Kemal Abi'nin haftalığı

A -
A +

trabzonspor seyircisi kafayı mı yedi? Hayret vallahi! 5-0 mağlup oynayacaksın, bitime 8 dakika kalacak ve trübünde ne kadar koltuk varsa, maçı oynattırmayacak şekilde sahaya atacaksın. Yuh be! Olacak şey mi? Trabzonspor seyircisi bu eylemin cezasının ne olduğunu belli ki bilmiyor. Ya da biliyorsa, takımını, kulübü sabote ediyor demektir. Bakın bu eylemin cezası nedir, onu ortaya koyayım. Bir kere Trabzonspor, hakem maçın oynanamayacağına karar verdiğinden hükmen yenik sayılacak. Maç 5-0 tescil edilecek. Ancak, Trabzonspor seyircisi aynı sezonda, yani bu sezonda aynı veya benzeri bir eylemden maç tatiline sebebiyet verirse, futbol talimatnamesine göre İkinci Lig'e düşürülecektir. İşte felaket kapıdadır. Serdar Tatlı'yı mükemmel yönetiminden ve yürekli biçimde verdiği tatil kararından dolayı kutluyorum. Bu arada Trabzonspor yönetimine bir önerim var... Bu, kulübüne ihanet eden taraftarı, ben bundan böyle betona oturturum. Ya da yönetimce, federasyonun vereceği cezanın yanı sıra sezon sonuna kadar stada sokmam... Hasılat mı? Lânet olsun! Önce Trabzonspor haysiyeti önemlidir, para değil... haydi samet seni göreyim! Bak Samet; elinde iki Brezilyalı savunma oyuncusu bulunuyor. Dön bu dörtlüye de çağdaş bir takım daha izleyelim... Bu piyango Türkiye'de her hocaya nasip olmaz. Cesur ol! Kaybetsen n'olur? Zaten şampiyon olamazsın, ama çağdaş takım olma yolunda büyük bir adım atarsın... galatasaray 2025'in takımı! Futbol dünyasındaki en büyük patlama 1970'li yılların ilk yarısında Ajax'la olmuştu. Bayern Münih'in temellerini attığı oyun biçimi, Ajax'taki Rumen hoca Stefan Kovas tarafından 'Total Futbol' yeniliğiyle ortalığı kasıp kavurmuştu. Daha sonra 1980'li yılların ortalarında eski Sovyetler Birliği'nin Dinamo Kiev takımı da sahanın her yerinde inanılmaz bir üçgen kurma planı ile 2000 yılının takımı ilân edilmişti. Şimdi de G.Saray'ın bugünkü kadrosu, beşinci vitesin de ötesinde bir tempo ile dar alanda müthiş ve amansız bir presle oynamaktadır. Öylesine ki, seyredeni bile yormaktadır. Ama müthiş keyif vermektedir. İnanın, televizyonlarından evimize gelen ve büyük futbol firmalarının oynadığı ünlü liglerde bile böyle bir tablo izlenmemektedir. Demek ki, G.Saray'ın bu sezonki dört kişilik oynayan Batista, müthiş bir patlama yapan Berkant, Hasan Şaş, Ergün, Perez falanla 2025 yılının, bana göre dünyadaki tek takımıdır. Belki de, bu ülkeye yeni bir Avrupa Şampiyonluğu daha gelecektir. erbil, huş ve barka! Türkiye'deki medya; televizyon ve yazılı basınıyla gerekeni yapanları tenzih ederim, ne mal olduğunu bir kere daha sergilemiştir. Mehmet Ali Erbil dostum rahatsızlandığı andan bu satırların okunduğu ana kadar bütün medya tarafından saniye saniye takip edilmiştir. Güzel... Güzel de Aykut Barka gibi çok önemli bir bilim adamımız ve Tuna Huş gibi şimdiki çığırtkanların yanına yaklaşamayacağı bir spikerimiz yaklaşık 10 günden bu yana yoğun bakım ünitesinde yan yana yatmaktalar. Bu kötü haberleri anında aldık ama Huş ve Barka, şovmen yani toplumun maganda bölümüyle irtibatlı olmadığından hiç gündeme gelmediler bile. Vallahi pes. mustafa denizli unutmayınca!.. Mustafa Denizli, F.Bahçe'den ayrılırken sadece kendine ait olan çok önemli bir futbol puan formülünü de beraberinde götürmüş... Bu ne mi? Tabii ki müthiş dozda olan şansı... Şayet Denizli birazcık şansı düşürmüş olsaydı Kadıköy'de, F.Bahçe, Samsun'dan en azından bir puan çıkarırdı. Denizli döneminde kazandığı maçlarda bile rakibi bu kadar baskı altında tutan bir F.Bahçe görmemiştik. Tam 11 etkili şut atıldı. Biri direkte patladı, üçüncü kaleci Göksel kurtardı, diğerleri