Sosyalist Enternasyonal’in bildirisi, ahtapotun kollarını örtmeye yeter mi?

A -
A +

İstanbul’da, Türkiye’nin kalbinde, dünya sosyalistlerinin yayımladığı bildiri, kâğıt üzerinde bir siyasi dayanışma gibi görünebilir. Ama mesele yalnızca bir belediye başkanının şahsi mağduriyeti değil; Türkiye’nin, İstanbul’un ve milletin cebine, hakkına uzanan bir ahtapotun kollarıdır.

 

Sayın Cumhurbaşkanımızın “ahtapotun kolları bir bir ortaya çıkıyor” sözü, bu meselede bir metafor değil, hakikat ilanıdır. İstanbul’daki yolsuzluk çarkları yalnızca belediye ihaleleriyle sınırlı değil; medya kuruluşlarından sivil toplum örgütlerine, sözde bağımsız platformlardan uluslararası bağlantılara kadar uzanıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde birileri maaşla çalışan memurlar değil; çıkar zincirlerinin, ihale kurgularının, medyatik şovların oyuncuları hâline gelmiş durumda.

 

Sormamız gereken şu: Bu ahtapotun kolları yalnızca İstanbul’da mı duruyor? Elbette hayır. İstanbul, Türkiye’nin kalbidir; oradaki çürüme Ankara’ya, İzmir’e, hatta kırsala kadar yayılan bir etki oluşturur. Belediyelerdeki rant sistemleri, partinin kasasına aktarılan örtülü gelirler, medyada yürütülen algı operasyonları, sade vatandaşı işsizlikle, yoksullukla, umutsuzlukla baş başa bırakıyor. CHP içindeki klikler artık bu kirli düzenin hamisi hâline gelmiş durumda. Yolsuzluğu araştıran, ortaya koyan herkes “yargının sopası” diye suçlanıyor; oysa asıl yargıdan kaçanlar, belgelerle yakalanınca mağduriyet siyasetine sarılanlardır.

 

Sosyalist Enternasyonal bildirisi, tam da bu noktada devreye giriyor. CHP, uluslararası sosyalist ağlardan medet umarak Türkiye’nin iç meselelerini dışarıya taşıyor, meseleyi içyüzünden koparıp bir demokrasi hikâyesine dönüştürmeye çalışıyor. Ama bu ülkede kimse halkın gözünden bir şey kaçıracağını sanmasın: Millet kimin ne yaptığını, hangi bağlantılara uzandığını, kimin cebinden ne çaldığını çok iyi görüyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın altını çizdiği gibi, bu mesele yalnızca bir belediye başkanlığı meselesi değil; bir siyasi etik, ahlâk ve halk iradesi meselesidir.

 

Türkiye bir yol ayrımında: Ya belediyelerde, kamuda, siyasette, hatta basında kök salmış bu ahtapotun kolları bir bir kesilecek; ya da bu kollar devleti, milleti ve hukuku felç edecek!.. Sayın Erdoğan’ın konuşmasındaki kararlılık burada kritik: “Sokak ağzıyla, tehdit diliyle, dış müdahaleyle siyaset yapılmaz.” Çünkü bu ülkede hesap soracak tek merci millettir; yargıdan kaçmak için sokağa dökülenler, hukuk yerine Brüksel’den, Paris’ten karar bekleyenler halkın iradesine sırt çevirmiştir.

 

Bu yazıyı kaleme alırken aklımda hep şu soru var: Bir siyasi parti, neden kendi içindeki yolsuzluğu savunur hâle gelir? CHP neden kendi öz eleştirisini yapmaz, neden kendi temizlenme sürecini başlatmaz? Sayın Cumhurbaşkanımızın “ahtapotun kolları” uyarısı, yalnızca karşısındaki bir rakibe değil; Türkiye’nin geleceğine yapılmış bir uyarıdır. Eğer bu kollar İstanbul’da kesilmezse, yarın başka şehirleri, başka kurumları, başka nesilleri saracaktır.

 

Türkiye’nin önünde bir siyasi rekabet değil, bir arınma mücadelesi var. Sayın Erdoğan’ın uyarısı, sadece AK Parti’nin ya da Cumhur İttifakı’nın değil, tüm milletin uyarısıdır: Siyaset, millete hizmet için yapılır; sokakta kavga etmek, uluslararası örgütlerden medet ummak için değil.

 

Uluslararası bildiriler, algı operasyonları, mağduriyet söylemleri… Bunların hiçbiri milletin gözündeki gerçeği perdeleyemez. Sosyalist Enternasyonal’in bildirisi ne kadar güçlü olursa olsun, ahtapotun kollarını örtmeye yetmez. Çünkü bu hesaplaşma bir partinin iktidar savaşı değil, 86 milyonluk bir milletin vicdan temizliği mücadelesidir. Ve o gün geldiğinde, yalnızca adaletin terazisi değil, milletin vicdanı da konuşacaktır.

 

 

 

 

 

Nur Tuğba Aktay'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Yalınız Efe27 Mayıs 2025 09:34

Karl MARX bunlar yüzünden mezarında ters dönmüştür.