Başkan ne yapmamalı?..

A -
A +

Galatasaray Başkanı (Mesela Özhan Canaydın), bir futbolcu için, bir kulübün kapısına gitmez, orada beklemez!.. Galatasaray Başkanı (Mesela Adnan Polat), bir teknik direktörün ayağına gidip, onunla görüşmeler yapmaz; hele hele "hataya düşüp yapsa bile", sonunda "eli boş dönmez!.." Ne yazık ki, Galatasaray'da "son yıllarda iş başına getirilen" başkanlar, "bunu hep yapıyorlar" ve Galatasaray'ı küçük düşürüyorlar; zira "Galatasaray Başkanı, Galatasaray'ı temsil eder" gerçeğini ve tüzük hükmünü unutuyorlar; kendilerini "Futbol Şubesi Başkanı" ya da "yöneticisi" sanıyorlar!.. "Galatasaray Başkanı" şunu yapar; "bunları yapacak" profesyonel yöneticiyi seçer, "Futbol Şubesi'ni" Adnan Sezgin'e ya da Haldun Üstünel'e değil, İngiltere'deki, Almanya'daki, İspanya'daki gibi "bir menajere" ya da "genel koordinatöre" ya da "ismi her ne ise" işte "öyle" bir profesyonele teslim eder; futbolcu ve de hoca görüşmelerini, transferlerini "o ve ekibi" yapar, Başkan "sadece" denetler, gerekirse "kapalı kapılar ardında" yol, yordam gösterir ve de "son noktayı koyar"; çıkar der ki; "falan hoca, filan futbolcu kulübümüze hayırlı olsun, iş bitti!.." "Bu sistemi kabul etmeyen" ve "İlle de bunları ben yapacağım" diyen başkanlar "başka" kulüplerde olabilir, ama "Galatasaray'da işler öyle olmamalı ve öyle yürümemelidir!.." Eğer gelecekse, "Fatih Terim" işte "böyle bir iş için ve böyle bir yetki ile Galatasaray'a gelmelidir"; Galatasaray'da sistem, "bu temel üzerine kurulmalıdır!.." "Yok Ramos 'şöyle' dedi, yok Schuster 'böyle' dedi, yok Fatih Terim 'Şimdiye kadar aklınız neredeydi' diye teklifi reddetti" haberleri, eksik de olsa, yalan da olsa, Galatasaray'ı ve Başkanı'nı yıpratıyor!.. Üstelik herkes biliyor ki; "Ateş olmayan yerde, duman tütmez!.." Ne yazık ki, Adnan Sezgin başkanlığı'ndaki "Futbol Şubesi", bu işi başaramadı, yapamadı; "Hoca sorunu" iki yıldır yüzlere, gözlere bulaştırılıyor; Galatasaray Başkanı ne hâllere düşürülüyor!.. Adnan Polat da hâlâ "kendisini futboldan sorumlu başkan yardımcısı sanıyor"; dahası "öyle sanmaktan da hoşlanıyor!.." Yazık!.. Enteresan tesadüf!.. Sivassporlu bir okuyucum soruyor; "Beşiktaş Başkanı'nın, şampiyonluğu getiren 'son üç maçtaki' rakiplerinin başkan ve yöneticileri ile İstanbul'un en göz önündeki lokantasında yemek yemesinin anlamı nedir?.. Bu tesadüfün üzerine durmayan medya, medya olur mu?.." Doğrusu ya, "Ben bu yemekleri tam izleyemedim, yedi mi, yemedi mi bilemiyorum"; eğer okuyucumun dediği "doğru ise" ve medya da "bu yemeklerdeki tesadüfün üzerinde durmamışsa", elbette "görevini yapmamıştır!.." "Değil üç yemek", tek yemeğin bile, Aziz Yıldırım'a ya da Adnan Polat'a "kaç" manşete ve "kaç" yoruma mal olduğunu, en iyi bilenlerden biri de Beşiktaş Başkanı değil midir?.. Onlar unutulmayacak!.. "2000'li yılların efsane isimleri", Fatih Terim'lere, Hakan Şükür'lere, Bülent Korkmaz'lara, Arif Erdem'lere, Okan Buruk'lara, Ergun Penbe'lere, Hakan Ünsal'lara, Ümit Davala'lara yapılan vefasızlık, Hasan Şaş'la noktalandı!.. Galatasaray yönetimleri adına "utanç verici" bir tablo!.. Sen, "Galatasaray aleyhine ne yaptığı, müfettiş raporlarında yazılı olarak devletin (TMSF) arşivlerinde bulunan" bir kişiyi, hem de "bunca" başarısızlığına