Son bir yıldır Azerbaycan ve Rusya arasında gittikçe tırmanan bir gerilim var!
2020 ve 2023 Dağlık Karabağ zaferlerinden sonra Azerbaycan’ın bölgesel öz güveni ve nüfuzu artarken, Rusya’nın Ukrayna savaşı nedeniyle zayıflayan bölgesel etkisi iki ülke arasında bazı problemleri de beraberinde getirdi.
2020 ve 2023’te Dağlık Karabağ’da Ermenistan’a karşı kazanılan zaferler, Azerbaycan’ın bölgesel liderliğini pekiştirdi. Türkiye ile stratejik ittifakını güçlendiren Bakü, Zengezur koridoru gibi projelerle enerji hatlarını çeşitlendirerek her geçen gün Batı’ya entegrasyonunu biraz daha güçlendirdi.
Mart 2025’te Ermenistan’la barış anlaşması imzalayarak diplomatik bir başarı elde etse de Azerbaycan’da bazı iç kamuoyu ve muhalefet eleştirileri devam etmektedir. Bu bağlamda, Azerbaycan’ın Rusya’ya karşı her geçen gün artan bağımsız duruşu, gerilimin temel tetikleyicilerinden biri aslında.
Rusya Federasyonu, yaptırımlar nedeniyle ekonomik zorluklar yaşıyor.
Rusya’nın Post-Sovyet alanındaki nüfuzunu koruma çabası özellikle Kafkasya’da zayıflama eğilimine girmiştir. Geleneksel müttefiki Ermenistan’ı 2023’te Dağlık Karabağ’da desteklememesi, Azerbaycan’ın zaferi sırasında müdahale etmemesi veya edememesi Moskova’nın bölgesel etkisinin azaldığı yorumlarını beraberinde getirdi.
Ermenistan-Azerbaycan barış anlaşmasının Rusyasız imzalanması, Moskova’nın ara buluculuk rolünü kaybettiğini teyit etmiştir aslında. Bu durum, Rusya’yı Azerbaycan’a karşı daha agresif politikalar izlemeye itmiştir.
2024 yılında Azerbaycan Havayolları’na ait bir yolcu uçağının Rus hava savunma sistemi tarafından Hazar Denizi üzerinde vurulması, 38 Azerbaycan vatandaşının ölümüne yol açmıştı. Azerbaycan, uçağın kasıtlı olarak düşürüldüğünü ve kanıtların yok edilmek istendiğini iddia ederken, Rusya özür diledi ancak gerçek anlamda bir tazminat veya şeffaf soruşturma sunamadı. Bu olayın akabinde, diplomatik ilişkiler zedelendi, yüksek seviyeli ziyaretler iptal edildi ve kültürel etkinlikler durduruldu.
En son geçen haziran ayında Rus polisi Yekaterinburg’da ikamet eden Azerbaycan vatandaşlarına yönelik bir operasyon düzenledi. Kimi tutuklama ve gözaltıların akabinde Ziyaddin ve Hüseyin Seferov adlı iki kardeşin ölümü büyük bir diplomatik krize sebep oldu. Nitekim otopsiler de kırık kaburgalar ve travmatik şok bulgular olduğunu göstermiştir. Rusya, bu operasyonu 2001'de işlenmiş bir cinayetin soruşturması olarak nitelese de Azerbaycan bunu etnik şiddet ve diaspora baskısı olarak değerlendiriyor.
Bakü de mütekabiliyet esasına dayanarak bu operasyonun akabinde, Bakü’deki Sputnik ofisini bastı, Rus gazetecileri tutuklayıp Rus okullarında Azerbaycan Türkçesiyle eğitim yapma zorunluluğunu getirdi. Bu olaylar doğal olarak diplomatik krizi derinleştirdi. Her iki taraf da elçilerini geri çağırdı ve durum için Kremlin “zor bir dönem” itirafında bulundu!
Azerbaycan’da Aliyev’in, anti-Rus duruşu bütün sahalarda kendini gösteriyor. Rusya’da ise milliyetçi retorik, özellikle Vladimir Solovyov gibi isimlerin Azerbaycan karşıtı söylemleri, bu gerilimi artırıyor...
Hasılı Azerbaycan-Rusya arasındaki gerilim, tarihsel (Dağlık Karabağ), jeopolitik (enerji hatları ve Batı’yla yakınlaşma) ve güncel (uçak düşürme, diaspora baskısı) nedenlere dayanıyor.
Rusya’nın hegemonya kaybı, Azerbaycan’ın bağımsız politikaları bu gerilimi alevlendirse de var olan ekonomik bağlar nedeniyle tam bir kopuş olası değil. Yine de uzun vadede bu gerilim Kafkasya’nın istikrarını tehdit edebilir. Dolayısıyla her iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceği, diplomatik diyalog ve bölgesel dinamiklere bağlı.
Meryem Aybike Sinan'ın önceki yazıları...