Küresel diplomasi merkezi…

A -
A +

Antalya Dördüncü Diplomasi Forumu'nun üzerinden bir ay geçti… Yirmi devlet ve hükûmet başkanı, 74 bakan ve 155 ülkeden yedi bine yakın kişinin katılımıyla gerçekleşen forumu, bini aşkın yabancı gazeteci izledi.

 

 

 

Türkiye’de muhalif kesimler, ısrarla ve inatla ülkenin özgül ağırlığını, hâlâ daha, geride kalmış şartlar muvacehesinde okumaya çalışıyor!.. Hâl böyle olunca, Türkiye’nin uluslararası arenadaki özgül ağırlığı eksik ve yanlış değerlendiriliyor. Hatta bazı sözde entelektüel etiketli kişiler, göz göre göre gerçekleri tersyüz etmeye çalışıyor… Hakikaten gülünç bir tavırla ülkenin diplomaside kaydettiği başarıları hafife alıyor, inkâr ediyorlar. Kısaca ifade etmek gerekirse bir türlü hazmedemiyorlar. Her zaman meftunu oldukları Batılı medya kuruluşlarının bu konudaki haber, analiz ve yorumlarını, raporlarını dahi çarpıtmaya, yok saymaya yelteniyorlar. Bunların iflah olması mümkün görünmüyor doğrusu. Neyse ki, gerçekler dünyasında; siyasi, stratejik ve ekonomik hadiseler kendi tabii seyrinde olması gerektiği gibi akıp gidiyor… Yeter ki doğru dürüst takip etmesini ve değerlendirmesini bilelim. Sadece son bir haftada, Türkiye’nin başrollerinde oynadığı gelişmelerin dökümü yapılsa, başka devletlerin bir yıllık gündeminden daha fazla olduğu görülecektir. Türkiye’ye gelip giden yabancı heyetlerin sayısı tek başına her şeyi anlatıyor. NATO Gayriresmî Bakanlar Zirvesi Antalya’da devam ederken; Ankara, Rusya-Ukrayna barış görüşmeleri için bütün ağırlığı ile devredeydi… Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2023 Mart’ında olduğu gibi, barış görüşmelerinde Türkiye’nin ara buluculuk ve ev sahipliği yapması için ricada bulunuyordu. ABD Başkanı Donald Trump, Orta Doğu turuna çıkmadan evvel sabah-akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güzellemelerde bulundu. Bu durum tur başladıktan sonra da devam etti. Riyad’da gerçekleşen Trump, Muhammed bin Selman ve Suriye Devlet Başkanı Ahmed Eş-Şara zirvesine; Cumhurbaşkanı Erdoğan video-konferans ile katıldı. Trump, Suriye’ye uygulanan yaptırımları Erdoğan’la görüştükten sonra kaldırdığını dünyaya ilan etti. Trump daha önce de “Suriye’nin anahtarı Türkiye’nin elinde” demişti. Riyad Zirvesi bu gerçeğin teyidi değil midir?

 

