Kemal Abi'nin haftalığı

A -
A +

vah beşiktaş vah Bu satırların yazarı, Beşiktaş medyasının ve de trübünlerinin Süleyman Seba ve onun yarınlara büyük umutla sürdüğü Briegel'e "Bunak ve stajyer" yakıştırması yaptığı günlerde, tek başına karşı çıkmış ve macera aramanın kötü sonu hazırlayacağını yazmıştı. Televizyon programlarının ulemaları da tıpkı yazılı basındaki bilmişlerin yolundaydılar. Hatta hatta Serdar Bilgili'nin trübündeki bazı grupları Seba aleyhine nemalandırıp, kışkırttığı bile söyleniyordu. Oysa şimdi Beşiktaş'ın ne 200 milyon dolarlık bütçesi, ne takımı, ne beyni dumura uğradığından teknik direktörü, ne de bütünleşmiş bir taraftar topluluğu var. Yazık! İhanet çemberinin içinde dolaşanlara ben bir adres vereceğim; yakında Mısır Çarşısı var... Çok kaliteli kına satılır. Duyurulur efendim! Haaa unutuyordum az kalsın... Ben Beşiktaş trübünlerinin yerinde olsam, yönetimi değil Beşiktaş medyasını istifaya çağırırdım. g.saray'da oynamaya talibim! Ümit Davala ile birlikte tam bir takımını kaybeden Galatasaray'da, bu defa da Hakan Ünsal, Capone ve son golcü Ümit Karan oynamadı. Ama ne fark etti ki?.. Kimi koysan, sistem takımı olduğu için pek bir şey değişmiyor. Terim hocanın kazandırdığı bu özellikle galiba daha uzun yıllar yerinde sapasağlam duracaktır. Hani insanın, şöyle bir keyiflenip, bu yaşta bile Galatasaray'da bir yarım saat oynamaya talip olası geliyor. Ne fark eder ki?.. metin türel'den yeni bir armağan Metin Türel hoca benim de hocamdı. Zaten Türkiye'de kimin hocası değil ki?.. Fatih Terim de onun eserleri arasındadır. Bu defa da Aykut Kocaman gibi bu ülkenin en büyük golcülerinden birini bizlere sundu. Aykut, bu ülkenin sınırları içindeki en büyük hocadır şimdilerde. Parreira'nın takımında oynamış ve onun sistemini yutmuştur. Galatasaray'ın eseri ortadayken; Aykut ve onun hocası Türel, neden başka bir maceraya atılmalıydılar ki?.. Hem de Bekir'le, ıskarta adam Saffet'le... Emekli oldu denilen Zeki'yle... Dörtlü alan savunmasını ön liberolu oynatarak Aykut, aynı zamanda Terim hocanın devriminin peşinden giden ilk Türk teknik direktör olmuştur. Aykut aynı zamanda ciddi, çalışkan, dürüst ve ağzı çok kaliteli lâf yapan bir kişiliktir. Evet, Türkiye yepyeni, pırıl pırıl bir büyük hoca daha kazanmıştır. balayının yeri miydi? Şu Mustafa Denizli'yi anlamak mümkün değil? Hoş her tarafından bal akıyor da... Ama Lazetiç'e çok keskin virajlarda nasıl da evlenme izni verir? Zaten Lazetiç, nişanlısı ile çoktan evliydi! Dünyanın neresinde ligin daha dördüncü haftasında, hem de içine Şampiyonlar Ligi karışmışken, "Tamam kardeşim, git ülkene evlen, balayı yap" denmiş ki?.. Yönetim takımı her şeyiyle Denizli'ye teslim etmiş olabilir. Ama Lazetiç tasarrufunda illa ki karşı çıkmalıydı. Ben bir hatırlatma yapayım. Ali Şen döneminde de, Boliç'e ikinci devre maçları başlarken evlenme izni verilmiş, takım dokuz puan öndeyken şampiyonluğu kaptırmıştı. Tarihini bilmeyenin sonunu bilmemek mümkün müdür? tam eyyam! Digitürk Pazar günü Trabzonspor - Samsunspor maçını yayınlamadı. Soracak olursanız, diyecekler ki, efendim üç maç verdik ya... Eeee söz konusu Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş olunca dört maç da veriyorsunuz... Sakın ola ki, sözleşme gereği falan diye kendinizi savunmaya kalkmayın... Sözleşmede saat 15 30'da maç yayını var mı ki?.. Yok... Zaten UEFA kurallarına da aykırı... Ama eyyamcılık içimize işlemiş. Trabzonspor ve Samsunspor yangın yapar mı bilmem ama, ortada gerçek bir adaletsizlik apaçık duruyor. iki müthiş profesyonel! Galatasaraylı Bülent'le Suat kardeşlerimin nüfus kağıtları eskimiş olmasına rağmen, en kral gençten daha fazla koşuyorlar, toplara inanılmaz hamleler yapıyorlar. Ben onları daha genç takım oyuncusuyken tanırım. Taaa o günlerden bugüne kadar tam bir profesyonel gibi yaşadılar. Ev - antrenman sahası - maç stadı üçgeninin dışında bir saniye bile görünmediler. Sanırım sırları da bu olsa gerek... Daha ne kadar mı oynarlar? Vallahi dört onluk olana kadar, hem de aynı performansla oynayacaklarına iddiaya girerim... Var mısınız? selçuk beyin derdi! Okurlarımdan Selçuk; soyadını unuttum, Lazio maçından sonra yazdığım yazıyı bir hayli eleştirmiş. "Ne olmuş yani, dökülen Lazio'yu yendiler, adamları göklere çıkardınız" diye faks çekmişler. Ne yapsaydık yani? Yalan mı yazdık? Maliyeti 400 milyon dolarlık bir İtalya takımını, bir takım kaybetmiş Galatasaray yenmişse, hadi oradan mı deseydik? Belli ki Selçuk kardeşimiz fanatik bir Fenerbahçeli... Eh, sen de beş büyük transferle yenilenmiş takımınla, benzeri bir galibiyet al, aynı yazıyı yine yazalım. Değil mi, kardeşim?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.