Hakan Fidan’ın mekik diplomasisi…

A -
A +

Rusya-Ukrayna savaşında, silahların susmasına zemin hazırlayacak barış görüşmelerinin adresi, bir kere daha İstanbul olarak tespit edildi… Türkiye, ilk günden beri barış müzakerelerinde öne çıkan ülke oldu.

 

 

Yazıya ‘düz mantıkla’ bir soru sorarak başlayalım… Barışı kim istiyor, kim istemiyor? Bu soru bizi doğrudan şu noktaya götürüyor: Savaşı kim başlattı? Ve bir soru daha: Savaşı başlatan taraf barış ister mi yahut hangi şartlarla ister? Bu sıradan soruları, Ukrayna meselesinde; ABD ve Avrupa Birliği’nin en başından beri nasıl bir tavır içinde olduğunu ve hangi hedefler peşinde koştuğunu hatırlatmak için soruyoruz!.. 2004 yılından itibaren Gürcistan ve Ukrayna coğrafyasında sahnelenen, renkli devrimlerin arkasında kim vardı? 2014 yılında, Rusya’yı; Kırım'ı işgal ve ilhak edecek derecede çıldırtan siyasi ve askerî tahriklerin faili kimlerdi? Nihayet Rusya’yı yıpratmak ve zayıflatıp güçten düşürmek üzere, devam ettirilen manevralar sonucunda; Putin’i “Özel Bir Askerî Operasyon” adı altında savaşa sürükleyen sürecin planlayıcı ve uygulayıcıları olarak, ABD ve AB, istediği sonucun ilk merhalesine ulaştı. 2023 Şubat’ından beri Kafkasya ve Doğu Avrupa’da oluk oluk kan akıyor. On binlerce asker ve sivil hayatını kaybetti. NATO ve AB’yi genişletmek suretiyle, Rusya’yı stratejik açıdan cendereye sokma peşindeki Atlantik Ekseni, Moskova’nın gösterdiği büyük direnç sebebiyle şimdilerde bocalama içine girmiş bulunuyor. ABD’de bir önceki Demokrat Yönetim, savaşı bütün gücüyle desteklerken, Cumhuriyetçi Trump “Bu benim savaşım değil…” diyerek, olabildiğince işin içinden sıyrılmaya çalışıyor. Trump, bu arada savaşı sonlandırmak için, önce Ukrayna’yı on yıllarca sürecek bir borç altına soktu. Kiev Yönetimini buna mecbur bırakmak için Beyaz Saray’da Zelenskiy’ye parya muamelesi yaptı. Yani savaşın bitmesinden önce, Ukrayna’nın zengin yer altı kaynaklarına çökmek ABD’nin önceliği idi. Bu şekilde içten pazarlıklı olanların barış istemesi ne kadar samimi olabilir?

 

Beri tarafta Avrupa Birliği, Amerika’nın kendi menfaatleri icabı sahadan çekilmek istemesi (Avrupa Güvenliği için daha fazla ağır yük taşımamak) üzerine telaşa düştü. Rus tehdidi ile beklenmedik şekilde karşı karşıya gelme vaziyeti, AB ülkelerini yeni ve mecburi arayışlara sürükledi. İlk adım olarak, SAFE (Avrupa İçin Güvenlik Eylemi=Security Action for Europe) projesi devreye sokuldu. Bunun için 150 milyar avroluk bir fon oluşturma kararı alındı. Yarım asrı aşkın zaman diliminde ABD’nin güvenlik şemsiyesi altında rahat eden Avrupa, yeni dönemde kendi emniyetini sağlama becerisini ne ölçüde ortaya koyabilecek. Silah üretimi konusunda sonuca ulaşabilir elbet. Ama refah toplumlarında savaş için asker devşirmek o kadar kolay değil. Ne yapabilir bu durumda? Göçmen kişiler arasından paralı asker toplama yoluna mı gidecek? Bu sorular AB’nin yakın gelecekte daha çok karşılaşacağı hususlar… Ancak buna rağmen, Avrupa Birliği ülkeleri, Ukrayna savaşının bitmesinden ziyade, Rus topraklarına yayılmasını istiyor ve bu yönde yeni adımlar atıyor… En başta sorduğumuz sorulara dönersek, savaşın bitmesini kimlerin isteyip istemediği kendiliğinden ortaya çıkıyor. Bu konuda Brexit ile AB’den ayrılan İngiltere’ye ayrı bir parantez açmak lazım. Ukrayna Savaşının başlamasından sadece bir ay sonra, 23 Mart’ta İstanbul’da yapılan barış müzakereleri sonuç vermek üzere iken, dönemin İngiltere Başbakanı Boris Johnson, beklenmedik şekilde Kiev’e giderek süreci resmen ve alenen zehirledi…

