Beşiktaş, Dolmabahçe’de F.Bahçe’yi ağırlıyordu 2-0 da öne geçmişti daha 22. dakikada. Herkes şaşkınlık içindeydi. Öyle ya Sergen ile Beşiktaş doğru dürüst maç kazanamazken derbi zaferi geliyordu! Sonra baktık ki, 26. dakikada Orkun kırmızıyı görüp takımını 10 kişi bıraktı! Ve maçın gidişatı yüzde yüz değişiverdi; rüzgâr F.Bahçe tarafına döndü. Maç 3-2 F.Bahçe galibiyetiyle bitti. Avrupa sahalarında da top koşturmuş Orkun’un bu büyük yanlışını anlamak gerçekten mümkün değil...
Beşiktaş’ın kaptanı Orkun’a yaptığı faul sonrasında hakem tarafından sarı kart gösterildi. Sonra bu VAR denen palavradan hakem ekrana çağrılıp kartın rengi kırmızıya dönüştü. Ben eğer o hakem olsaydım sarı kartımı gösterdikten sonra beni çağırdıklarında tıpkı ünlü eski hakemimiz -hadi ismini burada yazmayayım- gibi yapardım. Hani hem de bir Dünya Kupası maçında VAR’dan çağrılmış, eliyle şöyle ‘Hadi oradan’ deyip kararından dönmemişti. Bu hareket bizim o hakemin sonu mu oldu, hayır. Aynen yoluna devam etti…
F.Bahçe’nin yerli malı ön liberosu İsmail, maç maç futbol kalitesini daha da yükseklere çıkarıyor. Beşiktaş maçında golünü de attı. Bu İsmail takıma girdiğinden beri kendisini oynatmayan hocalara öfkem hiç dinmedi. Şimdi bu Tedesco sanıyorum ve görüntü o ki, dört elle sarılmış durumda.
G.Saray Teknik Direktörü Okan Buruk, bu benim köşemde çok övülen bir teknik adamdı. Ama son Trabzonspor maçında bitime az bir zaman kala Ahmed Kutucu’yu oyuna soktu hem de Osimhen ve İcardi varken. Aslında bunu niye yaptığını bir anlatsa iyi olacak.
Trabzonspor’da orta alanda Oulai isimli bir siyahi futbolcu var. Teknik kapasitesi 10 üzerinden neredeyse 10. Dayanıklılık, araştırma, koşuşturma hepsi var. Bir tek golü eksik. Trabzonspor, bu oyuncuyu bulup da getirene bence ödül vermelidir.
G.Saray-Trabzonspor maçında sarı kırmızılıların bir atağında nereyse üç metre ofsayt vardı. Ama aksiyon üç dört defa değişikliğe uğrayıp devam etti. Yardımcı hakem bayrağını işin başında kaldırmalıydı. Şimdi o hakeme sormak isterim; o uzun süren ofsayt devamında bir oyuncu ağır şekilde sakatlansaydı, bunun bedelini sen mi ödeyecektin?
G.Saray-Trabzonspor maçı 0-0’a kilitlendiyse bunda en büyük pay önce kalecilerin sonra da direklerindi. Hem Uğurcan hem de Onana müthiş kurtarışlar yaparak maçın golsüz bitmesini sağladılar.
Engin Çağlar kardeşim olmadık bir şekilde bir motosiklet kazasında hayatını kaybetti. Ben o sıralarda çok ağır bir grip geçiriyordum ki sevgili Cahit kardeşim yazıyı alırken de aşağı yukarı öyleydi. Tabii herkesin. Aile yakınlarının acıları büyüktür ama benimki de gerçekten öyle. Neden mi? İskenderun Deniz Er Eğitim Alayı’nda Engin kardeşimle birlikte vatani görevimizi yaptık. Polis bürosunda yatardık. Engin akşam saat 6’dan sonra vasıtaların park edildiği yere gider, kullanılmayan bir minibüsün içinde beş altı kişi olacağımız sofrayı hazırlardı. Tabii gündüz vakti de beraber gider öteberiyi alırdık! Allah günahlarını affetsin, nurlar içinde yatırsın…
Kemal Belgin'in önceki yazıları...