Bizim gazetede; geçtiğimiz cumartesi yapılan Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu toplantısı sonrası bu başlık vardı. Bu başlığı kim attıysa önce bir kere alnından öpüyorum. Meğerse bizim ‘İrlandalı Cahit’miş! Aziz Yıldırım ile Ali Koç kapışıp durdular. Bu arada konuşma kürsüsünden salondaki birçok kişiyi parmaklarıyla gösterip reklam ettiler! Bu Yüksek Divan Kurulu, yani ‘Divanıharp’ iki üç sene evvel olabilseydi belki de Fenerbahçe’nin bugünkü futbol hâli olmazdı. Bu toplantıyı yerinde takip edemediğim için çok üzgünüm. Ama merakla bundan sonrakini beklemiyor değilim.
Ömer Üründül; benim futbol görüşümde tek ortaklık yaşadığım dostum, kardeşimdir. Sadece ikimiz Fenerbahçe’nin sol kanadını işgal eden Tadic’i eleştirdik zamanında. Oysa spor medyasının geri kalanı bu Tadic’i ‘Harika’ ilan etmişti. Şimdi nerede acaba bu Tadic? Bavulu toplayıp gitti. Şimdi ne diyeceksiniz bakalım!
Bizim gazetenin geçenlerdeki bir sayısında Trabzonspor haberlerinde bir başlık vardı; “Tekke’nin gözü yolda” diye… Şimdi Trabzonspor tabii ki üç büyükler saltanatına son verdiği günlerdeki kadar güçlü değil. Ama yine de Trabzonspor, Trabzonspor’dur! Yani yönetim ve Tekke oturup kati ve son durumu belirlemeleri lazım…
Kendilerine göre çok ünlü gördükleri ve başarılı olacağına çok inandıkları teknik direktörleriyle ilk resmî maça 40 bin seyirci önünde çıktılar ve bizim Arda Turan’ın başında olduğu Shakhtar’dan dört yediler! Önce bir kere Beşiktaş’ı evire çevire yenen Arda Turan’ı tebrik edelim. Bu maçtan sonra yine bizim gazetede bir başlık vardı; “Solkjaer’i stres bastı!” Başlık güzel. Bence pasaportu da sanki hazır gibi...
Acaba kimden bahsediyorum sizce? Çocukluğundan beri Galatasaraylı olduğunu söyleyip oradan çok net bir çağrı gelmediği için Kadıköy tarafına Fenerbahçe’ye kürek çeken bir futbolcudan söz ediyorum. Yani takımı İnter’e dönen Hakan Çalhanoğlu’ndan. Meğerse müthiş bir çalım ustasıymış! Bakalım bu ustalığını bu sezon İtalya Ligi’nde ne kadar sergileyecek?
Bizim gazetenin salı günkü sayfalarında tek sütunluk bir haber vardı, Trabzonspor’un kaptan kalecisi, ara verilen kamp çalışmasında Moncao’ya gitmiş! Hani oradan da Uğurcan’a bir teklif vardı ya, haberlere göre… Yani; ne oluyor? Monaco tabii ki benim kendi ölçü ve değerlerime göre dünyanın cennet köşesidir. Bakalım, Uğurcan’ın bu kısa tatili sonucunda Trabzonspor kalecisiz mi kalacak yoksa…
Geçtiğimiz pazar akşamki devamlı izlemekte olduğum ‘Milyoner’ yarışmasının geçtiğimiz pazar akşamki bölümü bence hiç de ismine layık olmadı. Sunucu Oktay Kaynarca gece 23.00 civarında ekrana gelen yarışmacıya nasıl dayandı hayretler içinde kaldım. Acaba diyorum bu çok izlenen programa çıkacak yarışmacıları biraz daha mı elekten geçirseler? Örnek olarak; dün yüz kişi seyrediyorsa bu programı, şu iyi bilinsin ki neredeyse yarı yarıya inmiştir o seyirci topluluğu…
Rakip sahada yani Bulgaristan’da Cherno More diye Avrupa maçlarına çok alışık bir takımı, Ömer Ali Şahiner’in golüyle 1-0 yenip rövanşa umut taşıdılar. Bravo Başakşehir. Rövanşta tur atmanızı bekliyorum.
Galatasaray Kulübü’nün kurucusu Ali Sami Yen, vefatının 74. yıl dönümünde günümüz yönetimince anıldı. Tabii ki hoş bir tutum. Yetti mi, hayır. Aynı Galatasaray yönetimi bana göre kulüplerimizin gelmiş geçmiş bir numaralı başkanı olarak gördüğüm ve çok yakın dostum olan Süleyman Seba ağabeyin de mezarını ziyaret etti. İşte gerçek büyük kulüpçülük budur. Nurlar içinde yatsın o başkanlar…
Kemal Belgin'in önceki yazıları...