Siyasette nükte ve polemik

A -
A +

Türkiye'nin çok partili demokratik düzene geçtiği ellili ve altmışlı yıllarda siyasi atmosferi, yaşımız gereği yaşayarak teneffüs edemedik. O devirle ilgili olayları, tartışmaları kısmen büyüklerimizden dinledik, kısmen de ancak kitaplardan okuyabildik. Ama yetmişli yıllardan itibaren, siyasi konuşmalara aklımızın erdiği kadar kulak verir olduk. Önceleri şimdiki gibi bol bol televizyon kanalı olmadığından, açık oturumlar, karşılıklı tartışmalar bugünkü gibi mebzul değildi. Partilerin yönetici kadrosu, bilhassa seçim dönemlerinde, meydan mitinglerinde birbirleriyle atışırlardı, yahut gazeteler aracılığıyla mesaj teati ederlerdi. Doğrusu o gün bugündür, bendeniz hep esprili, nükteli, derinliği olan, insanı neşelendiren ve düşündüren konuşmalardan hazzederim. Konuşan siyasinin fikirlerini tasvip edip etmemem önemli değil... Eğer kendisinde hazırcevaplık varsa, özellikle polemik konuşmalarında zeka pırıltıları varsa, söyledikleriyle karşısındakini sendeletip bocalatıyorsa dinlemekten keyif alırım. Yetmişli yıllarda Süleyman Demirel bu vadide başı çekiyordu. Özellikle kendisine sataştıklarında nutku açılır ve rakiplerine müthiş goller atardı. Necmettin Erbakan da iğneli üslubuyla ve bol esprili, sataşmalı konuşmalarıyla dinleyicileri hem neşelendirir hem de coşturmasını bilirdi. Ellili, altmışlı yıllarda yüksek hitabet gücüyle Adnan Menderes ve yine kendi kulvarında rakipsiz sayılan, espri ve nükte küpü Osman Bölükbaşı'nın siyasi konuşmaları, özellikle kahve sohbetlerinin bitip tükenmez mevzuu olurmuş. Seviyeli, derinlikli, düşündürücü ve güldürücü esprileri, polemikleri kim iştiyakla dinlemez?! Bu uzun girişi niye yaptım? Seçim meydanları yavaş yavaş ısınıyor... Partiler, liderler ve de adaylar arasında atışmalar da kızışıyor. Lakin dileyelim ki, bu iş karakolda bitmesin!.. Adalet ve Kalkınma Partisi Lideri Erdoğan, CHP'lileri kast ederek, "Bunların kökü bereketsiz..." demiş. CHP lideri Baykal da mahkemenin yolunu tutmuş! Ama bununla yetinmiyor; diyor ki, Erdoğan hem CHP'den ve hem de bütün Türkiye'den özür dileyecek, yetmedi bir de diyecek ki, kusura bakmayın kendimi kaybettim!.. Sayın okuyucularımız, siyaset her zaman böyle kavgalı ve sıkıntılı olmamalı. Siyasette espri de, polemik de olmalı. Kendilerine laf atılanlar da çok alıngan olmamalı. Anlaşılan, Baykal bu meseleyi Atatürk düşmanlığına kadar götürecek! Dünkü konuşmasında bunu ima etti. Ve mahkemeye giderken de, Erdoğan'ı Ali Topuz'a havale ettiğini söyledi. Topuz bugün cevap verecekmiş... Bakalım Topuz espri yapmasını becerebilecek mi? Yoksa o bilinen kavgacı üslubuyla işi daha da karıştıracak mı? Feyzioğlu ve Ecevit'ten sonra CHP kanadında renkli konuşmacı pek görülmedi. Bu arada Sayın Erdoğan'a naçizane tavsiyemiz şudur; espri yapmaktan vazgeçmesin! Ama özellikle CHP'lileri mahkeme kapılarına götürecek kadar dozunu da kaçırmasın... Hem ondan, hem de diğer bütün politikacılardan, ince, nezaket kurallarını ihlal etmeyen, düşündüren, güldüren, ama mana derinliği yönünden rakiplerini iğne üzerine oturmuş gibi zıplatan renkli espriler istiyoruz. Vatandaş ve seçmen olarak bu bizim doğal hakkımız!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.