancak parti bünyesinde bu durum, şimdiden reaksiyonlara sebep oldu. Hatta bu durumun parti içinde yeni ayrışmalara yol açacağı bile dillendirilmeye başladı. Her ne kadar cumhurbaşkanlığı aday adayının belirlenmesi için yapılacak ön seçimden evvel, Parti Meclisi ve milletvekillerinin tespit edeceği kriterlerle kesinleştirilen isimlerin katılabileceği açıklanmakla birlikte, kafa karışıklığı ve itirazlar devam ediyor. Yani iddia edildiği üzere, Parti Örgütü içinde dar kadro yerine, bütün üyelerin katılacağı geniş bir ön seçimle adayın belirlenmesi, daha demokratik olur diye izahlar yapılmakla birlikte, adaylığa heveslenen isimlerin bazıları bu yöntemi benimsemiyor.

 

Bu arada aday sayısının yalnız İmamoğlu ve Mansur Yavaş’tan ibaret olmadığını da hatırlatmak gerekiyor. Adaylık için Mersin Belediye Başkanı Vahap Seçer ile Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ve bazı milletvekilleri de zemin yokluyor. Ama ön seçim konusunda en fazla rahatsızlık ihsas eden kişi tabii ki Mansur Yavaş. Şöyle ki, kamuoyu yoklamalarında, hep Ekrem İmamoğlu’nun açık ara önünde çıkan Yavaş, parti örgütü içinde bu avantaja sahip değil. Zira İmamoğlu ve ekibi partiye bariz şekilde hâkim… Bu sebeple Yavaş’ın belki de ön seçime katılmayacağı konuşuluyor. Şöyle bir itiraz getirdiği, medyaya yansıyan kulis bilgilerinde yer alıyor. Yavaş’a göre, sadece CHP’li üyelerin oyuyla aday belirlemek doğru değil. Çünkü CHP’ye genel başkan değil, Türkiye Cumhuriyetine cumhurbaşkanı seçiliyor. Bu sebeple sadece CHP’lilerden değil bütün kesimlerden oy alabilecek bir isim belirlenmeli. Bunun için de yüksek sayıda kişinin katıldığı kamuoyu anketleri yapılmalı. Bu anketler birkaç defa yapılmalı ve sonuçta önde çıkacak kişi aday olarak ilan edilmeli… Peki, Yavaş’ın bu fikri kabul görür mü? İmkânsız… Her ne kadar örgüt denetiminde yapılacak ön seçimin bağlayıcı olmayacağı, neticede yine Parti Meclisi ve vekillerin kararıyla adayın kesinleşeceği belirtiliyorsa da, buna katılmadığı takdirde Mansur Yavaş fiilen tasfiye olmuş olur!.. O zaman ne yapar? CHP’den ayrılıp bağımsız aday olmak dâhil başka yolları deneyebilir.

 

CHP içinde erkenden başlatılan aday belirleme çalışmaları, beklenmedik sıkıntılar doğuracak gibi… Zaten içten içe kaynayan bir parti içi mücadele sürerken, adaylık konusu da tuzu biberi olacağa benziyor. Ama bir nokta özellikle dikkat çekiyor. Ekrem İmamoğlu bir an evvel cumhurbaşkanlığı adaylığını kesinleştirmek için her şeyi yapıyor. Bunun için bazı hukuki sonuçlara varacak atraksiyonlarda da bulunmaya devam ediyor. Özellikle kamu görevlilerine karşı kullandığı dil, beklemediği şekilde başını derde sokabilir. Daha önce YSK üyelerine karşı sarf ettiği ağır sözlerden dolayı hakkında devam eden davalar varken, buna yenileri de eklenecek gibi görünüyor. Nitekim dün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında; kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret, “tehdit”, terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” dolayısıyla ifade verdi. Beklendiği üzere CHP örgütü bu ifade işlemi dolayısıyla işi sokak eylemine döktü. Polise karşı mukavemet etmeye kalkıştı. Bunlar CHP ve İmamoğlu hesabına kâr getirecek şeyler değil şüphesiz. Her ne kadar İmamoğlu bu türden gövde gösterileriyle yol alabileceğini hesaplıyorsa da, evdeki hesap çarşıya uymayabilir. Mesela; “İstinaftaki davada aleyhime karar verilirse, bu hükûmet Yargıtay kararını göremez, millet sokağa iner…” gibi tehditler savurması, kesinlikle tehlikeli bir yaklaşımdır. Bugüne kadar halkı sokağa davet edenler asla ve asla bekledikleri neticeyi alamadı. Lakin 15 Temmuz gecesinde olduğu üzere, bu millet kendiliğinden sokağa inmeye karar verirse, işte o zaman çok daha başka sonuçlar ortaya çıkar! CHP’lilerin bu konuda İmamoğlu’na ikazda bulunması herhâlde faydalı olur.

 

Ne var ki, CHP Genel Başkanı Özgür Özel de, ülke için yeni bir program ve vizyon ortaya koymak yerine, vatandaşı sokağa davet etmek, tuhaf bir taktik olarak kırmızı kart göstermek gibi, şova dönük yollara başvuruyor! Eh, o böyle yapınca, İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de, Çağlayan’da parti mensuplarıyla birlikte emniyetin aracını yan yatırmaktan bahsediyor. Bu tarz taşkınlıklarla siyaset yapmaya çalışanlar hep hüsrana uğradı. Hiç kimsenin devletin meşru otoritesine karşı suç işlemek gibi bir özgürlüğü yoktur. Özgür Özel ve Özgür Çelik bu hususu unutmamalı… Aynı şekilde Ekrem İmamoğlu da kendisini dev aynasında görüp, “Aleyhimde karar verirseniz fena olur ha!..” gibisinden meydan okumaya kalkışmamalı. Şayet bunu yapmaya kalkarsa her şeyi baştan kaybetmiş olur!

 

İsmail Kapan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Yalınız Efe 1 Şubat 2025 09:45

Devlet, kanun, nizam tanımayanlara onu tanıtmalıdır...