İnsanlık suçunun faturası

A -
A +

Hatırlarsanız, G.Saray-Deportivo maçından sonraki yazımın başlığını "İnsanlık suçu" olarak koymuştum. Neydi bu suç? Fatih Terim'in göreve geldiği ilk günden, veda ettiği güne kadar büyük uğraş ile G.Saray'a kazandırdığı sistemin, yanlış transfer politikası yüzünden deforme edilişi, dahası, o sistemin temel taşlarının adeta elektrik törpüsü ile yokedilişi idi. Bu sütunların okurları hatırlayacaklardır, Jardel ve Serkan'ın transferi ve de Hagi'nin nüfus kağıdının eskimesi ile, özellikle orta alanda pres yapan ve bunlara yakın oynayan geri dörtlünün hemen hemen tamamının bir sakatlar ordusu konumuna geleceğini yazmıştım. Çünkü sistem, ileri ucunda, dar alan presine katkıda bulunacak, rakipten pres yendiğinde ise kullanılan uzun toplara sürekli kendini gösterecek, almasa da aldırmayacak elemanlar aramaktadır. Yani Hakan Şükür gibilerini... Evet, G.Saray kolay yenilen bir takım haline gelmiştir. Ya da kalesinde rakibine sayısız fırsat tanımaktadır. Futbolda yenilmekten daha doğal bir sonuç yoktur. Ama bir takımın futbolcularının yarısından çoğunun onar - onbeşer günlük ağır sakatlık sürecine yakalanması yenilgilerden daha vahim bir oluşumdur. Buradan bakınca, paraların ödenmemesi, kampın yapılmaması, faciayı hazırlayan faktör değildir bence... Ama sakatlıklar, sistemin yanlış transfer yüzünden zaafa uğratılmasından kaynaklanmaktadır. Kocaelispor maçından sonra herkes savunmayı eleştirmişti. Ne kadar yanlış! İleri ucu ile orta alanında sistem gereği pres özelliği kaybolan bir takımın, dörtlü alan savunması her zaman çökmeye mahkûmdur. Yeteneği sınırlı ama zıplayıp, hoplayan, rakibe kolay nefes aldırmayan bir Marcio'nun bile oyun girmesinin, takımın oyun felsefesine ve kimliğine ne kadar katkı yaptığını gördük. Lucescu'nun, bu değişikliği yapmakta ciddi bir rötarı oldu. Ama aynı Lucescu, Deportivo maçında işlediği insanlık suçunun faturasındaki Suat, Ümit ve K.Hakan isimlerine şimdi de Okan, Vedat ve Ergün'ü eklemiştir. Hâlâ devam edilecekse, ufukta Fatih, Capone, Popescu, Emre ve diğer yarı sağlamlar kalmıştır. Ve en önemlisi, 7 puanla lideri bulunduğu Şampiyonlar Ligi grubundan evde kalma korkusu, endişesidir. Lucescu, takım çıkaramama korkusu ile İstanbulspor maçının ertelenmesini istemiştir. Bunu isteyeceğine, Terim'in sistemini yeniden incelemelidir. Ve de yönetim korkusundan sıyrılıp Jardel ve Serkan üzerinde yeniden düşünmeli, öyle veya böyle Marcio'yu kullanmalı ve Hagi dostuna medyun kalmamalıdır. Aksi takdirde giderek azalan lig şampiyonluğu şansı tamamen, hem de en geç iki hafta içinde kaybolur. Bu da çok önemli değildir. Ama ya Şampiyonlar Ligi'nin çeyrek final bileti düşürülürse... İnsanlık suçu sadece G.Saray'da mı işlenmiştir?.. Tabii ki hayır... Yenilenme, gençleştirme sürecini başlatıyoruz diyen Trabzonspor'da bugüne kadar kimseye hayrı dokunmamış Sergen'in işi nedir? Sergen düne kadar hangi takıma katkıda bulunmuştur? Hemen hemen tepeden tırnağa gençleşen takımın gerçek emekçilerine karşı işlenmiş insanlık suçu değil midir bu? Yani Şenol Güneş'e ne demeli? O da Sergen'den hâlâ ümitvarsa, vah benim futboluma...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.