Ecevitlerin çıkışı...

A -
A +

Şaka bir yana, 2005'in ilk günlerinde, Ecevit çifti, siyasi tecrübe ve medya ile ilişkilerdeki ustalıklarını da kullanarak; ülke gündeminin ilk sıralarına oturmayı bildiler!.. Ne düşük enflasyon, ne ihracat rekoru, ne de Yeni Türk Lirasının getirdiği heyecan. Bunların hepsi alt sıralara itiliverdi. Her ikisi de aktif siyaseti bırakmış görünen (Gerçekte hiç de bırakmamış olan!) Bülent ve Rahşan Ecevit, Türk halkının son derece hassas olduğu iki konuyu öyle bir zamanda gündeme taşıdılar ki, ülkenin gerçek gündemi ne olursa olsun, medyayı geniş çapta işgal etme durumunu temin ettiler... Önce Sayın Rahşan Ecevit'in demarşına bakalım: "AB uğruna din elden gidiyor... Misyoner faaliyetleri o kadar arttı ki, kiliseler apartman katlarına kadar çıktı. Takkenin üzerine haç geliyor. Bazı insanlar maddi menfaat karşılığı Hıristiyan yapılıyor... Ben bir Müslüman olarak bu durumdan rahatsızım... Dinimi yaşamak istiyorum." Rahşan Hanım'ın misyonerlik çalışmaları noktasında söyledikleri tamamen doğru! "Kilise ev"lerin çoğaldığı, mesela sadece Gaziantep'te bilinen sayı ile 32 kilise açılmış. Ancak başka bir doğru daha var; bu çalışmalar hiç de yeni değil. Yıllardır bu faaliyetler sürüyor. Bunun farkında olanlar, Rahşan Ecevit'in samimiyeti noktasında haklı olarak şunu soruyor: "Şimdiye kadar neredeydiniz?!" Anlaşılan durumun farkına yeni varıyor. Rahşan hanım açıklamasında kelime oyunları da yaparak AK Parti iktidarını eleştirmeye çalışıyor. Misyonerlik faaliyetlerinin bu dönemde artmasının takiyenin bir sonucu olduğunu iddia ediyor. Daha önce de iktidarı takiye yapmakla suçlayan Bayan Ecevit, "Takke düştü, kel göründü" şeklindeki halk deyimini kullanmıştı. Şimdi de takkenin üzerine haç geliyor ifadesini seslendiriyor. Burada birden fazla yanlışlık var. Bir kere takkenin üzerine haç gelemez. Bazıları, Hristiyan olduğunu söyleyerek boynuna haç takabilir ama, sonuçta onlar da mürted olmuş, yani dinden çıkmış olur. Rahşan Hanımın açıklamasına çeşitli kesimlerden tepki geldi. Ama en fazla da siyaseten kendisine yakın düşüncede olan yelpazeden sert tepkiler geldi. Hele hele eski dönemlerde sıkı bir Ecevitçi olarak bilinen Ertuğrul Özkök, belki de en sert tepkiyi gösterdi. Özkök, Bayan Ecevit'i en hafif deyimiyle samimiyetsizlikle suçluyor. Bu konuda siyaset için dini istismar etmeye kalkıştığını ifade ediyor. Sözkonusu açıklamaya birçok kişi de istihza yolu ile tepki göstermekle birlikte, Rahşan Hanım kendi açısından maksadın hasıl olduğunu düşünebilir... Ne de olsa birkaç gün daha basında yoğun şekilde yer almak var. Bülent Ecevit de, en az eşi kadar ilgi ve dikkat çekecek laflar söyledi. Gerçi bunun ortamını sansasyonel üslubu ile Yalçın Küçük hazırladı ama, olsun fırsat fırsattır! Musul'u alma fırsatı devri iktidarında mümkün olmadı belki; ancak bugün onun gürültülü bir şekilde tartışılması için imkan doğmuş oldu... Sayın Ecevit, siyasette büyük çelişki olan bazı durumları, tutarlılık adına rahatlıkla dillendirebilen bir politikacı. Geçmişte bu becerinin karşılığını da almamış değildir hani! İnönü'nün "Musul'u almalısın..." şeklindeki vasiyetini on yıllarca büyük sır olarak muhafaza eden Bülent Bey, Irak'ın toprak bütünlüğünün en fazla Türkiye tarafından seslendirildiği ve stratejik yönden en faydalı sonuç olarak böyle görüldüğü bir dönemde; uluslararası arenada ülkemizin güvenilirliğine gölge düşürecek ve tabii başını ağrıtacak bir biçimde ifşa ediyor. Şimdi en saf kişiler bile şunu demeyecek mi? "Sizin eski başbakanınız Ecevit de Irak'ın toprak bütünlüğünü savunuyordu!.. Fakat demek ki, asıl niyetiniz başka." Bu durumda Sayın Ecevit'in vatanseverlik adına yaptığı ifşaat, kaybedilmiş eski toprakları kazanma iddiası ve hedefine yönelik olsa da; en hafif deyimle yersiz, zamansız ve de lüzumsuz bir açıklama olmuyor mu? Klasik siyaset üslubu değişmiyor; söylenenlerin doğru olup olmaması, yahut söyleyenlerin samimiyet derecesi pek de önem taşımıyor. Önemli olan, yaşlı siyasetçilerin emeklilik dönemlerinde de gündemde kalabilmesi...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.