Bu görüşüm, Fatih Terim''in, büyük bir ısrar ve çalışmayla Brezilya''yı 24 yıl sonra Dünya Kupası Şampiyonu yapan, Fransa''ya futbol tarihinde üst üste iki büyük futbol organizasyonunda taç giydiren sisteminden kaynaklanıyordu. Sistem, ileri ucunda agresif oynayabilen, çok dolaşan, orta alanına sürekli yardım yetiştiren, pas duvarı olan, pres yendiğinde kullanılan uzun topları sürekli kovalayan, fizikli ya da fizik gücü yüksek elemanlar aramaktadır. Ama G.Saray''ın yönetimi, işin içinde Fatih Terim olmayınca, bu defa tuttu işgüzarlık yapıp, transfere bizzat soyundu. Oysa, en azından Fatih hocaya bir danışıp, Hakan Şükür''le Arif''e benzer tiplerin listesini istemeliydi. Onlar, Hakan''ın gidişinin üzerine yama yapacaklarını sanıp, şöhretli bir ismi, hem de çuvalla para döküp almayı yeğlediler. Bu da yetmiyormuş gibi, bir de Türkiye Ligi''nin gol kralına sığındılar. Bu transfer politikası tepeden tırnağa yanlıştı ve güzelim sistemi, dolayısıyla da o müthiş takımı ve takım oyununu yerle bir etmek anlamı taşıyordu. Şimdi buradan itibaren daha dikkatli okumanızı öneririm... Çünkü yukarıda yazdıklarımı daha önce de bu sayfada dile getirmiştim. Mesele şu... Fransa Milli Takımı, evsahipliği yaptığı 1998 Dünya Kupası öncesi, G.Saray''dakinin benzeri bir sorunla, hem de uzun süre boğuştu. Teknik direktör Aime Jacquet, İngiltere''de oynayan Cantona ve Ginola''nın milli takıma alınması yolunda medyadan büyük baskı gördü. Jacquet, bu iki yıldızı kadroya almamakta direndikçe direndi. Gerekçe olarak da, ne kadar ünlü futbolcu olurlarsa olsunlar, hem Cantona''nın, hem de Ginola''nın sisteme uyamayacakların öne sürdü. Ve sonunda Jacquet, 20 yaşındaki Trezeguet''yle Henry''nin yanı sıra, Guivarch ve Dugarry''yi kadroya alarak, medyanın gürültüsüne pabuç bırakmadı. Sonuç mu? Fransa, tarihinde ilk defa Dünya Kupası''nı kazandı. Hem de hiç yenilmeden... Şimdi yazının bu bölümünü daha da dikkatle okuyun! Fransa, Jacquet''nin sisteme sadık kalışı üzerine ilk Dünya Kupası''nı oturturken, attığı 15 golün sadece ve sadece beşinin (Trezeguet - 1), (Henry - 3), (Dugary - 1) forvet oyuncuları tarafından atılmış olduğuna dikkatlerinizi çekmek isterim. Diğer 9 gol savunma ve orta alan futbolcuları tarafından filelere yollanmıştır. (Zidane - 2 ), (Petit - 2 ), (Blanc - 1 ), (Djarkoef - 1 ), (Thuram - 2 ), (Lizerazu - 1). Bir golü de Afrikalı savunma oyuncusu kendi kalesine atmıştır. Bu tablodan da görüleceği gibi, sistemde ileri uçta oynayanların gol atmaları ikinci sıraya düşmektedir. Hakan Şükür''ü yıllardır eleştirenlerin de bu yazıyı mutlaka okuyup, bir şeyler öğrenmelerini dilerim. Hemen ilave edeyim, geçtiğimiz 1.5 sezonda G.Saray''ın gollerinin kaçı orta alan ve savunma oyuncuları tarafından atılmıştır? Bu sezon durum nedir? Derine inince, sanıyorum, Jardel ve Serkan transferlerinin yanlışı kendiliğinden ortaya, hem bütün çıplaklığı ile çıkmaktadır. Sonuç mu? G.Saray, Hakan''la Arif''in yerine, benzeri karakteristikleri taşıyan elemanları transfer etseydi, bugün, 1.5 sezondur izlediğimiz büyük takımın aynısını izlemeye devam ederdik. Ama, herkes Fatih Terim olamıyor. Bazı yöneticiler, gözlüklü, gözlüksüz Terim olmaya heveslenirlerse böyle olur... Lucescu ne yapsın? Sen al, katarın lokomotifini kenara koy, sonra da vagonlardan katarı çekmesini iste... Ama Lucescu deneyimli, futbolu iyi gözleyen bir hocaydı. Bunun da çaresini Glasgow Rangers maçıyla buldu. Jardel''i "kendi haline" bırakıp, G.Saray''ı " 10 kişilik takım oyunu" formatına oturttu. Jardel''in yukarıda değindiğim Hakan Şükür özelliklerini yerine getiremeyeceğini artık anlayan Lucescu, Fatih Terim''in sisteminin temeline dokunmadan arka dörtlünün önüne "çift libero" koyup, önlerine de bir " üçlü" ikinci orta saha yerleştirdi. Böylece pres alanı kademeli beş orta saha ile eskisi gibi donatıldı. Bunu İspanya 1998''de denemeye çalıştı ama başarılı olamadı. Oysa G.Saray becerecektir, çünkü oyuncuları tam sistemin aradığı niteliktedir. Yani artık G.Saray''ı "10 kişilik takım oyunu" kalıbı içinde izleyeceğiz. Jardel de "kafasına göre takılıp" takım oyununa katkı yapmadan gol atacaktır. Şimdi Milli Takım, hem de Hagi''siz, Popescu''suz, Taffarel''siz, Capone''siz, diğer G.Saraylı futbolcular ağırlıklı oynayacaktır. Önlerinde Hakan Şükür''le, muhtemelen Arif yer alacaktır... Bir de öyle seyredin bakalım G.Saray''ı...

