Gemiler yakıldı!

A -
A +

85 milyon hep bir ağızdan haykırıyor: Düşürün şu enflasyonu hayatımız normale dönsün diyor!

 

Evet, fiyat artışları artık vatandaşı canından bezdirdi. Almasa olmaz, yemese olmaz, içmese olmaz, eli mahkûm bu ürünleri tüketecek. Ama gel gör ki ne hesap tutuyor ne para yetiyor!.. Aileler huzursuz, tek bir düşünceleri var; ayın sonunu nasıl getireceğim, kredi kartı borcunu nasıl ödeyeceğim... Çok insan, bu borcun sadece faizini ödüyor, ana para katlanarak büyüyor.

 

Hükûmet bütün tedbirleri alıyor. Kanunlar çıkarıyor, firmaları tepeden tırnağa denetliyor, cezalar kesiyor, bana mısın demiyor. Herkes fiyat etiketlerinin büyümesinden bıktı usandı gerçekten...

 

Önceden dolar yükseliyor diye bahaneleri hazırdı, şimdi o da yok. Fiyatların düşmesini engellemek için stokçuluk yapıyorlar, piyasaya az mal sürüyorlar, ya da ürünleri çöpe atıyorlar...

 

Mart ayında üretici fiyatları 3,29 artmışken, nisan ayında 3,60’a çıkmışsa maliyetler artmış demektir. Üretici bunu mutlaka tüketiciye yansıtacaktır.

 

Yıllık bazda bakıldığında da durum aynı. Mart’ta yıllık ÜFE 51,47; Nisan’da 55,66 oldu...

 

Peki biz bu enflasyondan hiç kurtulamayacak mıyız? Hep sırtımızda mı taşıyacağız. Tabii ki hayır! Maliyet enflasyonu düşerse, talep enflasyonu düşerse, fiyatlar düşer. Bu kadar basit mi? Evet ama bunun şartları var...

 

Maliyet enflasyonu denilen şey, bir mal veya hizmetin fiyatını oluşturan "katma değer" yapısının değişmesidir... Katma değer denilen şey, bir mal ve hizmetin "çıktı fiyatı ile girdi fiyatı arasındaki farktır... Kiralar yüksek, faizler tavanda ise kârlar zirvede kalır, aşağı inmez...

 

Talep enflasyonu nedir? Üretim artışına paralel olarak gelirlerin artmasıdır. Artan gelir talebi büyütür. Ama burada bir başka incelik var. Parasal büyüklük, mal ve hizmet üretiminden fazlaysa talep enflasyonu yaşanır. Bunun için önce piyasadaki fazla parayı emmek lazım. TL depo ihaleleriyle bu adım atıldı...

 

Enflasyonu yükselten “ana sebep” toplam talep değil, döviz fiyatıdır. Türkiye’de TL faizini artırmanın gerekçesi, sıcak para çekerek dolar fiyatını baskılamaktır. Yapışkan enflasyonun “kök sebebi” olan cari açığı küçültmektir. Şimdi bu yapılıyor. Sonuç alınır mı? Mutlaka. Artık geri dönüş yok. Gemiler yakıldı!

 

Merkez Bankası enflasyonu aşağıya çekmek için para musluğunu kapatıyor, yüksek faiz uyguluyor. Böylece bilinçli olarak yatırımların finansman maliyetini yükseltiyor... Düşük getirili yatırımlar kârsız, yani yapılamaz duruma giriyor. Yatırımlar azalınca, tüketim de yavaşlar. Toplam talep düşer. Ve enflasyon düşer...

 

Peki bu düşüş kalıcı olur mu? Fiyat artışlarının devam etmeyeceği beklentisi gündemden çıkarsa evet!

 

Hükûmet enflasyonda ölüm kalım savaşına girişti. “Kasap elinde koyunum ya ben seni ya sen beni!” dedi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.