Siyonist İsrail bütün kırmızı çizgileri çiğniyor…

A -
A +

Uluslararası hukuk düzenini, İsrail gibi fütursuzca çiğneyen başka bir devlet var mı? Dahası, uluslararası düzenin bu şekilde ihlal edilmesine, Batı’nın (bilhassa ABD’nin) verdiği sınırsız destek hangi ilkelerle bağdaşır?

 

 

 

Terörist İsrail devleti, bütün tuşlara aynı anda basıyor… Şunu bir kere daha belirtelim ki; İsrail, terör örgütlerinin (İrgun, Haganah, Stern vb.) altyapısı üzerinde yükseldi. Birinci ve ikinci kuşak İsrail yöneticilerinin tamamının, bu örgütlerde terörist eylemlerle güç devşirerek devlet yönetiminde kendine yer bulduğunu unutmamak gerekiyor! Hani ırkçı ve faşist İsrail yöneticileri, bütün Filistinlileri “terörist” olarak yaftalamaya çalışıyor ya, asıl teröristlerin kim olduğunu hep dikkatlerde tutmak icap ediyor. Çünkü Siyonist sermayenin güdümündeki medya organları, İsrail’in bütün vahşetlerini kendini savunma hakkı diye takdim ederken, sürekli; silahsız, savunmasız, masum Filistinlileri hedef gösteriyor… Açlığa, susuzluğa, ilaçsızlığa mahkûm ettiği zavallı Filistin halkını topyekûn imha etmek için akla hayale gelmedik metotlar kullanıyor. Evet, İsrail bütün tuşlara aynı anda basıyor. Seksen seneden beri hunharca katliamlarına devam ederken, soykırım alçaklığını da aynı paralelde sürdürüyor. Gazze’deki Siyonist vahşeti anlatmaya artık kelimeler yeterli gelmiyor. İnsanlık tarihi böyle bir devir görmedi… 22 aydır devam eden vahşet, altmış iki binden fazla insanın hayatına mal oldu. Bu resmî olarak tespit edilebilen istatistik. Enkaz yığınlarının altında kaç bin kişinin cesedi var, bilinmiyor. On binlerce kayıp insan var!.. Bütün bunlar sadece Gazze’de cereyan eden dehşet.

 

Batı Şeria’da ise on yıllardır süren gasp, soygun, hırsızlık, her türlü tasallut, son iki yılda iyice gemi azıya aldı. Bu zaman zarfında kaç bin Filistinli yerinden yurdundan oldu, belli değil. Ortadaki tablo tek kelime ile dehşet verici. Siyonist İsrail bugüne kadar uluslararası hukuka, Birleşmiş Milletler Kararlarına aykırı şekilde, Filistinlilere ait topraklar üzerinde Yahudileri iskân ediyor. Şimdiye kadar yüz binlerce Yahudi bu şekilde hukuk dışı olarak o topraklara yerleştirildi. Batı Şeria toprakları böylece karış karış işgal ve ilhak ediliyor. Hâlihazırda Batı Şeria’da yaşayan Filistinlilerin, kendi aralarında doğrudan temas imkânı ortadan kalkmış bulunuyor. Bir İsrail kontrol noktasına çarpmadan, belli bir yere gitme durumları asla mümkün değil… Bu sinsi plan İsrail tarafından bütün dünyanın gözü önünde on yıllardır uygulanıyor. Siyonist İsrail, Filistin’i parça parça yutmak için, bütün planlarını herhangi bir engele takılmadan uygulamaya devam ediyor. Son olarak Filistin’in başkenti olan Doğu Kudüs ile Batı Şeria’nın bağını kesmek için “E1 bölgesinde” yeni bir yerleşim projesini (Üç bin dört yüz bir konut)  uygulamaya koydu. Şayet bu plan bir şekilde durdurulamazsa, gelecekte Filistin toprakları arasında irtibat mümkün olmayacak… Başkent Kudüs ile Batı Şeria arasında bağlantı tamamen kopmuş olacak. Birçok ülkenin Filistin devletini tanıma kararı aldığı bu dönemde, İsrail zamana karşı yarışarak pek çok şeyi oldubittiye getirmeye çalışıyor. ABD, Siyonist İsrail’in bu küstahça politikalarına kayıtsız şartsız destek vermeye devam ediyor. Bundan aldığı cüretle İsrail her yönden terör ve vahşet estiriyor. Tamamen yakılmış, yıkılmış Gazze’yi tekrar işgal etmek için de yeni bir sözde güvenlik planını devreye soktu. Kasap Netanyahu, bu işgal planıyla açlık ve susuzluğun pençesinde helak olan Filistin halkını, Gazze’den sürgün etmek için fiilen harekete geçmiş bulunuyor. İnsanlık adına ne büyük utanç verici bir durumdur ki, dünya devletleri bu vahşet karşısında ayağa kalkıp, soykırımı durdurma teşebbüsünde bulunmuyor. Yuh olsun böyle ikiyüzlü adalet ve hukuk anlayışına!..

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, El Cezire’ye yazdığı; Arapça ve İngilizce yayınlanan makalesinde, Gazze’de insanlık vicdanının sınandığına dikkat çekiyor. Gerçekten Gazze’de ve Filistin’in tamamında olup bitenler vicdanları kanatıyor… Bu zulüm ve vahşet karşısında tepkisiz kalmak insani değerlere sığacak bir şey değil. Dünya genelinde sivil vicdanlar hareketlenmiş olmasına rağmen, siyasi-hukuki alanda devletler gereken ilgi ve sorumluluğu gösteremiyor. Netice olarak, uluslararası ilişkilerdeki siyasi, askerî ve ekonomik dengelerin esas belirleyici olması, “güç” kavramının realist yaklaşım çerçevesinde hüküm sürmesi, adalet yerine emperyalist güçlerin çizdiği politikaların dünyayı çekip çeviriyor olması çaresizliğin sebebidir… Sayın Erdoğan’ın bahse konu makalesi, özetle bu gerçeği şöyle irdeliyor:

 

“Batı dünyasının başka krizlerde hızla harekete geçerken Gazze konusunda sergilediği ikircikli tavır, ilke ve kurallara dayalı olduğu iddia edilen uluslararası düzenin inandırıcılığını zedelemektedir. Ukrayna krizine gösterilen hızlı ve kapsamlı hassasiyet, şurası bir gerçek ki Gazze’deki vahşette de sergilenseydi, bugün bambaşka bir manzarayla karşı karşıya olabilirdik. İsrail’in herhangi bir yaptırımla karşılaşmadan hareket etmesi, uluslararası hukukun ve insan hakları normlarının erozyona uğramasına yol açmaktadır. Gazze’de yaşanan kriz, uluslararası toplumun temel insani değerleri savunup savunamayacağını gösterecek bir turnusol kâğıdı olarak karşımızda durmaktadır.”

 

 

 

İsmail Kapan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.