Türk Milli Takımı, içinde bulunduğu dönemin en geçerli sistemine uygun en fazla sayıda oyuncuya ve de en önemlisi bunların hepsine aynı takımda sahip olduğu günleri yaşamaktadır. Böyle bir ortam futbol tarihimizde Milli Takım''a hiç nasip olmamıştır. Zaten olamazdı da... Çünkü eski günlerde sistemden yana olmayan bir anlayış vardı. Ve de dönem dönem gelen mükemmel futbolcu kapasitesi, hangi kalıp içine oturtulacağı belirlenemediğinden heba olup gitmiştir. Şimdi meseleyi açalım... Günümüzde, 1994 Dünya Kupası''ndan başlayan ve müthiş bir salgın gibi dünyanın hemen hemen her bölgesinde uygulanan, çift veya tek ön liberolu dörtlü alan savunması modeli vardır. Galatasaray''ı UEFA Kupası şampiyonluğuna taşıyan da, Türkiye''de şampiyonluk rekoru kırmasını sağlayan da bu sistemdir. Fatih Terim Fenerbahçe''ye kendi evinde 4-0 kaybetmesine rağmen bu çağdaş oyun anlayışından asla vazgeçmemiş ve sonunda da tarihi bir zafer kazanmıştır. Zaten, günümüz futbolunda bu futbolu oynamayana da ekmek yoktur. Haaa, bir kaç rastlantı zafer yakalanabilmektedir ama, sürekliliği, bu sistemi oynayanlar karşısında mümkün olamamaktadır. Bugün, Milli Takım''ın en büyük şansı, yukarıda da değindiğim gibi çağın sistemini oynayan futbolcuların hemen hemen tamamının aynı takımda, yani Galatasaray''da bulunmasıdır. Bu futbolcular, Fatih, Ümit, Bülent, K.Hakan, Okan, Suat, Emre, Hasan Şaş, Ergün ve yeni eleman Bülent Akın''dır. Aynı sistemin içinde 4 yıl eğitim almış Hakan Şükür''le Arif''i de bu bloğa katmak pek yanlış olmaz. Bunlara, rakipsiz olan kaleci Rüştü''yle, İngiltere''de alan savunması oynamaya alışan Alpay''ı da eklersek, 14 futbolculuk pek de gözardı edilemeyecek bir kapasite ortaya çıkmaktadır. Beşiktaşlı Tayfur, Nihat, Ahmet Dursun, İbrahim, deneyimleri ile Fenerbahçeli Ogün, Abdullah, herşeye rağmen adam olma iddiasının arkasına geçmişse, Sergen''le de kadro genişletilebilir. Bütün mesele, Galatasaray''da sistemin bence en önemli iki-üç elemanından biri olan Popescu''nun kılığına girebilecek oyuncuyu bulmaktır. Bu isim de zaman içinde, fazla özel maç denemesi ile Alpay olacaktır. Rizesporlu Kürşat''ın üzerinde de durmakta yarar görüyorum... Keşke, ligin diğer 17 takımı da aynı sistemle oynayabilseydi. Ama, onların elinde yukarıda isimlerini sıraladığım futbolcuların benzerleri bulunmamaktadır. Ve bu yüzden daha geniş bir potansiyele sahip olamama şanssızlığı yaşanmaktadır. İddiam odur ki; Milli Takım, Galatasaray modelini, Galatasaray potansiyeli ile sahaya yansıtabilirse, 2002 Dünya Kupası finallerine katılmanın yanı sıra, orada da yarı finale kadar çıkar. Yeter ki, sistemi özel taşlarıyla bol hazırlık maçında uygulamaya sokabilelim... Eldeki potansiyelin yaş ortalamasının 25.3 olması da mükemmel bir ortam içinde bulunduğumuzun en sağlam kanıtıdır. Şayet çağın sistemini bu potansiyeli bugün kullanarak sahaya getiremezsek, tıpkı eski yıllarda olduğu gibi bir kuşağı daha heba ederiz. Önümüzde sadece 2 yıl bulunmaktadır. Kadronun bu süreç sonunda yaş ortalamasının 27.3''e çıkacak olması da, yaşanmamış bir zafer için son şans olduğunu göstermektedir. Haydi Şenol hoca... Beynindekileri, yüreğindeki ateşle alevlendirip bizlere sun! Puan maçlarında değil ama, özel oyunlarda sonuca hiç aldırmadan denemeni yap ve vizeni aldıktan sonra, Japonya-Kore ortak yapımında hep birlikte tarihe geçelim! Hazır böyle bir iddiada bulunmuşken, duyar gibi olduğum bir soruya da cevap vereyim; " O zaman bir onbir yap!" "Rüştü - Fatih, Alpay, Bülent, K.Hakan - Suat - Okan, Ümit - Emre - Hakan Şükür, Arif... Burada ileri ikilinin arkasında Hagi rolüne çıkacak isimler Emre veya Sergen veya Hasan Şaş olmak gereğini göster-mektedir.

