Türkiye, kendisine yaşatılan "anlamsız ve mesnetsiz" beş aylık bir kaos ve belirsizlik döneminden çıktı. Esas gündemimiz olması gereken ama 5 aydır hep zihnimizin gerisine ittiğimiz "hakikatler" ile hemhal olmaya başlıyoruz. Dünyadaki finans krizi, daralan küresel likidite, Euro bölgesinde yavaşlayan büyüme ve hızlanan enflasyon, cari açık, yüksek faiz, IMF, bütçe performansı... Ve tabii 8 ay sonraki mahalli seçim... *** Finansal kriz dünyada yükselirken, alternatif cazibe merkezi olma ihtimalini parti kapatma ucubesi yüzünden ıskaladık. 5 ay boyunca Türkiye, çekebileceğinin altında yabancı sermaye çekti, belirsizlik riski yüzünden faizlerini yükseltmek zorunda kaldı. Ancak, 5 ay sonra hâlâ lehimize olan durumlar da mevcut. Mali disiplin mesela... Hakkını teslim etmek lazım: Hükümet, tepesinde sallanan kapatma davasına rağmen mali disiplini iyi götürdü. Bütçe açığı beklenenin altında kaldı; hatta yıl sonu açık tahmini azaldı. *** Dünyadaki daralma ve yükselen enflasyon Türkiye'ye kısa vadede kaçınılmaz olarak negatif yansıyacak. Ama bu ülke, gerçekçi üretim ve enerji politikalarıyla, çok değil 2-3 yılda krizi fırsata çevirecek potansiyele sahip. Enerji ve emtia fiyatları ortada... Biraz gerilese de, enerji, gıda, metal ucuz olmayacak artık. Türkiye, alternatif enerji kaynaklarını, tarımsal potansiyelini ve yer altı zenginliklerini ekonomik akılla, basiretli yönetimlerle ve teknoloji ile buluşturabilirse, krizin fırsata nasıl dönüştüğünü görebiliriz. Ve hep kurduğumuz, müreffeh, özgür ve demokratik ülke hayalinin hiç de erişilmez olmadığını hissedebiliriz. Hükümet eğer bunu gerçekçi bir vizyonla ve rasyonel modellerle ortaya koyarsa, endişe ve korku içinde oldukları söylenen kentli orta sınıfın önemli kısmının gerçekleri görmelerini sağlayabilir. Tabii -hiçbir zaman ikna olmayacak- muannit ve müfrit itirazcılar hariç...