Evet, her zamankinden daha çok dikkatli olmalıyız. Zira kritik bir döneme girdik. Bu dönemde, bizi şaırtacak, kafalarımızı karıştıracak provokasyonlar olabilir... Öyle görünüyor ki, Avrupa Birliğine üyelik müzakereleri için, Türkiye'nin önünde hemen hiç engel kalmadı. Altı ay içinde, mevcut durumu tersyüz edecek çok büyük bir değişiklik vukua gelmedikçe, Aralık ayındaki AB zirvesinde, Türkiye nihayet istediğini elde etme fırsatını yakalamış olacak. Ancaak... Türkiye'nin dış politika ekseninde son elli yılın en büyük değişikliğini de başlatacak olan müzakere tarihini alana kadar, ülkemizi yönetenler başta olmak üzere, vatandaşlar da dahil hepimiz çok dikkatli olmak mecburiyetindeyiz. Çünkü, bazı odaklar Türkiye'nin Avrupa ile bütünleşmesine set çekebilmek için değişik yol ve yöntemlere başvurabilir. Can havliyle de olsa; son çare olarak bazı iç veya dış kaynaklı güç odakları, bu yolu deneyebilir. Onun için gerek ülke içinde; gerek ülke dışında ama, bizi çok yakından ilgilendiren gelişmeleri hem doğru hem de yeterince derinlemesine analiz edebilmeliyiz. Mesela Van Valisini hedef alarak patlatılan bomba yüklü araba neyin nesi? Kim, hangi örgüt böyle bir eylemi yaptı? Niçin yaptı? Türkiye, maalesef çok çabuk karıştırılabilen bir ülke. Bu siyasi kırılganlık devam ettiği sürece, Türkiye'nin hayrını istemeyen şer güçleri çok fazla zorlanmadan fesat çıkarabilir. Onun için halkın iyi aydınlatılması lazım. Eğer halkımız gerçekleri zamanında ve tam olarak öğrenebilirse, şüphesiz olaylara karşı doğru tavır alır ve karanlık maksatlı teşebbüsleri de boşa çıkarır. Hatırlayınız, İspanya seçimlerinden sadece iki-üç gün önce Madrid'te patlayan bombaların hedefi neydi?! İspanya'yı belli bir politik davranışa zorlamak için kotarılan eylem, İspanyol halkının kafasını karıştıramadı... Yıllarca bölücü terörden çeken İspanyolların bilinci, karanlık mahfillerin planını bozmaya yetti. Türkiye'nin de topyekun bu bilince erişmesi gerekir. Ama bunun için başta devlet ve hükümet yetkilileri, siyaset erbabı ve tabii medya, görevini hakkıyla yerine getirmelidir. İnsanlar uzun süre tereddütte kalırsa, yanlış karar da verebilir!.. Böyle bir şeye mahal verilmemelidir. Bunun da tek yolu kamuoyunu yeterince aydınlatmaktır. Mesela iddia ve söylentiler gırla gidiyor; durup dururken bölücü örgüt neden "ateşkes"i sona erdirdi? Hem ne demek oluyor "ateşkes"?! Ateşkesin tarafları kim oluyor? Cezaevinden çıkan DEP eski milletvekilleri, özellikle de Leyla Zana ne gibi rollere soyunuyor? Rivayet o ki; "İmralı Sakini" diye kodlandırılan bölücü örgüt başı, "Kemalizm tehlikeye girdi, bir şeyler yapın..." deyip talimat yağdırırmış! Ve yine iddia edilir ki; aynı kişi, içinde "Anadolu" kavramı geçen yeni bir parti kurulmasını istemiş. Bunun başına da Zana'yı düşünürmüş... Acaba dünkü (Dışa dönük) yemeği bu çerçevede mi değerlendirmeliyiz? Bazı AB üyesi ülkelerin elçileri hangi maksat ve misyonla bu yemeğe katıldılar?! Öteden beri AB'ye şaşı bakan iç dinamikler... Türkiye'nin tam üyeliğini bir türlü hazmedemeyen bazı AB üyesi ülkeler... Daha da ötesi, Türkiye'nin ABD-İsrail ekseninde olmasını ve orada kalmasını hedefleyen merkezler... Bunlar ve bunların etrafında fır dönen bazı unsurlar; planlı-plansız, bilinçli-bilinçsiz bir işbirliği içinde, Türkiye'nin AB üyeliğini engellemek, en azından geciktirmek maksadıyla pek çok şeyi pişirip önümüze koyabilirler. Tuzağa düşmemek için dikkat ve bilincimizden başka elimizde bir şey yok. O halde dikkat, dikkat!..