Terörist İsrail, Amerika’nın desteğiyle, Gazze’yi topyekûn işgal etme ve halkını sürgüne gönderme kararını vermiş bulunuyor. Şayet bir şekilde bunun önüne geçilemezse, insanlık tarihinin en büyük felaketi olacak…
Kasap Netanyahu ve barbar çetesi, tam 22 aydır Gazze’de sürdürdüğü katliam ve soykırım alçaklığını başka bir safhaya taşımak üzere. Şimdiye kadar başvurdukları bütün insanlık dışı metotlarla, Gazze’de bilhassa çocuk, kadın ve silahsız, savunmasız sivilleri katleden Siyonist terörist İsrail, iradesini kıramadığı Filistin halkını bu defa toptan sürgün ederek sindirmeye çalışıyor… Şimdiye kadar tespit edilebildiği kadarıyla, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere altmış iki binden fazla insan hunharca katledildi. En korkunç bombalarla tahrip edilen binaların enkazı altında kalmış olan binlerce ceset ve hâlen kayıp diye tanımlanan on binlerce kişinin akıbeti bilinmiyor. Bu sebeple, barbar Siyonistlerin hayattan kopardığı Gazzelilerin sayısı tam olarak belli değil. Aynı şekilde pek çoğu organlarını kaybetmiş on binlerce yaralının hâli, tarif edilebilecek gibi değil. Soykırım faili İsrail’in bomba ve kurşunlarıyla ölen veya uzuvlarını kaybeden yaralıların dışındaki insanlar da, açlık ve susuzluğa mahkûm edilmek suretiyle hayattan koparılıyor! Gazze’de her gün ortalama yüz kişiden fazla insan katlediliyor. Bunların çoğu yardım almak gerekçesiyle tuzağa çekilen zavallı kişiler. Kurşun ve bomba korkusuyla, sözde yardım (Hepi topu bir çuval un veriliyor…) dağıtma bölgelerine gidemeyenler de açlıktan helak oluyorlar. Her gün ortalama 15-20 talihsiz kişi, açlıktan can veriyor… Evet, bu vahşet ve dehşet, bütün bu insanlık dışı rezalet; Gazze’de, koskoca dünyanın gözü önünde cereyan ediyor. 22 aydan beri bu vahşeti dünya seyrediyor. Yazıklar olsun! İnsanlık adına bundan daha utanç verici bir durum olabilir mi? Ne büyük talihsizlik ve fecaattir ki, Siyonist İsrail’in barbarlığını durduracak ciddi bir adım bile atılamıyor. Acaba dünya, müdahale etmek için daha neyi bekliyor?
Gazze halkı 2006 senesinden beri abluka altında, âdeta açık hava hapishanesindeydi… İsrail her istediği vakit Gazze’yi bombalıyordu. Bir taraftan abluka diğer taraftan sürekli olarak, kan ve ateş altında hayata tutunma çabası vardı. 7 Ekim 2023’ten beri ise, Siyonist İsrail Gazze halkına cehennem hayatı yaşatıyor. Şurasını da belirtmek gerekiyor. Hamas’ın başlatmış olduğu eylem olmasa da, İsrail Gazze’ye saldırı için her zaman bir bahane buluyordu. Daha açıkçası, İsrail’in masum Gazze halkına saldırmak için herhangi bir sebebe ihtiyacı yoktu! Dolayısıyla orta yerdeki bütün bu vahşete rağmen, hâlâ daha Hamas’ı sorumlu tutma çabası içinde olanların art niyetlerini görmek lazım. Filistin halkının toprakları seksen seneden beri İsrail tasallutu altında ve büyük kısmı da tamamen işgal altında. Gazze halkının direnişi sebebiyle İsrail buradan çekilmek zorunda kalmıştı. Şimdi yeniden işgal etme ve devamında da ilhak etme peşinde. Bunu alenen ifade ediyorlar. O yüzden Kasap Netanyahu’nun “Gazze’yi ilhak etmek istemiyoruz…” yalanına hiç kimse inanmaz. İşgal yerine kontrol ifadesini kullanıyorlar. Bu arada, Siyonist terörist devletin gizli planlarının ne olduğu, sızan veya sızdırılan bilgilerle birlikte herkesçe öğrenilmiş bulunuyor…
Siyonist İsrail, sözde savaşın sona ermesi için hiç olmayacak şartlar ileri sürerek, işgal ve ilhak planını kamufle etmeye çalışıyor. Şartlara bakar mısınız? Hamas’ın feshedilmesi, rehinelerin tamamının bırakılması (hayatta kalan rehine sayısı 20 civarında tahmin ediliyor), Gazze’nin tamamen silahtan arındırılması, Gazze Şeridi'nin bütünüyle İsrail’in kontrolü altına alınması, Hamas ve mevcut Filistin Yönetiminin dışında, alternatif bir yeni idare kurulması… Bu dayatmalara karşı Filistin halkı tabii ki direnmeye devam edecek. Zalim İsrail bugüne kadar her türlü vahşi metotları kullanmaktan geri durmadı. Velakin Filistin halkı bütün olumsuzluklara rağmen, kahramanca direnmeye devam etti. Siyonistleri çıldırtan şey tam da bu. Yani Filistin halkının vatanseverliği ve her daim ortaya koyduğu fedakârlığı… İsrail 1948’den beri Batı desteğinde ortaya koyduğu bütün insanlık dışı alçakça metotlara rağmen, Filistinlilere baş eğdiremedi. Hâlihazırda da, kendi içinde parçalanmış bir İsrail söz konusu. Bu gidişle iç savaşa tutuşurlarsa hiç şaşmamak lazım. Şöyle ki, hırsızlık ve yolsuzluktan yargılanan Kasap Netanyahu’nun, sırf kendi geleceğini kurtarmak adına, bütün ülkeyi kazanamayacağı bir savaşa sürüklemesi, İsrail toplumunu fena hâlde bölmüş vaziyette… Daha da ötesi, İsrail’in soykırım suçunu işlemeye devam etmesi, dış dünyada Yahudilere karşı giderek öfke dalgalarının kabarmasına kapı araladı. Yahudiler giderek genişleyen tepkilerden dolayı büyük tedirginlik içinde. Şüphesiz bunların baş sorumlusu Kasap Netanyahu ve onun koalisyon ortağı Ben Gvir ile Smotrich gibi ruh hastaları… Sonları yakındır!
İsmail Kapan'ın önceki yazıları...