F.Bahçe'nin D.Bakır ve Elazığ galibiyetleri takımın nerede olduğunu anlatabilecek netlikte değildi. Ama dünkü G.Antepspor oyunu bunu en iyi şekilde ortaya koyabilecek lig müsabakalarından biriydi. Bir kere daha skor tabelasına bakmadan oyunun tekniksel yapı ve özellikleri üzerinde yazalım. G.Antepspor, F.Bahçe'nin son 2 galibiyetindeki "Van Hooijdonk tuzağına" düşmemek adına savunmasının ne kenarlarını, ne de göbeğini kalesinin uzağına taşımadan oynama doğrusunu sergileyince, F.Bahçe mecburi olarak rakibinin üstüne yığılarak oynama yolunu seçti. G.Antep, kazandığı toplarla da F.Bahçe'nin en ciddi zaaflarından biri olan orta sahadan ayağa ve koşu yoluna çıkışlarda hep istediğini yapan, dengeyi bozan takımdı. Daum'un dörtlü savunmayı bozup, Fatih'i içeriye alarak üçlüye geçmesi oyunun buraya kadar olan bölümünü iyi planlamış Nurullah Sağlam tarafından farkedilemedi. Aynı Nurullah Sağlam, hiçbir varlık gösteremeyen Hasan Özer'i oyunda tutarak bir başka yanlış da yaptı. F.Bahçe, tek tip hücum eden takım formatından çıkamayıp hele hele beyni alınmış bir vücut gibi orta sahası oldukça; Van Hooijdonk'a endekslenmiş bir takım olmaktan öteye geçemez. Bu yazımızın adını "Test maçı" olarak koymamızın en büyük sebebi de; düşüncede ve uygulamadaki F.Bahçe futbol zaafiyetlerinin gündemden çıkamayacağı gibi görünmesindendir. Geri blokuna müthiş bir yığınak yapan F.Bahçe, orta sahayı düşünmemenin faturasını öderken, her zaman Van Hooijdnok'la kurtulur mu kurtulunmaz mı bilenmez. Zaten dünyada da böyle bir futbol maçı kazanma formülü henüz keşfedilmemiştir. Tekrar ediyorum. G.Antepspor hocası, doğru planladığı oyunda Hasan Özer yerine başka bir düşünce içine girseydi; bu maç kurtulmazdı. Şimdi çok önemli bir konuya değinerek yazıyı kapatıyorum. Şayet, F.Bahçe yönetimi kale arkalarına doluşan taraftarını disipline edemez ve onların sahaya attıkları maddeleri engeleyecek Avrupa tipi fileleri tedbir olarak koymazsa; Şükrü Saracoğlu Stadı'nda maç seyretmek, bunu gerçekten hak eden F.Bahçeliler'e kolay kolay nasip olmaz. Dünkü maç da göstermiştir ki; dehşet ve şiddetle ancak maç özlemi çekilir. Bir çok önemli konuya daha dokunup, yazımızı noktalayalım. Tuncay'ın oyundan atılışı iki sarı kartın kırmızıya dönüşüdür de, ama asıl Daum'un elindeki bu kıymeti yanlış yerde oynatarak adeta faul yapma makinasına çevirişidir. Yazık! "Elinde eleman yok ki"; diye ağlayacağına Tuncay'ı doğru yerde kullanıp, tekrar ediyorum geri bloku şişirmeseydi.