Eskiden Türkiye’den bir başbakan veya cumhurbaşkanı Washington’a gittiğinde, Beyaz Saray’da kendisine ne kadar vakit tahsis edileceği endişesi hüküm sürerdi… Eğer ziyaret programı bir saati bulursa, bu bir diplomatik başarı olarak addedilirdi! Nereden nereye!.. Bakınız bu satırlar yazılırken, İstanbul Dolmabahçe’de; Hakan Fidan Türkiye-ABD ve Ukrayna toplantısından sonra, Rusya ve Ukrayna barış görüşmelerine başkanlık ediyor… Aynı saatlerde İran ile Avrupa Birliği arasında, (İngiltere, Fransa ve Almanya E-3 Grubu) yine İstanbul’da, nükleer programla ilgili görüşmeler yapılıyor. Türkiye’nin son yıllarda bölgesel ve uluslararası meselelere yaptığı müdahale ve olumlu anlamdaki katkıları, kendisine çok farklı bir kimlik kazandırdı. Şüphesiz Türkiye, küresel diplomasinin merkezlerinden biridir. En kritik meselelerde Türkiye’nin ara buluculuk rolüne duyulan ihtiyaç ve talep günbegün yükseliyor. En çarpıcı örneği, yukarıda özetini verdiğimiz beynelmilel müzakerelerde, bizzat Türkiye’nin oynadığı roldür. Türkiye daha önce Kafkasya’da, Karabağ meselesinde; Afrika’da Somali ve Libya’daki iç savaşlarda, keza Etiyopya ile Somali arasındaki harp tehlikesinde, nasıl köklü ve etkili bir barış aktörü rolü oynamışsa, aynı şekilde Sudan’daki iç çatışmalarda da tarafları barış ve uzlaştırma zeminine çekmenin adresi olarak kapasitesini ispat etmiştir. Bunun gibi Balkan coğrafyasında, yakın geçmişte yaşanan büyük dram ve acılara rağmen; bugün sükûnet hüküm sürüyorsa, bu da yine Türkiye’nin gerçekten objektif, samimi ve bütün tarafların görüş ve tezlerine önem veren bir tarzda yürüttüğü ara buluculuk rolü sayesindedir. Türkiye’nin Suriye’de son on dört yıl boyunca ortaya koyduğu siyasi ve stratejik hamleler, sonuç olarak altmış küsur yıllık Baas rejimi ve elli dört yıllık Zalim Esad Ailesi idaresini temelinden yıkmıştır. Bu konuda Donald Trump’ın tekrar tekrar dillendirdiği gerçeklere yukarıda işaret etmiştik.

 

Türkiye Filistin Meselesinde de, İsrail’in zulüm-baskı, katliam ve soykırım canavarlığına karşı en büyük itiraz ve mücadeleyi yürütüyor. Uluslararası hukuk düzeninde, Siyonist devletin hesap vermesi için bütün yollara başvuruyor… Türkiye’nin bu gayret ve teşebbüsleriyle, Filistin devletini tanıyan ülkelerin sayısı artıyor. Şüphesiz Türkiye bütün bunları yaparken, hem yumuşak hem de sert gücünü doğru ve kararlı şekilde kullanıyor ve bundan da kati sonuçlar alıyor. Evet, Batı’nın önemli yayın organları, ülkemizin özellikle savunma sanayii alanında kaydettiği başarılara dikkat çekiyor ve Türkiye’nin küresel bir aktör ve denge unsuru olduğunu belirtiyor. İngiliz Financial Times gazetesi, en son yayınladığı analizde bu hususu teyit ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ukrayna-Rusya savaşının durması için tarafları barış masasına davet edecek dünyadaki ender liderlerden bir olarak tavsif ediyor… Daha önce Fransız Le Point dergisinin kapak resminde, Amerika, Çin ve Rusya liderleriyle birlikte, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünya siyasetine yön veren dört kişiden biri olduğu verilmişti. Velhasıl Türkiye, yeni dünya düzeninin şekillendiği şu dönemde yükselen bir yıldız olarak parlıyor. Birileri bunu hazmedemezse de, karın ağrıları çekse de, karalar bağlasa da gerçek böyledir!.. Antalya Dördüncü Diplomasi Forumu'nun üzerinden yalnızca bir ay geçti. Yirmi devlet ve hükûmet başkanı ve 74 bakanın katıldığı, 155 ülkeden yaklaşık yedi bin kişinin iştirak ettiği bu geleneksel forumu izlemek için bini aşkın yabancı gazeteci akreditasyon yaptırdı… Netice olarak, eski Türkiye fotoğraflarını seyrederek nostalji yapmaya çalışan yazar-çizerler de, eninde sonunda Türkiye’nin geldiği seviyeyi kabulleneceklerdir. Terörsüz Türkiye hedefine doğru çok net ve keskin bir hamlenin yapıldığı şu sıralarda, Türkiye’de siyasetin de artık rasyonel ölçüler içine çekilmesi ve körü körüne ideolojik saplantılarla, akıntıya karşı kürek çekmekten vazgeçilmesi aklın yoludur. Bu ülke hesabına atılan her doğru ve faydalı adıma, sırf siyasi taassupla olumsuz reaksiyon göstermek çaresizliktir!

 

 

 

İsmail Kapan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.