Kemal Abi'nin haftalığı

A -
A +

iki hakem ve iki olay... Bana göre Ali Aydın da, Selçuk Dereli de iki büyük hatalarının dışında mükemmel maç yönettiler. Ama Selçuk Dereli, Sergen'e kırmızı kart göstermeyerek oyunun sonucu üzerinde başlı başına rol oynadı. Belki de 8 alacak Dereli bu büyük hatası yüzünden şimdi üç-beş hafta dinlenecek. Yazık değil mi? Ali Aydın da, İlhan'a ikinci sarı kartı göstermeyerek şahane yönetimine gölge indirdi. İki olay da, iki hakemin dikkat çemberi içinde oluştuğundan, 'görmedim' demeleri mümkün değildir. trabzon sabrederse!.. Briegel'e bu ülkede stajyer damgası vuranlar, şayet Trabzonspor sabreder ve kendisine transferde yardımcı olursa, ne kadar yanıldıklarını bir kere görmek üzeredirler, haberleri olsun... Şimdi devre arasında Briegel'in ön hazırlık idmanını yiyecek takım, ikinci yarıda daha iyi işler yapacaktır. Briegel'i ithal etmek kimin aklına geldiyse, Trabzonspor camiası ona müteşekkür olmalıdır. denizli'yi kimse istifaya davet edemez! Diyarbakırspor yenilgisinden sonra baktım da, taraftar, yönetim, medyadaki toptan diyebileceğim yazarlar Denizli'yi istifaya davet etmenin yarışına girdiler. Hiçbirinin buna hakkı yoktur. Çünkü; o taraftar değil midir, hava limanlarında "Denizli bizi şampiyon yap" diye nara atan?.. O taraftar değil midir, Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda Denizli'yi çiçek yağmuruna tutan, omuzlara yükselten?.. Peki ya yönetim? Onlar değil mi, her fırsatta, hocanın arkasında olduklarını vurgulayıp, "Biz varsak, Denizli de vardır" diye camiayı hiçe sayan? Denizli'yi Fenerbahçe'ye teknik direktör yapan Sabah Gazetesi, Erdoğan Şenay, Şansal Büyüka ve Uğur Dündar'ı etkileyen İlker Yasin, şimdi nasıl olur da, kendi adaylarını istifaya davet edebilirler? Ayıptır... Hadi bırakın taraftarı, yönetimi, bir gazeteci ya da gazete, fikrinin, görüşünün arkasında nasıl duramaz? Duramaz... Çünkü onların bilgi birikimleri yoktur... Onlar Denizli'yi sadece fotoğraflardan, televizyonlardan tanırlar... Medyadaki bir kaç Denizli borozanının etkisi altında kalırlar... Hiç unutmuyorum, Altan Tanrıkulu kardeşim, Denizli'nin ilk günlerinde benimle radyo söyleşisinde nasıl da kapışmıştı... Ya Kâzım Kanat dostum? Denizli'yi iki maçlığına Milli Takım'a bile önermemiş miydi? Yok beyler... Bir fikir öne süreceksiniz, sabaha kadar arkasında duracaksınız... Denizli'yi istifaya davet edecek tek kişi varsa, o da benim... Ama ben bile bugün için bunun çok yanlış bir uygulama olacağını söylüyorum... Bence Fenerbahçe, günümüz futbol dünyasının patronu Fransa'dan beş kişilik bir teknik heyet, doktor, psikolog ithal edip, bugünden ama gelecek sezon için göreve başlatmalıdır. Denizli de 31 Mayıs'a kadar sahnede kalmalıdır. beşiktaş seyircisi ihanet mi ediyor? Takım düzelmiş, çağdaş sisteme geçmiş, şampiyonluğa doğru uçuyor... Sen kalk, İnönü zeminine in ve hakemi dövmeye teşebbüs et... Olur mu hiç? Şimdi Beşiktaş'ın sahası kapatılırsa, bunun günahı kimin? Haaa, Beşiktaş bugünkü oyun yapısı ile Türkiye'nin neresinde olursa olsun maç kazanır ama, bunun psikolojik yarası kolay kolay kapanmaz. Zaten, Beşiktaş'tan bir şey olmaz denildiği günlerde, bu sütunlarda 'Bekleyin Beşiktaş gelecek ve şampiyonluğun en güçlü adayı olacak' diye yazmıştım. Çünkü futbolu skor tabelasına bakarak, hakemin verdiği penaltı mıydı, değil miydi diye amigo gibi izlemek başka şey, sadece teknik felsefede izlemek başka şey... İşte bunu anlayan bir elin parmaklarının yarısı kadar bile yok, ne yazık ki... aykut'un armağanları! Türk futbolunun yeni Fatih Terim'i olma yolundaki hocası Aykut Kocaman, takımını çağdaş sistemle oynatmanın yanı sıra, bir de bizlere yeni yeni kıymetler sunmaya başladı. Bu arada da İstanbulspor'un diplere vurmasını bekleyenler, ağaç oldular... Bravo eskilerin gol sanâtkârı, yeninin büyük hoca adayı... denizli'yle idman metodu tartışılmaz ya... Hoca aynen böyle söylemişti... Ama 40 santim kalınlığındaki karda takımı üç gün çalıştırdı. Adaleleri bitirdi. Hem de, kulüp görevlilerince, Dereağzı'ndaki tesisler, bayram izinleri iptal edilip, hazır duruma getirilmiş olmasına rağmen... Ama Denizli zahmet etmedi... Denizli demişken, iki ay oynamamış Ogün'ü Beşiktaş maçında sahaya sürüp ıskartaya çıkardı... Revivo'yu Bursa maçının bitimine 5 dakika kala oyuna sokup, sakatlığının tekrarlanmasına çanak tuttu. Ben bu hocanın yanında nasıl olurum? lucescu yakmaya devam ediyor! G.Saray Teknik Direktörü Lucescu, A.Gücü maçındaki üçlü forvet yanlışından sonra, Yozgat'ta da 3-5-2 oynatarak bana göre iki puanın daha kaybolmasında başlıca rol oynadı. 3-1'den sonra dörtlü savunmaya dönerek maçı kurtardı. Hele hele 3-5-2 oynarken ön liberosuz kalan G.Saray takımını, sanıyorum ki, Terim hoca izlerken yerinde hop oturup hop kalkmıştır. Yani Şampiyonlar Ligi'ndeki takımlar Yimpaş Yozgatspor'dan daha mı az güçlüydüler ki, onlara karşı genelde dörtlü savunmayla oynandı? Hayret! Lucescu gibi deneyimli bir hoca bu hataları nasıl yapıyor şaşmamak mümkün değildir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.