Reyting, reyting

Spor yazarıydı... Dosdoğru bir adamdı, "düzgün" bir kalemdi... Bıyıkları da düz ve kısaydı... Önce bıyıklarını uzattı... Ardından dilini! Sonra bıyıklarını kıvırdı... Ardından fikirlerini! Dün, Tanburacıydı... Bugün tamşıracı! Ona göre; Dün hakem hakemdi... Bugün hakemi, "çoban"a çevirdi... Dün spor yazarına benzerdi... Bugün, amigo Mehmet'e özendi... Vah benim spor yazarlığım, vah benim halim...  Kendini Ali Sami Alkış'ın karşısına attı... Kameraların önünde tehditler savurdu, hakaretler yağdırdı... Haber olup, ekranlara taşındı... Ertesi günü, G.Saray'ın idmanındaydı... Haber olup, ekranlara taşındı Karakola çekildi, ifadesi alındı, serbest kaldı... Haber olup, ekranlara taşındı... Sonra soluğu basket maçında aldı, sağa sola saldırdı... Yine medyadaki yerine aldı... Basın mensubu arkadaşlara kartını dağıttı... "Butiğim var beklerim" dedi... Şimdi Büyük Çarşı'daki dükkanının önünde... Peşin satıcı gibi değil, "şöhret" gibi oturuyor... Şimdi diğer fanatikler de "Vay be... Ali Sami Alkış'ı tehdit etmek varmış !" derlermiş... Burası Türkiye!.. Herşeyin adı: Reyting, reyting...