Komisyonun misyonu…

A -
A +

Terörsüz Türkiye “süreci” için epeydir konuşulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu resmen ve fiilen çalışmaya başladı. Ülkemiz için hayırlı olsun! Soru şu: Komisyonun misyonu nedir?

 

 

 

 

 

İsmi biraz uzun oldu, ama olsun. Bizde uzun uzun cümlelerle yazmak ve konuşmak yaygın bir alışkanlıktır… 1982 Anayasasının dibacesi ve dahi milletvekillerinin yemin metnindeki uzun ifadeler bunun bariz örnekleridir. Terörsüz Türkiye hedefi için, millî irade namına çalışacak Komisyonun, isminin oy birliği ile kabul edilmesi de başlangıç için olumlu bir husus. Keza Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun çalışma usul ve esaslarının da, en başta tespit edilip hükme bağlanması, bundan sonraki dönem için kolaylaştırıcı olacaktır. O hâlde hemen, herkesin aklındaki şu soruyla başlayalım: Bu komisyonun esas görevi ve fonksiyonu nedir?.. Bu soru önemli. Çünkü aynı soruya her kesimden farklı cevaplar veriliyor… Hâl böyle olunca Komisyona yüklenen misyon da büyüdükçe büyüyor gibi geliyor. İlk günden beri şöyle bir hava oluştu; sanki Komisyon elinde sihirli değnekle her dokunduğu işi çözüverecek!.. Elbette öyle değil, ama birilerinin de böyle bir algının tesirinde kalmaması lazım. Bunu sağlayacak olanlar Komisyona üye veren siyasi partilerdir ve bizatihi üyelerin kendisidir. Komisyonun çalışmalarını aksatmadan ve doğru istikametinden saptırmadan ilerlemeyi başarabilirsek, hedefe de ulaşmış olacağız zaten! Aynı zamanda Komisyonun başkanı olan Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, şimdiye kadar gerçekten başarılı bir çalışma ve temas trafiği ile bu noktaya gelinmesinde pek önemli bir rol oynadı… Komisyonun açış konuşmasını yaparken de, her zamanki gibi dikkatli ve dengeli bir tutum içindeydi. Nihai maksada ulaşabilmek için, aynı sabırla her kesimin bu sürece iştirak etmesi şart. Kurtulmuş, gelişmeleri paylaşma ve en önemlisi de sorumlu hareket etme noktasında şu kritik hatırlatmayı yaptı: TARİHΠBİR DÖNÜM NOKTASINDAYIZ… Şu hâlde herkes bu dönüm noktasının ehemmiyetini iyi kavramalı. Zira Komisyon “Millî İrade” namına bir misyon yüklenmiş bulunuyor. İyi Parti hariç, Millet Meclisi'nde temsilcisi bulunan on bir siyasi partinin tamamı üye vermek suretiyle, bu komisyonun milleti temsil gücünde yüzde doksanın üzerinde bir ekseriyet sağladı. Artık kimse benim görüşüm temsil edilmiyor bahanesine de sarılamayacak. Çünkü en başından beri, memleket adına herkese çağrı yapıldı.

 

Bahse konu Komisyon, millî iradenin tecelligâhı olan yasama organının bünyesinde ve onun prensipleri doğrultusunda, üzerine düşeni yapmaya çalışacak. Yukarıda da işaret ettiğimiz üzere Komisyonun işleyişinin sağlıklı olabilmesi için herkesin, bütün partilere mensup üyelerin azami dikkat ve titizliği göstermesi şarttır. Siyasi partilerin Komisyonu asıl misyonundan uzaklaştıracak bir tutum ve tavır içine girmemesi gerekir. Bu söylediklerimiz bazılarına beylik laflar gibi gelebilir, ama hiç de öyle değil. Öncelikle şu husus asla unutulmamalıdır. Bu Komisyonun asli görevi “Terörsüz Türkiye” hedefi için çalışmaktır. Herhangi bir partinin veya bir kesimin siyasi düşünce ve gayretleri için angaje edilmemelidir. Fakat daha ilk günden müşahede edildiği üzere, bazıları bu dikkat ve özeni gösterme niyetinde değil sanki… Komisyonun ilk toplantısında siyasi partiler adına yapılan konuşmalarda, maalesef tribünlere oynama gayreti öne çıktı!

 

Hâlbuki, “Terörsüz Türkiye” hedefi için, bugün ve yarına dair yapılması gereken pek çok şey var ve bu meselede geç kalmamak lazım… Terör örgütü ile iltisaklı olan kişilerin cezai sorumluluğu, hukuki ve sosyal durumu, topluma yeniden katılması ve bütünleşebilmesi için yapılması gereken o kadar çok şey var ki… İşte bunun için kanuni düzenlemeler çerçevesinde teklifler geliştirmek, Komisyonun en önemli görevi. Ceza Kanununda, Terörle Mücadele Kanununda, Ceza Muhakemesi Kanununda, İnfaz Kanununda ve diğer normlarda yapılması gereken değişikliklerin en iyi şekilde formüle edilmesi bu Komisyonun en öncelikli görevidir. Ve asıl sınavı da burada verecektir. Kırk sekiz üyeli Komisyon, vatanseverlik ve sağduyu ortak paydasında, gerçekten sorumlu hareket etmeli. Terör belasının elli yıl boyunca bu ülkeye verdiği hasarın en hızlı şekilde telafi edilmesi için, güçlü bir irade ortaya koyabilmelidir. İşte o zaman ismindeki mefhumların hakkını gerçekten vermiş olur ve hakikaten halkın gönlünde taht kurar…

 

Numan Kurtulmuş’un şu sözlerini bir kere daha dikkatlerinize sunmak isterim: “Ortak acılarımızı ortak umuda çevirmek için buradayız. Her kimlik burada söz söyleyebilecek. Demokratik çoğulcu bir Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceğiz…”

 

"Terörsüz Türkiye” süreci herhangi bir pazarlık sonucu başlamadı. Terör örgütünün silah bırakmasının da herhangi bir kayd-ı şartı yoktur ve olamaz. Şu hâlde başında, ortasında ve sonunda dikkat edeceğimiz nokta budur. Partiler, kendi siyasi söylem ve eylemlerinde bunu asla dikkatlerden uzak tutmamalıdır.

 

 

 

İsmail Kapan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.