 

Sonuç itibarıyla, Türkiye’nin barış görüşmelerinde ara bulucu ülke olarak öne çıkmasının sebebi, her şeyden önce samimi şekilde rol oynaması. Gerçek manada tarafsız davranabilmesi… ABD, İngiltere ve AB örneklerinde olduğu üzere, ikiyüzlü politikalara tevessül etmemesi. Her iki tarafın güvenini kazanması. Bu kıymetli duruşu dünyada her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın yürütmekte olduğu mekik diplomasisi, bu açıdan olumlu sonuçlar veriyor. Ve İstanbul bir kere daha barış görüşmelerinin adresi olarak öne çıkıyor. 2 Haziran tarihi itibarıyla İstanbul Dolmabahçe’de barış görüşmelerinin tekrar başlaması bekleniyor. Bakan Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ev sahipliğinde; Trump, Putin ve Zelenskiy’nin bir araya gelmesiyle, İstanbul Görüşmelerinin taçlanabileceğini belirtti. Şayet bu gerçekleşirse, dünya siyasi dengeleri bakımından hakikaten büyük bir netice ortaya çıkmış olacak… Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya’da Putin ve mevkidaşı Lavrov ile yaptığı görüşmelerden sonra, Temaslarını Kiev’de devam ettirdi. Ukrayna'nın başkenti Kiev'de mevkidaşı Andriy Sybiha ile bir araya geldi. Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Fidan, İstanbul’da yapılan müzakerelere ve barış sürecine ilişkin önemli mesajlar verdi. Fidan, 16 Mayıs’ta İstanbul’da gerçekleşen görüşmelerin diplomatik çözüm arayışına yeni bir boyut kazandırdığını belirterek, “Savaşta kritik bir yol ayrımına yaklaşıyoruz. Ya bu savaşın devamına göz yumacağız ya da bu yıl içerisinde kalıcı bir barışa ulaşacağız” dedi. Fidan, Türkiye açısından diyalog yoluyla adil ve kalıcı bir barışın sağlanmasının tek çıkış yolu olduğunu vurguladı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ev sahipliğinde İstanbul’da Rusya, Ukrayna ve ABD liderlerinin katılacağı bir zirve düzenlenebileceğini belirtti. “İstanbul’daki müzakerelerin bir liderler toplantısıyla taçlanması mümkün olabilir” diyen Fidan, uzun süreli bir ateşkesin hayata geçirilmesinin önemine dikkat çekti.

 

Bakan Fidan, Moskova temaslarında Rusya'nın 2 Haziran’da müzakerelere devam etmeye hazır olduklarını bildirdiğini aktararak, “Biz nerede yapıldığından ziyade, bu savaşın yol açtığı yıkımın sona erdirilmesine odaklanıyoruz. Tarafların İstanbul’da aldığı ilke kararları, yeni bir turun mümkün olduğunu gösteriyor. Müteakip görüşmelere ev sahipliğine hazırız” dedi.

 

 

 

İsmail Kapan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.