rağmen "heybe dolusu maaş ödeyerek" baş tacı etmeye devam, ama Hasan Şaş'ı "kovulmaktan beter" edeceksin; olacak şey mi ve Galatasaray yönetimine "bu vefasızlık" yakışır mı?.. Sadece Polat yönetimi değil, "4 lig şampiyonluğu ve bir UEFA Kupası kazandıran" Fatih Terim'i, "beşinci yılda mukavele yenilemeden ortada bırakan" Faruk Süren vefasızlığından başlayan "acı dizi", Canaydın ve Polat dönemlerinde de devam ederek, Hasan Şaş'la bitti ve "bir devir" kapandı!.. Ben biliyor ve diyorum ki; "vefasızlığın dişlileri arasında yok edilmeye çalışılan" bu "anıt" adamların "Galatasaraylılıkları ve Galatasaray'a kazandırdıklarının yanında", Süren'lerin, Canaydın'ların, Polat'ların Galatasaraylılıkları ve kazandırdıkları "cüce kalır!.." "Vefasızlar" yarın unutulacak, ama "bu anıt adamlar", Galatasaray yaşadıkça hatırlanacak ve anılacaklardır!.. Rijkaard gelince!.. "Ramos mu, Schuster mi, Houllier mi, Fatih Terim mi, Ersun Yanal mı" derken, birdenbire Galatasaray'da sahneye "Frank Rijkaard" çıkıverdi; tam sürpriz bir bomba; yanında da bir "başka efsane" Neeskens var!.. Anlaşılıyor ki, Adnan Polat "kongre yılında", Fenerbahçe'ye de, Beşiktaş'a da "teknik adam kariyer ve karizması olarak" tur bindirmek niyetinde!.. "Ceketinin eteğine teneke bağlanarak" gönderdiği Daum'u geri getiren Aziz Başkan, "bu transfer" karşısında her halde dona kalmıştır; bakalım "futbolcu transferlerinde" beraberliği sağlayabilecek mi?.. "Çifte kupalı" Mustafa Denizli'yi "bir yıl daha kalmaya razı eden" Yıldırım Demirören de "psikolojik olarak" Aziz Başkan'ın önünde!.. Türkiye'de "kahraman" ilân edilen bir teknik direktöre karşılık, Almanya'da "hain" ilân edilen bir teknik direktör var ortada!.. Tabii, "bunlar" mevsim başı görüntüleri ve hesaplar "kağıt üzerinde!.." Sahaya inilince, Denizli'li Beşiktaş'ın, Daum'lu Fenerbahçe'nin, Rijkaard'lı Galatasaray'ın "neler yapacağını" göreceğiz; geçen sezon bariz olarak ortaya çıkan "teknik direktör farkı", bakalım gelecek sezon bizlere hangi mesajları gönderecek?.. "Gençlerbirliği'ne küme düşüren" ama "Antalyaspor'un Ankaragücü'ne golüyle kurtulan" bir teknik adamı, Trabzonspor'un başına getirmeye kalkışan zihniyetin "bu yarışta nerede olduğunu görmek", Trabzonspor adına insanı üzüyor!.. Sivasspor ise, Bülent Uygun'un "ishâl - i kelâm" hastalığını tedavi edemezse, geçen sezonu da arayabilir; dikkat!.. Lugano ve Daum!.. Lugano ne demiş Brezilyalı gazetecilere; "Fenerbahçe'de iken soyunma odasına giren, teknik direktörle tartışan, oyuncuları haşlayan yöneticiler gördüm. Sahada ne yapılması gerektiğini anlatan ve taktik veren bir başkan da gördüm. Bu, ortamı çok ağırlaştırıyor. Bu yüzden Türkiye'de oynamak gerçekten zor." Bakın siz vefasıza; hakemlerden şikâyet etmiyor; rakiplerden, rakip hücumculardan şikâyet etmiyor, taraftardan, sahalardan şikâyet etmiyor, geciken ödemelerden şikâyet etmiyor, koskoca başkandan şikâyetçi!.. Aralarında Fenerbahçe taraftarlarının da bulunduğu çok kişi soruyor; "Öyle gönderilen bu Daum, şimdi neden getirildi?.." Bilmeyecek ne var; "Türkiye'de futbolu en iyi bilen kişi Aziz Yıldırım olduğu için" getirildi!. Fenerbahçe'ye 3 yılda 3 şampiyonluğu "Daum mu getirecek" sanıyorsunuz?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.