Gurur maçı City’nin oldu!

Sesli Dinle
A -
A +

Evet, bir Şampiyonlar Ligi finali hem İstanbul’da oynanacak idi hem de iki rakipte de birer Türk oyuncu olacak idi. Günümüzde bizim futbol ligimiz dibe vururken, böyle bir tablo tabii ki gurur verici olacak idi... Maçı City tek golle kazanıp kupaya uzandı. Bir gurur tablosu daha... Kupayı da bir Türk oyuncu kolunda kaptanlık bandı ile kaldırdı. Yani İlkay... Kaybedende Hakan vardı. Oyundan alındı... Acaba neden? Eh kazananın hocası bir rekor sahibi oldu ise, daha ne yazılabilir ki... 

Basketbol ustalarından inciler! 

Bunlar kim mi? Açalım o zaman... Anadolu Efes yarı finalin dördüncü maçında da Fenerbahçe’yi yenerek finale adını yazdırdı. Maç sonunda ise mikrofonlar iki Fenerbahçeli yöneticiye uzatıldı. Biri sakallı, biri genç... Ben bu kişilerin hayatlarında basketbol topunu ellerine aldıklarını sanmıyorum. Ben mi? Eh okulda zorunlu idi, basketbol ve voleybol... Neler söylediler neler... Ayıp be!  Eh yönetime spordan uzak yakın ilgisi olmayanları alırsanız olacağı da budur... Siz tarihî bir yapının temsilcisi olarak hiç olmazsa kutlayınız.

Emre Hoca sınıfta kaldı!

Kupanın finalinde sahaya çıkan Başakşehir takımı ne yalan söyleyeyim beni şaşırtmıştı. Neyse, ya sonra yapılan erken değişiklikler! Daha maçın 34. dakikasında önemli silah Serdar ve o ana kadar rakip kaleyi zorlayan ortaları atan Caner ve de oyun kurma mimarı Biglia kenara alınıyordu. Yani daha devre bitmeden... Aleksic denen önemli isim de ancak 77. dakikada sahaya girdi. Futbol hayatının dokuz yılını Avrupa’nın baba takımlarında geçiren Emre Kardeş beni çok ama çok şaşırttı.

Hey gidi Pendik hey!

Vallahi stadı bile şimdi net hatırlamıyorum. Ama işte oralarda bir yerde. Bir kupa maçı izleyecektik. Favori tabii ki Fenerbahçe idi. Rakip de meçhulü çok Pendik... Sonuç mu? Tek golle Pendik tur atladı. Bence bu bizim futboldaki en büyük sürpriz idi... Hiç unutmam yine, o gün Moshoeu gibi bir orta saha mimarını hocası sağ kanatta görevlendirmiş ve cezasını ödemiş idi. Şimdi bu Pendik, Süper Lig’e geldi... Tebrikler ve başarılar! 

Forma palavrası!

Kupa finali oynanacak gün Kadıköy Çarşı’da bir laf dolaştı durdu. Ne mi? Efendim Fenerbahçe finale yeni forması ile çıkacak ve o formada beş yıldız bulunacak. Ben de “Olmaz” diye, diye durdum. Formalar çubuklu. Tamam kollar neden beyaz? Onu da çubuklu yapsanıza... Ekranlarda da bu beş yıldız hikayesini anlatıp duranlar var.  Neyse PFDK’ya sevk edilmiş Fenerbahçe... Vah ki vah! 

Beşiktaş’a UEFA’dan cevap!

Beşiktaş’ın Valerien İsmael ataması ile şampiyonluk yarışmasında ciddi rötar yapan yönetimi UEFA’ya başvurup deprem sonrası kararların sanki iptalini istemiş idi... Öyle bir cevap gelmiş ki anlamamış bu başvuruyu UEFA... Şimdi bir daha girişim var... Siz en iyisi takıma takviyeyi bir an önce yapın da taraftar kendine gelsin... 

Trabzon’da büyük merak!

Başlık ne demek istiyor acaba? Geçen gün çarşıda iki Trabzonsporlu kardeş ile sohbet ettik. Dediler ki, “Şampiyon takıma 13 transfer yapıp son yılların en tuhaf işini yapanlar acaba tökezleyen takıma ne katkı yapacak?” Cevap mı? Çok zordu. Lafı biraz dolandırdım, Ali Kemal ne yapıyor, Turgay nasıl, Şenol burada da ya diğerleri diye sohbeti değiştirdim.

Fenerbahçe Burnu’nda siyah bayrak! 

Yukarıda adı geçen semt ülkemin en harika mıntıkalarının başında gelir. Parkı bir yanda, oturma, yeme mekânları bir yanda... Adalar karşında, deniz derya ayak altında. Hele hele İstanbul Yelken ile başlayan Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesisleri ile devam edip Galatasaray Tesisleri ile son bulan kulüp mekânları... Ve de Denizaltı Dinleme İstasyonu mekânı... İşte buraya şimdilerde “siyah bayrak” asılacak. Neden mi? Eh Prof. Jorge Jesus takımı bırakmış ya... Hayranı basın mensuplarına duyurulur! 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.