Kendi sahasında Shakhtar Donetsk’e skor olarak da, futbol olarak da boyun eğen Beşiktaş, hocaları ve başkan başta yöneticileri, taraftarın tribünlerdeki “tepki feryadını” hak ettiler…
Bakınız, gazetemde “Perşembe gecesi oynanan UEFA Avrupa Ligi 2. Eleme Turu ilk maçı yorumlanırken” ne denmiş, “Çıldırtan istatistik” başlığı ile:
Ne olmuş, nasıl olmuş; “Pas oyunuyla dikkat çeken Shakhtar Donetsk, maç saati 64.03’ü gösterirken topu kaptı. 66.42’de gol gelene kadar meşin yuvarlak Ukrayna temsilcisinde kaldı. Beşiktaş, aradan geçen ‘2 dakika 39 saniye boyunca’ topla bir kez bile temas edemedi.”
Yenilen üçüncü goldü bu…
Söz konusu sürede konuk takım, 51 isabetli pas yapmış ve bu paslara “sahada olan” 11 oyuncusu da isabetli pasa katılmış.
Hocalar… Onca transfer… Harcanan milyonlarca avro… Sonuç; bu acı tablo!..
Bu süreçte kulübün zirvesinden gelen, zirvede oturan anlı ve de şanlı başkanların yumruklu kavgaları da var…
Şaşırdığım bir husus var; “kulübü ve takımı” bu hâle getirenler, hâlâ koltuklarında nasıl oturabiliyorlar?
Beşiktaş’ı yazdım, Fenerbahçe’de de “acı” bir tablo ortaya çıkıyor!..
2010-11 sezonundan beri 15 sezonda Galatasaray’ın sekiz, Beşiktaş’ın üç şampiyonluğuna karşı, Fenerbahçe iki sezon şampiyon olabilmiş. Trabzonspor ile Başakşehir’in de birer şampiyonlukları var.
Ve de bu süreçte Fenerbahçe’de iki başkan var; Aziz Yıldırım ile Ali Koç!..
Galatasaray’da ve Beşiktaş’ta ise bu süreçte yedi defa başkan değişmiş…
İspanyol basınından ElDesmarque’ye konuşan Mourinho “Şampiyonlar Ligi’ne gitmeye çalışacağız. Gidersek finansal açıdan harika olur, ancak sportif açıdan Fenerbahçe bir Avrupa Ligi takımıdır” demiş…
Ey Fenerbahçe’mizin başkan ve yöneticileri, dahası yorumcuları sizlere bir sorum var; “Bu ‘ancak’ kelimesi ne anlama geliyor?..
Mesela, Fenerbahçe, “kulüp açısından Avrupalı” değil midir?..
Öcal Uluç'un önceki yazıları...