Küreselleşme iyi mi, kötü mü? Diye bir anket yapsak diye düşünürüm bazen. Bunu herkese sormak mümkün olmadığı için, örnek olayları izleyip, yazılanları tahlil ederek yargıya varmaya çalışırım. Soruya "iyi" diye cevap verecek onlarca devlet, düzinelerle küresel kurum, on binlerce şirket, sayısız uzman ve her coğrafyadan siyasetçi sayabiliriz. Aynı şekilde "hayır, küreselleşme kötü" diyecek ülkeler, kuruluşlar, siyasetçiler de bulabiliriz. Küresel çapta örgütlenmiş, gayri resmî militan eylemleri her gün izleyip duruyoruz.. İnsanoğlu bir şaşkınlık ve arayış içinde. Hepimiz daha iyi hayat şartlarına kavuşmak, mutlu yaşamak istiyoruz. Ama tuttuğumuz elimizde kalıyor. Tarih bu isteklerin ve bu yöndeki çabaların serencamından başka bir şey değil. Komünizm öldürdü, sosyalizm yürümedi, kapitalizm ezdi... Doğru dürüst yaşamanın bir yolunu bulamayacak mıyız şu dünyada? Kasım 1989'da zafer sarhoşu Alman göstericiler Soğuk Savaş döneminin sembolü Berlin Duvarını yerle bir ettiklerinde, artık insanlığın adalet ve barış içinde yaşayacağını sanmıştık. Bir yıl sonra, Kasım 1990'da Doğu/Batı sürtüşmesinin askerî yüzü NATO ve Varşova Paktı toplanıp düşmanlığı sona erdirdiklerini ilân ettiklerinde "artık tamam" demiş ve çok umutlanmıştık. Hele baba Bush ilk Irak savaşı sırasında "Yeni dünya düzeni"nden söz ettiğinde, yeni düzenin ideolojik çatışma ve terör dengesi üzerine kurulmayacağını, ülkelerin birbirini istismar etmeyeceğini, adil davranılacağını, yaraların sarılacağını sanmıştık. İlişkilerin evrensel ahlâk standartları üzerine oturmasını beklemiştik. Meğer yanılmışız. Hem de dehşet derecesinde! Beklediklerimizin tam tersi oldu. Fakat, sükûtu hayâle uğrayan sâde biz değiliz. Columbia Üniversitesi profesörlerinden Joseph Stiglitz'de düş kırıklığına uğramış. Joseph Stiglitz adını lâf olsun diye vermiyorum. 2001 İktisat Nobel'i sahibi. Yedi yıl başkan Clinton'ın iktisat danışmanı olmuş. Dünya Bankası baş ekonomisti olarak çalışmış. Yıllar boyu büyük umutlarla küresel politikaları izlemiş. Ama dönen dolapları gördükten sonra sükutu hayâle uğramış. Yaşadıklarını "Küreselleşme; büyük hayâl kırıklığı" kitabında anlatıyor. "Dünya Bankası'nda çalışırken küreselleşmenin, gelişmekte olan ülkeler üzerindeki yıkıcı etkisini gözlerimle gördüm" diyor. Ve ilâve ediyor: "küreselleşme yani serbest ticaretin önündeki engellerin kaldırılması ve ulusal ekonomilerin bütünleşmesi, iyi yönde kullanılırsa dünyadaki fakirleri zenginleştirecek bir güç olabilir. Ama gelişmekte olan ülkelere dayatılan politikalar dahil olmak üzere, küreselleşmenin yürütülme şeklinin tepeden tırnağa gözden geçirilmesi gerekir". Amerikan destekli yeni dünya düzeni imajını sorgulayanlardan bir başka isim Noam Chomsky. "Yeni dünya düzeni fikri, Amerikan çıkarlarını korumaya ve ABD'nin küresel ekonominin efendisi konumunu sürdürmeye yönelik bir tarih mühendisliğidir" diyor. Devam edeceğiz.