El yordamıyla

A -
A +

Aynı yoldaki rakiplerinden G.Birliği çok değil 1 saat önce başka bir kulvara taşınırken, Beşiktaş'ın Altay'ı müthiş bir seyirci sahnesinde derleyip toparlayıp bitirmesi bekleniyordu. Ama ne var ki, ilk 45 dakikanın Altay yarı sahasında düğümlenişi, ya da bir başka deyişle Beşiktaş'ın kendi kendini Altay sepetinin içinde çırpınır hale getirilişi çok ilgi çekiciydi. Uzun boylu ve atletik yapılı savunma oyuncularından kurulu Altay'ın üzerine yükseltilen her top Beşiktaş'a problem olarak iade edilecekti ve edildi de. Böylesine oyunlarda dripling atabilen, kullandığı duvardan aldıklarıyla şut atabilen veya savunma içine dalabilen oyuncuların sahne alması gerekirdi. Ama ne Sergen, ne Tümer, ne de daha gerilerden uzanabilecek olan Guinti bu girişimlerden çok uzak kaldı. Hal böyle olunca Ahmet Dursun kalabalığın içinde yanına sık sık sıkışan Sergen'le top kaybetme yarışında göründü. Yani Beşiktaş, Altay sepetinin içinden kendini kendi sahasına doğru çıkartıp, sonra kontra toplarla içeri gitmeyi ya da şut atmayı koca bir 45 dakika aklından bile geçiremedi. Sadece ve sadece kanatlardan Zago, Dobrowski, Ahmet, İbrahim kurgulu bindirmelerle zaman kaybedildi. İlk 45'in Altay tarafına baktığımızda ise 25 dakikalık kesin ve kalın çizgileriyle bir 50 metrekarelik futbol kabul edilişine tanık olduk. Sonra yavaş yavaş genç ve çabuk ayaklarla Beşiktaş yarı sahası da kullanılmak düşüncesi içine girildi, ama özellikle Sinan'ın tıpkı G.Saray maçındaki gibi tek başına oynama şovu diğer çıkış yapan Altaylı gençleri boşuna yordu. İkinci 45'te soyunma odasından Lucescu'nun uyarılarıyla sahaya gelmesini beklediğimiz Beşiktaş neredeyse ilk yarı kalıbı içinde eski tas, eski hamamdı. Altay da ilk yarıdaki 0-0 çok hoşuna gitmiş ki, oyun kılığını değiştirmeden İzmir'e dönme stratejisine sıkı sıkıya sarılmıştı. Ama ne var ki, taaa geçen seneki Yozgat-G.Saray maçından beri MHK'nın uyardığı Selçuk Dereli'yi unutmuştuk. Altaylı Murat'ı yok yere ikinci sarı karttan soyunma odasına yollayan Dereli, tıpkı ilk yarıdaki gibi kendi kendini kilitlemeye devam eden Beşiktaş'a tek kulvar da olsa açarak büyük bir hataya imza attı. Zaten Ahmet'in kendi kalesine nişanladığı diz darbesiyle gelen top, Murat'ın atıldığı kulvarda meydana gelen balans bozukluğundan çıkmıştı. Sonra Lucescu kanatları canlandırarak oyuna yeni bir soluk getirmeye çalıştı. Bu defa da Altay maçı kurtarma adına çok sivri, çok dikine, yürek rahatsız eden kontrataklara çıkmaya başladı. Ama Beşiktaş'ı ligin en zirvesinde tutan en başlıca gerçek olan Lucescu ve demir savunması, Altay'ın bütün bu girişimlerini Cordoba'ya kadar ulaştırmadı. Ahmet Dursun da Nouma ve İlhan'sız kalmış kendi hattını, sezon sonuna kadar idare edebileceği garantisi olan golüyle noktayı koydu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.