Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
Açılımı, gücüne göre yük kaldır, ya da yapabileceğinin üstüne çıkma gibi yapılabilir. Şimdi bunları futbolumuza veya ligimize, ya da sıkça gündeme çıkan Beşiktaş''a, F.Bahçe''ye, Trabzonspor''a, hatta hatta G.Saray''a adapte etmeye çalışalım.. Beşiktaş, F.Bahçe ve Trabzonspor, yani zirveye oynayan ve taraftarı en fazla olan takımlarımızın yanı sıra, ligin diğer 14 takımı da, ne yazık ki, artık demode olan 3-5-2''yi, ya da zaman zaman bu sistemin versiyonu olan 3-6-1 oynamaktadır. Bu olgu, biraz futbolcu potansiyelinin yetersizliği, biraz teknik adamların yüreksizliğinden; kısmen de yine teknik adamların bazılarının bilgi yenileme zahmetine girmeyişlerinden kaynaklanmaktadır. Bu eskimiş sistemde oynayan futbol topluluklarının, özellikle savunma ile orta alan arasındaki bölgeyi genişletmemeye, derinleştirmemeye çok özen göstermeleri gerekmektedir. Yani, önünden, yanından ve arkasından rüzgâr girip çıkan bir metruk ev konumuna girmemeleri alınması şart olan önlemdir. Bu takımlar, pres gücünden yoksun, agresif oynamayan, takım oyunu anlayışı eksik, bireysel yetenekli futbolcular topluluklarıdır. Hâl böyle olunca da, topu kaptırdıkları an, topa en yakın oyuncunun sözüm ona presi ile arkada toparlanmayı sağlayabilirlerse sağlayabilirler ama, en doğrusu, takım halinde kendi yarı alanına dönüp, topun arkasına geçmektir. Böylece rakibin, blokları arasına toplu veya topsuz sızması engellenir, pas zenginliğine kavuşması asgariye indirilir. Kazanılan toplarla da, ilerde varsa hızlı adama uzun kullanılır, ya da belli bir tempoyla pas yapılarak çıkılmaya çalışılır. Ya da ölü topu iyi kullananların mahareti ile gol aranır. Buradan bakınca, F.Bahçe''nin de, Beşiktaş''ın da, Trabzonspor''un da yapıları buna uygun görünmektedir. Hatta hatta diğer 14 takımın da... Bunlardan Beşiktaş, Barcelona oyunu da dahil, bu anlayışta oynadı ve Şampiyonlar Ligi ön eleme turunda hiç yenilmeden iki dinamik takımı safdışı bıraktı, ligde de yol aldı. Ama ne zaman ki bu formülle Barcelona''yı yendi, işte o maçtan sonra ayakları yerden kesilince, kalesinde bir çuval dolusu gol gördü, bir o kadar da tehlike yaşadı. Aynı konumu F.Bahçe''de de gözledik. Antalyaspor maçına kadar, özellikle kendi sahasında İstanbulspor, Yimpaş Yozgatspor ve Siirt Jetpa maçlarını Denizli''nin ekibi toplam 10 civarında net gol pozisyonuyla yüreği ağzında, hünerli ayakları sayesinde kazandı. Trabzon''da da durum farklı değildi. Taa ki Beşiktaş maçına kadar. Özetle 3-5-2 oynayan ekiplerin, maçın yerine, rakibin özelliklerine bakmaksızın "KONTROLLÜ OYUN" oynama zorunluluğu vardır. Yani, ayaklarını yorganlarına göre uzatmak kelepçesiyle bağlanmışlardır. Madalyonun diğer tarafında ise, dar alanda tam takım pres yapabilen bir G.Saray vardır. Ve o G.Saray, futbolcularının özellikleri sayesinde de, çağın ön liberolu dörtlü alan savunmasını oynayabilmekte ve bu sistemle de büyük başarılar elde edebilmektedir. Şayet, günümüzün G.Saray takımını, diğer 17 takımın oynadığı "KONTROLLÜ SİSTEME" zorlarsanız, ne ligde şampiyon olabilir, ne de Avrupa''da apolet takabilir. Özetle G.Saray, Ümit, Fatih, Bülent Korkmaz, K.Hakan, Bülent Uzun, Suat, Emre, Okan, Hasan Şaş ve Ergün''le prese dayalı yeni sistemi oynamak zorundadır. Bir de Popescu gibi bir "YÖNETİM KULESİ" olunca, Hagi''nin de deneyimi ve klası ile dört dörtlük bir futbol topluluğu ortaya çıkmaktadır. Ama diğerleri buna asla heveslenmemelidir. En azından bugün için... Çünkü kalelerinde sayısız tehlike yaşamaktan kurtulamazlar. Bu çizgiye ulaşabilmek için yönetimi, hocası ile derin bir araştırma yapılmalı ve yukarıda isimlerini sıraladığım futbolcu tipleri bulunarak yeni sisteme zaman içinde geçilmelidir. Şimdilik bu şansı sadece Milli Takım elinde bulundur maktadır.
ÖNE ÇIKANLAR