Milletlerin ve cemiyetlerin ruh halini en iyi tahlil edenler, hep büyük şairler olmuştur. "Sultanu'şşuara" - (Şairler Sultanı) payesine layık görülen merhum Necip Fazıl da toplumun ruh halini en çarpıcı şekilde ifade ettiği "Destan" adlı şiirinde bakınız ne diyor: "Ey Tepetaklak ehram, başı üstünde bina/ evde cinayet, tramvay arabasında zina..." Dünkü gazetelerde gözümüze, çıkaracakmış gibi batan haberlere bakınca; birden bire yukarıdaki mısraları hatırladım. Şu fecaate bakınız; * Denizli'de bir baba, çalıntı telefon satın alan oğlu ile tartışmaya girdi. Aldığı alkolün de tesiriyle, çocuğunu sopa ile döverek öldürdü. * Bursa'da kocası tarafından dövülen ve beş gün önce hastaneye kaldırılan 52 yaşındaki kadın öldü. * Konya'da 22 yaşındaki bir kadın önce dövüldü, sonra boğularak öldürüldü. Kadının birbuçuk yıllık kocası kayıplara karıştı. Kocanın karısını sık sık dövdüğü öğrenildi. * İstanbul Kartal'da, esrarcı kocasının dayağından bitap düşen bir kadın, yüzü gözü şiş vaziyette dört aylık bebeği ile hastaneye sığındı. * Fuhuş tacirleri, çalışmasına(!) mani oluyor diye, kaçırmış oldukları Ukraynalı kadının bir haftalık bebeğini, boğazına sakız yapıştırarak boğdu... "İnsanlığın bittiği nokta..." diye olayı anlatan habere göre, bu hunharca cinayeti işleyen üstelik bir kadınmış! * Üvey annesinin önce dişlerini kerpetenle çeken, sonra da başına sert cisimle vurarak öldüren ve cesedini çocuğunun yatağı altına saklayan kişinin kızı; babam deli taklidi yapıyor dedi... * Bir süre önce Sarıyer'de susturuculu silahla dört ferdi öldürülen Çınar ailesinin kaçırılan üç oğlunun cesedi, başlarına naylon torba geçirilmiş ve kurşunlanmış vaziyette, aileye ait arabaların bagajında bulundu. Bir gazete bu olayı vahşette son perde başlığı ile vermiş. * Zonguldak'ta, 17 yaşındaki lise öğrencisi, kız arkadaşıyla girdiği iddia üzerine, 14 yaşındaki bir başka öğrencinin kafasına tek saçma atan havalı tüfekle ateş ederek ölümüne sebep oldu. Okul öğretmenleri, bu yaşta katil olan öğrencinin televizyondaki şiddet dizilerinden etkilendiğini belirtti. * Karabük'te evi yanan şahıs, eşini ve iki çocuğunu rehin alarak çatıya çıktı; "Yeni eşya almazsanız, onları doğrarım!.." diye tehdit etti. Bunlar bir günün iç karartıcı haberlerinden sadece birkaçı. Sizce bu toplum nereye gidiyor? Necip Fazıl'ın mısraları ile durumun özeti: "Kubur faresi hayat, meselesiz, gerçeksiz;/ Heykel destek üstünde, benim ruhum desteksiz..." TV'lerde şiddet dizileri suça, eğlence dizileri sefahate ve ahlaksızlığa iterken, fertleri ve toplumu koruma makamındaki yetkililer, resmi ve sivil kuruluşlar ne düşünüyor acaba? Yine Üstad'ın mısralarıyla noktalayalım; "Siyaset kavas, ilim köle, sanat ihtilac;/Serbest, verem ve sıtma; mahpus gümrükte ilaç..."