de kıl payı auta gitti. Ama puan için çoğu zaman, hele hele çok iyi oynanmadığında gereken şans ortada yoktu. Ancaaak, F.Bahçe hâlâ üçlü savunma ile oynamaktadır. Oğuz, her Alman gibi tutucu bir karakteri olan Lorant'ın kulağına artık mutlaka dörtlü savunma ile oynanmanın gerekliliğini fısıldamalıdır. Çünkü kendisi Parreira döneminde bu sistemin içinden geçmiştir. Şimdi tam zamanıdır. Çünkü artık kaybedilecek bir şey pek kalmamış gibi görünmektedir. Göreceğiz... Yoksa böyle gayretli görünüp kaybedilecek maçların sayısı bir hayli fazladır. beşiktaş doğruyu buldukça... Dedik ya, çıkış dörtlü savunmadadır diye... Trabzon'da da Daum takımını kaydırmalı olarak dörtlü oynattı. Çift ön libero ile sistem mükemmel çalıştı. Tümer'i geçen sezon alınacak bir numaralı oyuncu diye hem Kanal - 7'de söylemiş, hem de bu sütunlarda yazmıştım. Beni mahcup etmedi. Etmez de... Daha da büyüyecek. Kimbilir belki de Hagi çizgisine kadar tırmanabilecek. Daum, bu futbolcusuna fizik güç pompaladıkça... Vay vay vay! Ve de yeni kaleci... Tam bir kaleci... Yan top ustalığı tam anlamıyla bir ders niteliğinde... Transfer edenleri kutluyorum. erman delikanlı ol biraz! Yine Maraton'da "Hıncal dostum, kardeşim" diye konuşuyor Erman... Yapma be! Erman, sen zengin olmadan böyle adam değildin be... Hıncal'la kaç senedir birbirinize etmediğiniz hakaret kalmadı Sabah sütunlarında... Hoş o gazete için bunlar önemli değildir ama, ben seni çok eskiden tanırım, sen delikanlıydın be... Para insanı böyle mi değiştiriyor? Vah vah vah! Tabii sokakta göğsünü gere gere gezmek önemli olandır... Arabanın içinde saklanılınca, pek fark etmiyor galiba... fatih akyel! F.Bahçe Başkanı Yıldırım, Fatih'i Denizli'ye sormadan transfer etti. Bunu çok iyi biliyorum. Ancak, hemen oynatabilmek için G.Saray engelini aşmak gerekiyor. G.Saray'ın hak ettiği parayı verirsen, Fatih'i yarın oynatırsın... F.Bahçe hep böyle yapmıştır. Yoksa oynatamayacaksanız, neden çocuğu İspanya'dan ettiniz? Siz parayı bastırıp Fatih'in işini bitirirseniz, aynı ismi taşıyan G.Saray'ın uçuk ve de hiç o yönetime lâyık olmayan yöneticisi kafa mı bulur diye çekiniyorsunuz... Varsın bulsun... Onunla kimler kafa bulmuyor ki... Hatta başkanı bile... samsun'daki sesi susturun! Samsunspor - F.Bahçe maçını izlerken tüylerim diken diken oldu. Stad içi hoparlöründen sık sık Samsunspor takımının oyuncularını teşvik edici, tabiri yerindeyse cayırtılar koptu. Ve ne yazık ki, bu, müsabakanın sonuna kadar sürdü. Hiçbir müdahale görmeyen, futbolun etiğine uymadığı gibi statülerine de ters gelen bu büyük ayıp, umud ediyorum ki önümüzdeki haftadan sonra gündem dışı kalır. mehmet cansun ne demiş? Okumadım, duymadım ama sağlam bir kaynaktan G.Saray Başkanı sayın Cansun'un F.Bahçe'nin giderek modern bir görüntü alan stadını eleştirdiğini öğrendim. Cansun demiş ki: "Araba parkedecek yer olmadığından Florya'dan oraya 45 km yürümek gerek." Bir G.Saray Başkanı'na bu demecini hiç yakıştıramadım. Belli ki, sayın Cansun kulübünün tarihindeki çok saygın başkanlarından hiç feyz almamış. Sonra adama derler ki; sen bunun onda birini yap da rakiplerin de senden yakınacak bir şey bulsun. Ama onlar şu anda o şeyi bile bulamıyor. yapma be şansal! Şansal Büyüka dostum, son Maraton programında, biz futbolun yegane programıyız dedi. Peki ben de soruyorum, bu müthiş Maraton Programı, maç görüntüleri yokken neredeydi? Neden görüntü olmadan program yapamadınız? Bu nedenle atarken dikkatli olun biraz... Önemli olan malzeme yokken iyi yemek yapabilmektir. Malzemenin kralı olduktan sonra babam da oturur yalancı dolma sarar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.