Maçın sonucunu bir kenara bırakalım. F.Bahçe, demode ve yanlış sistemin yanı sıra bunun için de yanlış oyuncu kullanışı sebebiyle şampiyonluğa oynayan bir takım değil; orta sıralarda gezinen sıradan bir takım kılığı içine giriyor. Dünyanın dört bir tarafından kimliği gerçek forvet olanların sayısı oyun anında azaltılarak kullanılmaya çalışılırken, yani rakip savunmayı enine boyuna genişletme stratejisi peşinde koşulurken F.Bahçe 3 tane tipik ileri oyuncusunu sahaya diziyor. Bu da yetmiyormiş gibi Rapaiç'i de orta dörtlünün sol kanadına yerleştirerek, bu çılgın derecedeki forvet zammını yükselttikçe yükseltiyor. Hâl böyle olunca, F.Bahçe'ye karşı oynayanlar savunmada her zaman bir adam fazlalık anlayışı ile kalabalıklaşıp F.Bahçe'nin canını sıkıyor. Bir de bu takımlar, topu kazandıklarında F.Bahçe orta sahasının sayısal eksikliğini değerlendirebildikleri takdirde, pozisyon da buluyorlar, gol de atıyorlar. Dünkü F.Bahçe-Malatya maçının tablosu, bu genellemenin sahaya yansıyışıydı. Lorant, ta başında da ifade ettim; sadece disiplin ve çalıştırma açısından Mustafa Denizli'den bir adım önde olabilir. Hepsi o kadar... G.Saray maçında savunmayı, dörtlediği akşam, futbol adına bunu bir müjde olarak yorumlamış, ama lâfımın sonuna da, acaba bir daha ne zaman diye bir ekleme yapmıştım. O zaman hiç gelmedi. 3-4-3 Türkiye'deki futbol yapısına hiç uymayan bir sistem olmasının yanı sıra dünyada da çok ülke tarafından terk edilmiştir. Malatyaspor, korkmadığı bölümlerde belki çok pozisyon üretemedi ama, kalesinde kalabalıktan faydalanıp iyi savunma kurdu. Orta sahasından da kapasitesi yettiğince çıkabildi. Lorant'ın Antalya maçında oyun alanını açan ve genişleten Yusuf'a ilk 11'de yer vermeyişi, bazı oyuncular üzerinde oynatma açısından tutkulu ve teslimiyetçi olduğunun belgesidir. Tıpkı, Ümit ve Ogün'de olduğu gibi... Hele hele, 2-2'nin paniğinden sonra yaptığı değişiklikler bir çorbanın sahaya yansıyışıydı. F.Bahçe'nin yediği ikinci golde, Z.Mirkoviç gibi usta ve tecrübeli bir oyuncunun yarım metrekare içinde çalım ısrarcılığı anlaşılır gibi değildi.