F.Bahçe üst üste kaybettiği iki lig oyunundan sonra Denizlispor'la çıktığı kupa maçında da "alan gider" gibi çağımızda yeri olmayan bir futbol düzeni ile oynadı... Mustafa Denizli, sahaya bana göre elde kalmış potansiyel açısından en doğru kadroyu çıkartmıştı. Ancak ne var ki, 1.5 yıldır futbolcularına oyun çeşitlemeleri konusunda herhangi birşey öğretmediğinden futbol demode olmaktan kurtulamadı. F.Bahçe'de boş sahaya koşu yapma, dolayısıyla koşu yoluna top bırakma gibi rakibi oyundan düşüren hiç bir gerekli çeşitleme yapılmıyor. Buna karşılık Denizlispor, bunu oyunun büyük bir bölümünde gerçekleştirerek F.Bahçe'nin zaten organizasyondan yoksun blokları arasına çok sağlıklı girip çıktı. Hele hele ilk devrede Denizlispor'un bu çok basit oyun felsefesini sahaya getirmesi kolay gol ve kolay pozisyonlar bulmasına yardım etti. Bu bir kupa oyunuydu. Bu oyunların her türlü sonuca açık olduğu herkesçe bilinen bir gerçekti. Hele ki Pendik'le bunu yaşamış F.Bahçe'den bunu daha iyi bilen olamazdı. İlk yarıdaki uyuşuk F.Bahçe, bunu hatırlamış bir takım değildi. Ancak ikinci yarıda aşırı bir hırsla sahaya çıkış herhangi bir basit oyun kurgusu aşılanmadığından ya da bunu daha önce bilenlerin unutmuş olduğundan, bu hırs F.Bahçe'yi doldur - boşat garipliğinden kurtaramadı. Bütün medyanın ağzına sakız ettiği Andersson'un girdiği pozisyonları gole çevirememesi, sanıyorum ki bu futbolcunun söylenen ve yazılanlardan aşırı etkilendiğini ortaya koymaktadır. Denizli ikinci yarıda Ümit Özat'ın yerine Johnson'u liberoya çektikten sonra Ceyhun'u da oyuna sokuşla bana göre doğru bir değişiklik yapmıştı ama, dediğim gibi galiba en ideal kadrolar da çıksa belli bir sistem ve çağdaş bir oyun kurgusu olmadığından yeni iflaslar yaşamak kaçınılmaz olmaktadır. F.Bahçe, Denizli ile devam edip istikrardan yana olma politikasında doğru geziniyor ama o politika Mustafa Denizli ile değil başka bir teknik direktörle olmalıdır.